Yazılar:
  • Bilgi ve Düşünce Faaliyeti
  • Sırrı Fâş Eylemek
  • yekinen
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi II
  • Batlamyus ve Bilimsel Gerçekler!
  • Gel
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050

Marifet Deryasından İnciler

Arif Akbaş  |  14/05/2016  |  Kategori : Kitap   |  Okunma:3.040

pr_01_3677

Eskilerin tabiriyle insan mümkinatı kendisinde toplayan demekmiş. Yani kâinatta bulunan her şey yalnız insanda vardır. Şeyh Abdullah Dihlevi’nin ifadesiyle eğer insan olarak doğmuş isek bir şekilde hakikatımızın sırrını araştırmalı veya bu yolda en azından bir gayretimiz olmalı. Âcizane bir şekilde Osmanlı Edebiyatı’nın ulu şairlerinden Şeyh Galib Efendi bu durumu; “Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen, Mürdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen” diyerek belirtmiştir. Günümüzde sahip olduğumuz insani değerler her geçen gün erimekte ve azalmakta iken masivaya olan ilgi bizleri cezbederek dünyevileşme ve maddileşme yoluna sürüklemektedir. Kendi adıma bir su katresi olarak bulunduğumuz kabın şeklini aldığımıza inanıyorum. Temiz ortamda bulunuyorsam bu saf kalmama sebebiyet verirken, kirli yerlerde dolaştıkça ruhumuzun da pislendiği bir gerçek.

İnsan ruhunu okşayan ve gıdalandıran şeylerin başında gelen hiç şüphesiz evliyaların gönle işleyen sohbetleri ve sözleridir. Bu meclislerde bulunmuyor olsak bile onların her biri inci tanesi güzelliğinde olan sözlerini pekâlâ bazı kitaplardan okumamız mümkün. Özellikle bu konuda geçenlerde rastladığım bir kitap oldukça dikkatimi çekti. Şeyh Abdullah Dihlevi’nin Semerkand Yayınları’ndan çıkan ve Rauf Ahmet Müceddidi’nin tercüme ettiği “Marifet Deryasından İnciler” tam olarak böyle bir eser. Kitap adeta büyük mutasavvıf Şeyh Sadi Şirazi’nin Gülistan adlı eserini andırıyor. Tasavvufun herkesçe anlaşılamayan inceliklerini anlatmakta ve bize anlaşılması noktasında güçlük çektiğimiz konulara açıklık getirmekte. Eseri okuduğumda tasavvufla ilgili birçok daha önce hiç duymadığım örneklere ve açıklamalara rastladım. Kitabı okuduğunuzda tasavvufun özünün aslında ayet ve hadislerle de ne kadar bağlantılı olduğunu rahatlıkla görüyorsunuz.

Marifet kaynağı; Dihlevi’nin Meclisi

Salih kimselerin sohbetinde bulunan, onlar gibi salih olurmuş. Hani derler ya kişi sevdiğiyle beraberdir, insanın diğer âleme geçse bile bu beraberliğin her daim süreceğine inananlardanım. İşte Dihlevi hazretlerinin meclisi de böyle bir dost ve sevgi meclisi imiş. Bir öğrencisinin belirttiğine göre; “Onun meclisi bir sükûn ve huzur meclisiydi. Orada; fakir, zengin, sultan, köle herkes aynı şekilde ilgi görürdü. O mecliste hiç kimsenin gıybeti yapılmazdı. Arkasından konuşulmazdı. Onun irşad ve sohbetinden herkes kabiliyet ve istidadı kadar nasip alırdı.” Aslında gerçek dünyada da böyle galiba, hani Mevlana hazretleri siz ne kadar anlatırsanız anlatın karşı taraf kaşığı ölçüsünde sizi anlar der ya, Dihlevi hazretleri de bir derya, okyanus olduğu için onu tam manasıyla anlamak pek olanaklı değil sanırım.

Kitapta çok ilginç bir örneğe rastladım. Efendi Hazretleri bir gün meclisinde sohbet ederken iki kişinin Hindistan sultanını çekiştirdiğini görmüş. O günde Dihlevi hazretleri oruçluymuş. Yanındakilere aniden “Eyvah orucum bozuldu” diye söylemiş. Oradakiler aman efendim gıybeti yapan siz değilsiniz deyince, “Gıybeti yapan da onu dinleyen de günahta ortaktır” hadisiyle karşılık verir. Bu olayı okuyunca onun meclisinin ne kıymetli ve cennet ehli olduğunu ister istemez anlıyorsunuz. Mecliste sadece tasavvuf ehli zatların şiir ve ilahileri okunurmuş. Öğrendiğim kadarıyla Dihlevi hazretleri de bizim Mevlana Hazretlerini ve Mesnevi’yi pek severmiş. Yalnız temkin ehli olduğundan cezbelenip semaya kalkışmazmış.

Nakşibendiye yolunun incelikleri

Şeyh Abdullah Dihlevi hazretlerine göre bu yol kısaca dört şeyden ibarettir. Birincisi; “bi-hateregi” yani kalbi dünyevi, işlerden uzak tutmak, ikincisi; huzurun ve agâhlık halinin devamlılığı, üçüncüsü herkesin bildiği cezbeler ve sonuncusu da vâridat yani kalbe gelen ilhamdır. Buyururlardı ki büyüklerin tamamına göre vilâyet mertebesinin kemali, kalbe masiva düşüncesi getirilmemesi ve kalbin teveccüh ve şühudda Allah Teâla’ya meleke kazanmasıdır. Kısaca hazret kalbi gereksiz şeylerle meşgul etmenin bizi menzilimizden uzaklaştıracağını da söylüyor.

Abdullah Dihlevi hazretleri mübarek sohbetlerine devam ederken bu konuda şöyle bir şeyde buyurdular: “Göğsümden başıma kadarki kısım saf bir levha gibidir. Allah’tan başka bir şey ve masiva hayali aklıma gelmez.” Efendi hazretleri zahirde bir kimseye baksa bile Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin ahvali gibi bir hitap görürmüş. Burada farsça bir beytinden alıntı yapılmıştı. “Ben kafiye düşünüyorum. Oysa sevgilim bana, ‘beni görmekten başka bir şey düşünme ’diyor.” Burada kafiye ile kast edilen şey sanıyorum ki yine kalbi Allah dışında meşgul eden bütün uğraşlar.

Kitapta özellikle bu yolun inceliklerine dair; peygamberlerin ve velilerin feyzinden nasiplenmek, kalbi uyanık tutmak, aşığın belaya müptela edilmesi, mürşidin inayeti, teveccüh ve nispet, rabıta, mahbubun aşkı, mürşidin evladının kıymeti, kötü sıfatların güzel sıfatlara dönüştürülmesi, benlik duvarlarını yıkmak, masivanın kaybolması, Hak’tan gelene razı olmak, Resulullaha (s.a.v.) bağlılık vb. gibi konular oldukça açıklayıcı ve gönlü tatmin edici örnekler verilerek anlatılmış. Bu kitapta anlatılan konular insanın aklından çok gönlüne işlediğini düşünüyorum.

 

Arif Akbaş

 

 

 

Tweet

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Asya’nın Kalbi: Özbekistan

Sonraki Yazı

“İnsan Saati” Dergisi ve Yazarları Hakkında

İlgili Yazılar

  • 1

    Konuşan Tarih 4

    Davut Bayraklı
    Yazarımız Davut Bayraklı'nın yeni...
  • 1

    Küreselleştikçe Batılılaşan Dünya

    EdebiFikir
    Künye: Küreselleştikçe...
  • Rahime’nin Yüz Görümlüğüne Ağıt

    EdebiFikir
    Bahadır Dadak’ın “Rahime’nin...
  • 4

    Kitap ile E-kitap Arasındaki Farklar

    EdebiFikir
    1. Kitabın bir bedeni vardır ve bu...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Son Yorumlar

  • Bir Başka Açıdan “Yedinci Gün” için zeynep
  • yekinen için m. fatih
  • Kütüphanemizde duran ama okumadığımız kitaplar bize ne öğretir? – 5 için kütüphanesinden uzak üniversiteli
  • yekinen için Meclis-i Şuara
  • Birilerinin Suyu ve Ateşi Olmak için Nesnâs
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi II için Halil Kütahyavi
  • Konuşan Tarih 4 için ihsan
  • Gerçek Kesit için google---
  • Birilerinin Suyu ve Ateşi Olmak için Muhtaç
  • Medfun Şiirler 7: Elveda için bana rahmet yerden yağar

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Bilgi ve Düşünce Faaliyeti

    Salih Mirzabeyoğlu
    15.01.2021

  • Sırrı Fâş Eylemek

    Sulhi Ceylan
    14.01.2021

  • yekinen

    Feyyaz Kandemir
    13.01.2021

  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi II

    Bilal Can
    12.01.2021

  • Batlamyus ve Bilimsel Gerçekler!

    Davut Bayraklı
    11.01.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • İletişim
  • Suyum Unum Buğdayım

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 1

    Gerçeğin Ağırlığı mı Bilgisizliğin Karanlık Rahatı mı?

    By Sulhi Ceylan
    İbn Haldun“coğrafya kaderdir” der....
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...