Hikâye Anlatan Adam

Ahmet Mithat Efendi, zengin Osmanlı Edebiyatı’nın en velut ve şaşırtıcı yazarlarından birisidir. Bu muharrire karşı olan ilgim M. Orhan Okay’ın “Batı medeniyeti karşısında Ahmet Mithat Efendi” ve Sema Uğurcan’ın “Namık Kemal ile Ahmet Mithat Efendi münasebetleri” gibi kitaplar sayesinde daha da arttı. A. Mithat Efendi hakkında diğer merak ettiğim bir eserde Pablo Moreno Gonzalez’in “Orient et orientalisme chez Ahmet Mithat Efendi” adlı çalışmasıdır.

Yıllardır bu kelli felli Osmanlı âlimi hakkında araştırmalar ve tetkikler yapan Nüket Esen [Ahmet Mithat Kaynakçası’nı da o hazırlamıştır.] “Hikâye Anlatan Adam: Ahmet Mithat” diye son derece özenli hazırlanmış kitabını yayımladı. Ahmet Mithat, yazarlığı, kişiliği ve hayatıyla hâlâ keşfedilmeyi bekleyen dev bir okyanus gibidir. Hala entilijansiyamızın bu muharririn fikir dünyasıyla yeteri kadar hem-hal olduğunu zannetmiyorum. Mithat Efendi’nin yazdıklarının niteliği ve niceliği dikkate alındığında, 19. asır edebiyatımız içinde müstesna bir yere sahiptir.

Nüket Esen’in çalışmasının bence en önemli özelliği yazarı bugünkü okur için tanıdık bir simaya dönüştürme gayretidir. Esen, ‘Hikâye Anlatan Adam’da, yazarın kendi döneminde ve günümüzde nasıl algılandığına odaklanıyor ayrıca eserlerinden verilen örnekler aracılığıyla okur ile kurduğu ilişkiye de değiniyor. Kendi adıma bir yazarı okumaya başlamadan önce onun hakkında yazılmış derli toplu kitapları öncelikli olarak okumayı daha çok seviyorum. Hikâye Anlatan Adam’ın hikâyelerinin arka planını da görebiliyorsunuz böylece.

Kitabın içeriği ise bir hayli dolu ve kapsamlı. “Giriş” bölümünde Ahmet Mithat’ın zamanından günümüze kadar algılanışını biçimlendiren etkenler ve bunlardaki değişimler ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor. İlk etapta benim dikkatimi; “Ahmet Mithat ile aşk ve nefret ilişkimiz”, “A. H. Tanpınar’ın bakışı”, “Ahmet Mithat’ın yazdıkları”, (Roman, hikâye, Avrupa, kadınlar, Fatma Aliye, çeviriler ve farklı anlatılar vs.) “Fenler merakı”, “Karnaval ve kadınlar”, eğlencelik eserleri ile kitaplarının Latin harflerine aktarım meselesi gibi konular çekiyor. Kitabın sonuna son derece geniş bir Ahmet Mithat kaynakçası konulmuş olması da güzel olmuş.

Rus Edebiyatında Tolstoy’un yeri ne ise benim için edebiyatımız da Ahmet Mithat Efendi’nin konumu odur. Gerek yaşantısı gerekse yazdıklarıyla her daim babacan/geleneksel bir havası olmuştur. Nüket Esen, bu konuyu “Geleneklere bağlı biri olarak bilinmesine rağmen nedense kalıpların dışına taşan bir aykırılığı vardır. Yaşadığı dönemin diğer yazarlarına hiç benzemez. Zaman zaman nereye ait olduğu, tam olarak nerede durduğu anlaşılmaz. Çok çalışır, çok yazar ve hem gazete hem de matbaa sahibi olduğundan her yazdığını tefrika, risale ve/veya kitap olarak hemen yayınlama imkânının olması işlerini kolaylaştırır. Her zaman büyük bir özgüven içinde yaşar; iddia eder, öğretir, düzeltir. Hayatının son yıllarında bu özgüven kaybolur. Değişen edebiyat anlayışıyla yazdıkları köhne kalır; Abdülhamitçiliği başına dert olur. Ölümünden sonra da yazdıkları edebi olarak pek önemsenmeyen bir yazar olarak kalır.” (s.9) diyerek ifade etmiştir. Aslında bizim Mithat Efendi’den kopuşumuz alfabe devrimiyle birlikte başlamış. Eski harflerimizi tanıyamayan nesilleri, köksüz irfansız yetiştirmişiz. Öyle ki ecdadının yazdığı bir kitabeyi ya da babasının mezar taşını bile okuyamayan kalabalıklar oluşmuş. Cumhuriyet, geçen 80 yılda 70 milyon cahil yaratmış her yaştan. Herkes ağustosta parlayan ateş böceklerine dönmüş parlayabilmek adına dipsiz bir karanlığa (Batı Medeniyeti) gömülmüş.

Ahmet Mithat Efendi durmaksızın tam 40 yıl boyunca gazete ve dergi yazılarının dışında roman, hikâye, seyahatname, monografi, mektup, tiyatro, ders kitabı (felsefe, psikoloji, sosyoloji, eğitimbilimi, askeri, tarih vb.) gibi çok çeşitli türlerde kitaplar yazmış. Fransızca bilgisinin deruniliği ile yaptığı çevirileri de vardır. Kendi merakı doğrultusunda hep deneyen, denedikçe öğrenen ve öğrendikçe de öğreten olmuş. Mithat Efendi, yazın hayatımızın ilk muallimidir. “Türk hikâye ve romanında birçok ‘ilk’ten bahsederken Ahmet Mithat’ın ismi anılır. Zira ilk köy hikâyesini o yazmış, ilk cinayet romanını o kaleme almış, kadın sorunlarına ilk o eğilmiştir. Bu liste uzatılabilir. İlk romancı olduğu ve çok yazdığı için birçok konuyu ilk onun işlemiş olması doğaldır. Bununla birlikte, Ahmet Mithat çeşitli edebi türlerin de ilklerini yazmıştır; anı, seyahatname, monografi gibi.” (s.14) Nüket Esen’in bu kitabının bir özelliği de akademik olmaktan ziyade samimi bir şekilde, içinden geldiği gibi yazılmış olmasıdır. Sanırım biz de bu samimiyetten dolayı seviyoruz Hikâye Anlatan Adam’ı.

 Beyaz Arif Akbaş

DİĞER YAZILAR

1 Yorum

  • Ahmed , 19/09/2014

    Ahmet Mithat Efendi’nin Felatun Beyle Rakım Efendi romanını okumuştum lisede. Bu romanından ve diger romanlarından da anlaşılacağı gibi toplum için sanat yapan bir yazar olması nedeniyle severim ve saygı duyarım. Bir de dekadan olayı vardır. Servet-i Fünûnculara dekadanlar (yeni doğmuş eşek yavrusu) demiş olması beni ayrıca bir eğlendirmişti.

Ahmed için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir