Yazılar:
  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince...
  • Ah Kılıcı - II
  • İlk Taşı Kim Atsın?
  • O Belde
  • Nutellanâme
  • Balığın Karnı
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050

Devleti Ebed Müddet

Feyyaz Kandemir  |  03/03/2016  |  Kategori : Kitap   |  Okunma:

4

“Mızrak çuvala sığmaz” diye bir atasözümüz vardır; apaçık meydanda olan bir şeyi örtbas etmeye çalışmanın beyhude olduğunu ifade etmek için kullanılır. Türklüğün asıl manası yaklaşık bir asırdır örtbas ediliyor; Türklük ırk çuvalına sokulsa da sığmıyor. Fakat bir gerçek var ki, modern kabullerin etkisiyle “Türklük algısı” değişti. Değişmekle kalmadı, aynı zamanda “Beyaz Türklük, Zenci Türklük” gibi ucube kavramlarla sulandırıldı. Asırlarca “Müslümanlık” ile eş anlamlı olarak kullanılmış olan Türklüğü, aslına tebdil edebilmek ne kadar mümkündür bilemiyorum. Ancak, Teoman Duralı’nın “Omurgasızlaştırılmış Türklük” isimli kitabını, Türklüğün serencamını göstermesi bakımından önemli buluyorum.

Yedi bölüm ve on bir ekten oluşan kitapta temas edilen konular; tarihten felsefeye, dil bilimden dirim bilime, dinden iktisada kadar hayli geniş bir yelpazeyi içine alıyor. Yazar, kendi kitaplarına çokça atıf yapmış.

Duralı, en eski devirlerden beri ‘kandaş bireylerden müteşekkil bir toplum olmayan’ Türklerin, ‘silah arkadaşlığına dayalı ve Türkçe konuşan bir topluluk’ olduğunu ifade ediyor. Bahis konusu topluluk; demiri ustalıkla işler, silahını kendisi üretir. Çin, Hint ve Pers/İran medeniyetlerinin kuzeydeki komşusudur ancak kurduğu devletleri medeniyete dönüştürememiştir. Çoğu zaman mezkur medeniyetlerce asimile edilmiştir. “Türk” kelimesi ise bir ırkın adı değil; şerefli, şanlı gibi anlamlara gelen, Hunların kendilerini nitelediği bir san, bir unvandır.

Yazar, Türklerin tarih sahnesine çıkışında yazıyı ilk kez kullanmış olan Göktürk Devletini esas alıyor ve 500’lü yılların ilk yarısını imliyor. (s:29) Bu doğrultuda “Oğuz”un önemine değiniyor: “Türklüğün bir ucunda Göktürk, öbüründeyse Osmanlı durur. Bu iki tarihî durağı birbirine bağlayan hat Oğuzdur.” (s:43)

Türklerin, İslâm’ı kılıç zoruyla kabul ettiği iddiasını reddeden Duralı, şu anektodu paylaşıyor: “Özellikle 956 yılının sonlarında sayıca da heyecan itibariyle de Türkler Müslümanlığı öylesine hızlı ve kalabalık biçimde benimsemişler ki, onlara hayranlık nidâsı şeklinde tezahür eden ‘Türk imân!’ denmiş. Deyim birleştirilip kısaltılınca, zamanla, öncelikle de Farsça telaffuzla ‘Turkoman’, o da, Türkçede ‘Türkmen’ diye söylenir olmuştur.” (s:57,58)

Fikriyâtını medeniyet kavramı etrafında şekillendiren Duralı’ya göre, bir kültürün varabileceği en üst mevkî, ‘felsefîleşmiş medeniyet’ seviyesidir. Felsefîleşmiş medeniyetin zemînini oluşturansa yazıya dayalı bildirişimdir.(s: 65)

İmdi; Türklerin savaşçı kimliğinin İslâm’daki cihat kavramıyla anlamını bulması, Göktürkler ve Uygurlarla başlayan yazı tecrübesinin, İslâm’ın kabulünden sonra hikmetle takviye olunarak Türkler tarafından pekiyi benimsenmesi, nihayet bu iki husûsiyetin Osmanlı’da kâmilen tezahür edişi, Teoman Duralı’yı ‘Devleti Ebed Müddet’ ülküsüne ulaştırır. (s:74,75,100) Çünkü; medenî yaşayış ancak âdil düzende mümkündür. O da ‘orta yol’dan giderek inşâ olunabilir. O orta yoldan güvenle yürümek de yalnızca devlet çatısı altında olur. Öyleyse medenî yaşayışın teminâtı devlettir. Bunun en önde gelen örneği ise ‘Osmanlı Devleti’dir. (s:99) Bu devlete vücut veren insanların: “İlk başta gelen ilkesi Allah inancı; ikincisiyse, devlet ülküsüne olan bağlılıktır. Bu bakımdan onu oluşturan halkın ruhuna sinmiş olan ‘Allah devlet ile millete zeval vermesin!’ şiârıdır.” (s:103) Ancak, tarihî seyri boyunca tedrîcen gelişen medeniyetimizin, 19. ve 20. asırlarda yaşadığı suni ve hızlı değişim, Türklüğün hüviyet-i asliyesinden uzaklaşmasıyla sonuçlanmıştır: “İhtilâlikebir Fransasından idhâl Positivcilik, nasıl, 1840lardan itibâren, bağrımıza saplanmışsa, benzer biçimde müttefik bilinmiş Prusya Almanyasından 1890larda eğitmen sıfatıyla getirtilen subaylar eliyle kavmî milliyetçilik, öncelikle Harbiyeye sokulmuştur. Kavmî milliyetçilik bir yana, kavimlilik mefhumu dahî tarihî millî zihniyetimizin sisli puslu en ücrâ köşelerinde yer tutmamışken, 1910’lara gelindiğinde, şiddetli ve hiddetli bir humma şeklinde bedenimiz ile nefsimizi baştan ayağa kaplamış görünüyordu. ” (s: 122)

Duralı’ya göre, Türk tarihindeki ilk din devleti Cumhuriyet Türkiyesi’dir. Lâkin o bu ifadeyi 1924 anayasasında bulunan “Türkiye devletinin dini, din-i İslâm’dır” maddesinden hareketle söylemiyor; Kemâlîlik(Kemalizm) atıfta bulunuyor. Çağdaş İngiliz-Yahudi Medeniyetinin (Batı’nın) doğrusunu doğru, yanlışını yanlış olarak kabul eden bu beşerî din, İslâm alfabesini değiştirerek Türk’ün millî kültür hafızasını silip atmıştır. 1920’li yıllara gelindiğinde, rengini ahengini bulmuş, dünyanın en mutena ve müstesna üç beş dilinden biri olan Türkçeyi katletmiştir.

Duralı Bey, vakit kaybetmeden maddî-manevî bir yapılanmanın başlatılması gerektiğini belirtiyor. Çözüm için sunduğu teklifi ise özetle şöyle: İlk ve büyük taarruz, millî-toplumsal hâfızanın kurtarılıp diriltilmesi cihetinde olmalıdır. İslâm alfabesi, Latin alfabesinin yanında yeniden tedâvüle sokulmalı, kelime hazinemiz bütün görkemiyle tekrar canlandırılmalı, edebiyatımız ve musikîmiz ihya edilmeli, siyaset, hukuk, iktisat, eğitim ile öğretim nizâmımız yeniden şekillendirilmelidir.

Feyyaz Kandemir

Tweet

4 Yorum

  1. mütevatir 12.10.2017 15:09:58

    Türk omurgalı olursa dünya beklediği inkılaba kavuşacaktır.

    Cevapla
  2. zıpçıktı 12.10.2017 11:19:50

    teoman duralı’nın kitabında haremlik-selamlık ile alâkalı söylediklerine katılabilmemiz mümkün değildir. kandemir yazısında buna da değinseymiş keşke. yoksa o da haremlik-selamlık konusunda yazarla aynı kanaati mi paylaşıyor?

    Cevapla
  3. kasımpatı 12.10.2017 10:22:23

    Çok önemli bir kitap, bu yazı da kitabı özetler nitelikte. Teoman Bey’e de Feyyaz Bey’e de teşekkürler.

    Cevapla
  4. Yesil_kalem 04.03.2016 21:09:06

    guzel bir kitapti

    Yalnız şu meseleyi de içine alsa iyi olurdu.

    http://www.turkishnews.com/content/2016/01/16/ kizilderililerin-turk-oldugu-dogrulandi/

    Kitapta kullanılan dil de takdire şayandi.Itina ziyadesiyle gosterilmis

    Cevapla

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Edebifikir Söyleşileri

Sonraki Yazı

“Şiiridir Yaralar” Söyleşi Notları

İlgili Yazılar

  • Yapıştırma Bıyık

    EdebiFikir
    Künye: Salah Birsel, Yapıştırma...
  • Taşları Yemek Yasak

    EdebiFikir
    Künye: Taşları Yemek Yasak, İsmet...
  • Düşman Kazanmak Sanatı

    EdebiFikir
    Künye: Düşman Kazanmak Sanatı,...
  • Osmanlı İstanbul’unda Ramazan Kültürü ve Ramazan Sofraları

    EdebiFikir
    Künye: Osmanlı İstanbul’unda...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Son Yorumlar

  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince… için Tahir Tarık
  • Ah Kılıcı – II için A.b
  • Ah Kılıcı – II için ca-hill
  • Ah Kılıcı – II için Yolcu
  • Ah Kılıcı – II için gizli örgüt
  • Ah Kılıcı – II için Dıngıl Osman Tezvaran
  • Ah Kılıcı – II için A.b
  • 15 Maddede Ali Emîrî Efendi için Seçil
  • Ahmet Haşim: Müslüman Saati için Seçil
  • Ahmet Haşim: Müslüman Saati için Burak

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. İbrahim Orhun Kaplan
  11. Mehmet Emir
  12. Mehmet Erikli
  13. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  14. Mücahit Emin Türk
  15. Muhammed Furkan Kâhya
  16. Muhammet Emin Oyar
  17. Ömer Ertürk
  18. Ömer Can Coşkun
  19. Şadiye Sare Kaplan
  20. Sizden Gelenler
  21. Süleyman Mete
  22. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince…

    EdebiFikir
    17.05.2022

  • Ah Kılıcı – II

    EdebiFikir
    15.05.2022

  • İlk Taşı Kim Atsın?

    Sulhi Ceylan
    13.05.2022

  • O Belde

    Tahir Tarık Balıkçı
    12.05.2022

  • Nutellanâme

    Adem Suvağcı
    10.05.2022

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Genel
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sâdî Şirâzî
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sokağın Nabzı
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • Edebifikir Kitap Pusulası: Mehmed Âkif

    By Mücahit Emin Türk
    Dosyamızın yeni...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...