Yazılar:
  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi
  • Aşkar’ın 57. Sayısı Çıktı
  • Edebifikir Radyo
  • Kendini Kandırmak Yahut Bir Şehrin Uyandırdıkları
  • Hitler’in Sahte Günlükleri
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi III
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050

Belki de Senin Hikâyendir

Arif Akbaş  |  08/03/2016  |  Kategori : Kitap   |  Okunma:2.853

belki de

Uzun yıllardır hikâye kitabı okumayı bırakmıştım. Bunun neden böyle olduğu konusunda düşünürken ilk okuduğum öykü kitaplarım aklıma geldi. Hemingway, Çehov, Dostoyevski, Tolstoy, Kafka, Poe, Ömer Seyfettin ve Sait Faik Abasıyanık vb. Daha sonraları zaman zaman; Sebahattin Ali, Mustafa Kutlu, Ferit Edgü, Ali Haydar Haksal, Oğuz Atay ve Vüs’at O. Bener gibi yazarlarla ilgilendiğimi hatırlıyorum. Bizde Tanzimat’la birlikte ortaya çıkan öykü türü aslında eski Yunan’daki fabl ve kısa romanslar ile kadim Binbir Gece Masalları’na dayanıyordu. 19. asırda ise gerçekçilik ve romantizm akımlarının etkileriyle daha çok metafizik ve psikolojik konuları işleyen öyküler yazılmıştı.

Geçen hafta posta kutumu kontrol ettiğimde Edebifikir’deki yazı ve hikâyelerinden aşina olduğum Abdülkerim Kolat’ın “Belki de Senin Hikâyendir” isimli kısa ama güzel kitabıyla karşılaştım. Uzun bir aradan sonra elime ilk defa yine bir hikâye kitabı geçmişti. Hafta sonu boş zamanımı nasıl değerlendireyim diye düşünürken, gözüm tekrar masanın üzerinde duran kitaba ilişti. Kitabı elime alıp şöyle bir karıştırırken okumaya başladım. Eser yirmi kısa öyküden müteşekkildi ve burada yer alan hikâyeler üçüncü tekil kişi ağzından incelikli bir dil ile kaleme alınmıştı.

Bu kısa yirmi öykü içinde en çok kitap ile aynı başlığı taşıyanını sevdim. “Mezarlıklar Yanımızda”, “Hasat Zamanı” ve “Güzel Günlere Sakla Kendini” bende eski günleri yâd eden bir tat bıraktığını söyleyebilirim. Mezarlıklar İçimizde isimli öyküde şu pasajın altını çizdim; “Düşüncelerini içine döndürdü. Küçükte olsa samimi bir tefekkürle çok şeyler kazanabilirdi insan. Biraz sonra karanlığın içinde büyümeye başlayan çocuk sesleri, salepçi güğümü tıkırtılarına karışıyordu. Def eşliğinde yanık bir kaside yükseliyordu ahşap konağın çatı katından. Kim bilir, belki de bir Nakşi dervişiydi dillendiren.”(s.17) Bu satırlar bir zamanlar Edirne’de Kaleiçi semtindeki ahşap evimde yalnız geçirdiğim günleri hatırlattı bana. Buradaki cümleler oldukça sade yazılmasına rağmen imgenin bir şekilde sezdirilmiş olması, insanın farklı duygulara kapılmasına sebep oluyor.

Abdülkerim Kolat, “Beki de Senin Hikâyendir” öyküsünün ilk kısımlarında o eski semt ve mahalle kültürünün duyarlılığını işlemiş. Mahallenin içine yavaş yavaş girmeye başladığınızda; yol boyunca rızık peşinde koşanları görürsünüz. Her biri, geceden bakiye, duygusuz yırtıcı yaratıklarmışçasına endamsızca yürümeye başlarlar. Boğucu masalların, parlak gözlü kahramanlar gibi, ağır ve gölgesiz olarak süzülürler. Hikâyede adeta şehrin üzerine inmiş bir sis bulutu vardır. Bu sis öyle ki tramvay bekleyen donuk insanların omuzlarına kadar çöreklenmiştir. Bu kasvetli hava Recep’in kalabalıklar içinde çalı çırpı toplayıp bir ateş yakması ve anlatıcının da ona katılmasıyla sanki bir nebze olsun dağılıyor.

Hikâye daha sonra yine mahalledeki çeşitli olayların ayrıntılı tasvirleriyle devam ediyordu. Öykünün sonuna doğru arka sokaklara daldıkça seslerin azaldığını görüyoruz. Tıpkı “Sesini Kaybeden Bir Şehir” gibi bacalardan çıkan duman kıvrımları köşe başlarını esir alıyordu. Mahalledeki buz sarkıtlarında bile bir şiir tadı hissedersiniz. Hayat biraz da bir şiir tadında bir şeyler yaşamaktır sanıyorum. Belki de Senin Hikâyendir’de anlatılan şey üzerimize sinen rızık kokusunun varlığını deruni bir şekilde hissetmektir diye düşünüyorum.

Kitapta bazı hikâyelerin ruh dünyama hitap etmediğini de söylemem gerekiyor. Örneğin, “AVM” isimli hikâye. Ama kitap genel hatlarıyla ince bir duyarlılığın yansıması olarak düşünülebilir. Kolat’ın “Aşkı inkâr mı edelim?” isimli öyküsü de oldukça güzel kaleme alınmış. Öykünün içindekiler başlığı ile kitabın içindeki başlığı farklıydı. Doğrusu galiba; Sen bulamadın diye aşkı inkâr mı edelim?

Giriş kısmı bana Çehov’un o karamsar havasını hatırlatıyor: “Koridorun sonundaki odaya ulaşmak için kümelenmiş hareketsiz gölgelerin arasından sıyrılarak ilerlemeye çalışıyordu. Kapı aralıklarından sızan ışığın dokunduğu zemin dışında her yer karanlıktı. Yoğun ilaç kokusuna bir de rutubetin ağırlığı eklenince, dayanılmaz bir koku sinmişti etrafa..”(s.69) Hikaye Çehov’un hastane tasviri yapması gibi bir havada başlamasına rağmen olay örgüsü daha sonra farklı bir havada gelişiyordu.

Hikâyede sonradan çiçekçi olduğunu anladığımız bir kişi elinde bir numarayla bir kapıya yöneliyor ve hasta yatağında yatmakta olan yaşlı adamla karşılaşıyordu. İhtiyar gözlerini sağa sola gezdirerek notu okuyor ve çiçekleri oradaki sehpaya bırakmasını işaret ediyordu. Çiçekçi bu hayalsiz mekândan bir an önce ayrılmanın telaşını taşıyordu sanki. Çiçekçi ayrıldıktan sonra bu çiçeği kimin gönderdiğini merak ederek elinde kalan notu okuyor. “Mutlu yıllar babacığım” diye yazıyordu kâğıtta. Devamında yolda giderken şunları düşünüyordu: “İnsanlar yürüyor ve susuyordu. İnsanlar koşuyor ve gülüyordu. İnsanlar kokluyor, öpüyor ve bakıyordu. İnsanlar gülüyordu, seviyordu. İnsanlar yaşadıkça ölüyordu…”(s.71) Aslında hepimizin hikâyesi bir birine çok benziyor. Yaşadıkça ölüme yaklaştığımızı söylüyor tüm yitirdiklerimiz…

 

Beyaz Arif Akbaş

 

 

 

 

Tweet

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

İdeal Kütüphane Nasıl Olur?

Sonraki Yazı

Edebifikir Söyleşileri

İlgili Yazılar

  • 1

    Konuşan Tarih 4

    Davut Bayraklı
    Yazarımız Davut Bayraklı'nın yeni...
  • 1

    Küreselleştikçe Batılılaşan Dünya

    EdebiFikir
    Künye: Küreselleştikçe...
  • Rahime’nin Yüz Görümlüğüne Ağıt

    EdebiFikir
    Bahadır Dadak’ın “Rahime’nin...
  • 4

    Kitap ile E-kitap Arasındaki Farklar

    EdebiFikir
    1. Kitabın bir bedeni vardır ve bu...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Edebifikir Radyo

Son Yorumlar

  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi için Hamdullah
  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi için Tacettin
  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi için Sümeyye
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi III için lamekan
  • Edebifikir Radyo için Hep Hiç
  • Edebifikir Radyo için eski bir radyocu
  • Edebifikir Radyo için Nazenin
  • Edebifikir Radyo için yemen illerinden
  • Edebifikir Radyo için Bilmesendeolur
  • Edebifikir Radyo için .

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi

    Sulhi Ceylan
    23.01.2021

  • Aşkar’ın 57. Sayısı Çıktı

    EdebiFikir
    23.01.2021

  • Edebifikir Radyo

    EdebiFikir
    22.01.2021

  • Kendini Kandırmak Yahut Bir Şehrin Uyandırdıkları

    Muhammed Furkan Kâhya
    22.01.2021

  • Hitler’in Sahte Günlükleri

    Davut Bayraklı
    21.01.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • İletişim
  • Suyum Unum Buğdayım

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 1

    İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı

    By Sizden Gelenler
    Osmanlı modernleşmesi, değişim,...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...