Yazılar:
  • Revü Gülütü
  • Bilgi ve Düşünce Faaliyeti
  • Sırrı Fâş Eylemek
  • yekinen
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi II
  • Batlamyus ve Bilimsel Gerçekler!
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050

Kuşların Diliyle Bir Başka Güzeldir Aşk

Arif Akbaş  |  18/10/2016  |  Kategori : Kitap   |  Okunma:3.490

1
mantikut-tayr

Küçük bir çocukken ilk dini bilgilerimin çoğunu aile büyüklerinden dinlediğim tasavvufi hikâye ve kıssalardan öğrenmiştim. Yüzlerce yıldır kadim Anadolu coğrafyasında insanların ahlakını şekillendiren tasavvuf edebiyatı her daim büyük bir ilgiyle okunmuş ve anlatılmıştı. Bu eserlerin çoğu İslâm irfanındaki derinliği fazlasıyla yansıtıyordu. Eskiden beri okuma ve dinleme aşinalığım olan bu tip eserler benliğim ve bugünkü kişiliğimin oluşmasında önemli bir etkiye sahipti.

Rahmetli dedemin Fatih Medreselerinde yetişmiş olması hasebiyle Arapça ve Farsça’yı akıcı bir şekilde konuştuğunu hatırlıyorum. Dini konularda anlamadığım meseleler olduğunda sık sık onun bilgisine danışırdım. O da anlaşılması müşkül olan meselelere dair -halk diliyle anlatmayı sevdiği için olacak- öyle ayrı bir sanat anlayışını benimsemeden mutasavvıf şair ve yazarların yol gösterici eserlerinden hareketle bir takım esrarengiz hikâyeler anlatırdı. 

Kuşların diliyle tanışmam

Azatlı Köyü’nde güzel bir yaz günüydü. Kerpiç evimizin önüne harman zamanı olduğu için buğday başakları serilmiş ve envai çeşit kuş bu yığıntının çevresinde uçuşup nasipleniyordu. Kimler yoktu ki? Serçeler, guguk kuşları, sinsi bir saksağan, küçük bir karga çetesi, uzaktan burayı süzmekte olan bir leylek ve masumiyetin simgesi olan güvercinler… Çocuk aklıyla güvercinlerden birini yakalamak istedim ve yakalarken de türlü hayaller kuruyordum. Evin ambarında bulduğum eski bir elek, ip ve bir sopa parçası vasıtasıyla tuzak yaptım. Nice uğraştan sonra beyaz bir yabani güvercin yakalamıştım. Ve o günden sonra kalburun altında bu güvercine bakmaya başladım. Dedem bu olayı öğrenince, kuşu serbest bırakmazsam esaret ve üzüntüden ölebileceğini söyledi. Ve ekledi “Onun dilinden anlasaydın, böyle bir şey yapmazdın” dedi. Yanılmıyorsam bir hafta falan geçmişti. Bir sabah korkulu düşlerle uyandığımda bu kuşçağızı o eski eleğin altında ölmüş olarak buldum. O kadar üzüldüm ki, bazen bu olay aklıma geldiğinde hâlâ kendimi affedemiyorum. Vicdanımın asla rahat olmayacağını da maalesef çok iyi biliyordum. Dedem, bu olaya bir hayli üzüldüğümü anlayınca bana kütüphanesinden eski bir kitabı hediye etti. Bu kitabın ismine baktığımda hiçbir şey anlamamıştım. Kitabı Farisî bir yazar olan Feridüddin Attâr yazmış ve başlığı ise Mantıku’t Tayr idi. Öğrendiğime göre kuşdili ve kuşların hikâyeleri ile doluydu kitap.

Dedem bu beyaz güvercinin bir ailesi belki de bir sevdiği eşi olabileceğini ve benim onu sevdiklerinden ayırdığımı söylemişti. İleride böyle bir hadisenin bir ceza olarak başıma gelebileceğini de ekledi. Hakikaten yılar sonra bu olayın cezasını fazlasıyla çektiğime inanıyorum. İnsan er geç yaptığı kötülüklerin cezasını ödüyordu velhasıl. Yıllar sonra bu kitaba kitapçılar çarşısında yeniden rastladım. Mantıku’t Tayr’ın son tercümesini Semerkand Yayınları (Gökhan Çetinkaya tercümesi) anlatı serisi içinde görünce hiç tereddüt etmeden satın aldım. Kitabı eve gidip sakin kafayla tekrar baştan sona okudum. Şunu fark ettim: Attâr, manevî aşkın şevk ve zevkinden yola çıkarak tasavvufun inceliklerini kuşların diliyle sembolik bir şekilde açıklıyordu. Şark klasikleri arasında yer alan bu kitap son derece sade üslubuyla; aşk, sadakat, teslimiyet ve en önemlisi merhamet konusunu kalbimizin derinliklerine kadar işliyordu. Yıllar önce kaybettiğim bu güzel hisleri bana tekrar hatırlatıyordu. Eserdeki Hüdhüd’ün diğer kuşlara rehberlik etmesi Mürşid-i Kamil’i simgelerken, Simurg ise gerçek aşkı yani Hak Teâlâ’nın kendisine işaret ediyordu. Bunları okuyunca bir kuş misali kolum kanadımın kırıldığını hissettim.

Mantıku’t Tayr’ın konusuna dair

Kuşlar kendi aralarında toplanıp bir meclis kurmuşlar. Ve hiçbir ülkenin padişahsız olamayacağını, padişahsız bir ülkede nizam ve intizam kalmayacağını belirtmişler. “Aralarında bulunan ve mürşidi temsil eden, Süleyman Peygamberin mahremi ve postacısı Hüdhüd bu konuda onlara yol göstereceğini söyler. Hüdhüdün öncülüğünde toplanırlar.”(s.25) Fakat yolun uzak ve sıkıntılı olduğunu anlayınca bülbül, papağan, tavus, kaz, keklik, hüma, doğan, balıkçıl, baykuş ve diğer bazı kuşlar birer mazeret ileri sürerek yolculuktan vazgeçmek isterler. Hüdhüd kurulan bu kuş meclisinde hepsine bir cevap vererek onları ikna eder. Sonunda tüm kuşlar ikna olunca mürşit Hüdhüd’ün kılavuzluğunda yola koyulurlar. Yolculuk sırasında bitap düşen bazı kuşlar şüphelerinin giderilmesini isterler. Hüdhüd, her bir soruya mantıklı izahatlar getirerek cevap verir. Böylece tekrar yola çıkarlar. Hedefleri Simurg’a yani aşka ulaşmaktır. Anlatılan hikâyelere göre talep, aşk, marifet, istiğna, tevhid, hayret, fakr-u fena denilen yedi vadi bin bir meşakkatle aşılır.

Bu sıkıntılı yolculuk sonunda nihayet Simurg tecelli eder. Fakat Simurg diye gördükleri kendilerinden başkası değildir. Simurg’ta kendilerini, kendilerinde Simurg’u görüp hayretler içerisinde kalırlar. Böylece yolculuk tamamlanmış ve amaca ulaşılmış olunur. Yıllar önce bir kafese hapsettiğim beyaz güvercin aslında kendimden başkası değildi. Ruhumda tıpkı benim beyaz güvercinim gibi bu ten kafesime hapsolmuş. Ve kurtarılmayı bekliyor. Nicedir bekliyor. Kafeste çok kalırsak, maalesef bir kuş misali can çekişiyor ve ölüyoruz.

 

 

Beyaz Arif Akbaş

 

 

 

Tweet

1 Yorum

  1. yolcu 20.10.2016 17:06:31

    Bizi öldüren kafeste çok kalmak değil,kafeste olmaktır.

    Cevapla

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Nedir Amacı Kalemi Elimize Alışımızın?

Sonraki Yazı

Edebifikir Söyleşileri

İlgili Yazılar

  • 1

    Konuşan Tarih 4

    Davut Bayraklı
    Yazarımız Davut Bayraklı'nın yeni...
  • 1

    Küreselleştikçe Batılılaşan Dünya

    EdebiFikir
    Künye: Küreselleştikçe...
  • Rahime’nin Yüz Görümlüğüne Ağıt

    EdebiFikir
    Bahadır Dadak’ın “Rahime’nin...
  • 4

    Kitap ile E-kitap Arasındaki Farklar

    EdebiFikir
    1. Kitabın bir bedeni vardır ve bu...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Son Yorumlar

  • Sırrı Fâş Eylemek için Nagehan
  • Revü Gülütü için Nesnâs
  • Revü Gülütü için Yarı donuk hevesimi ellerine veriyorum
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi II için Kardeş
  • Sırrı Fâş Eylemek için Meclis-i Mebusan
  • Bir Başka Açıdan “Yedinci Gün” için zeynep
  • yekinen için m. fatih
  • Kütüphanemizde duran ama okumadığımız kitaplar bize ne öğretir? – 5 için kütüphanesinden uzak üniversiteli
  • yekinen için Meclis-i Şuara
  • Birilerinin Suyu ve Ateşi Olmak için Nesnâs

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Revü Gülütü

    Sizden Gelenler
    16.01.2021

  • Bilgi ve Düşünce Faaliyeti

    Salih Mirzabeyoğlu
    15.01.2021

  • Sırrı Fâş Eylemek

    Sulhi Ceylan
    14.01.2021

  • yekinen

    Feyyaz Kandemir
    13.01.2021

  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi II

    Bilal Can
    12.01.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • İletişim
  • Suyum Unum Buğdayım

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • “Senin Karakterlerini Takip Etsem Nereye Varırım?”

    By Davut Bayraklı
    Roman ve oyun yazarı Peter Gnedich, Anton...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...