
Yüz Hadis Yüz Hikâye – Erzurumlu Mustafa Darȋr Efendi
Yüz Hadis Yüz Hikâye Türkçe yazılan ilk hadis kitabıdır. Arapça bir hadis derlemesinden tercüme edilmiştir. Muallim Cevdet’in “Türkçenin en eski abidelerindendir” dediği Yüz Hadis ve Yüz Hikâye’nin çeşitli kütüphanelerde bulunan yirmi kadar nüshasının hiçbirinde müellif ismi yer almamaktadır. Eserin dili, üslubu; özellikle giriş bölümü müellifin diğer eserleriyle aynı özelliklere sahip olması sebebiyle Erzurumlu Mustafa Darîr Efendi’ye isnat edilmektedir. Müellif, eseri için kısa metinli hadisleri ve serbest tercüme usulünü tercih etmiştir. Çeviriler tercüme değil tefsir mahiyetindedir.
Kaynaklarda hayatına dair etraflı bir bilgi bulunamayan Mustafa Darîr Efendi, 14. yüzyılın ikinci yarısında eser vermiş, anadan doğma kör demek olan “Darîr” mahlasını almıştır. Anadan doğma kör olan birisinin bu eserleri nasıl meydana getirebileceğinin insanların aklına geleceğini düşünmüş olmalıdır ki Siyer-i Nebi’nin girişinde “gözsüz kişinin hafızası kuvvetli olur” demek ihtiyacı duymuştur. 1377’de, o zamanlar Memlükler’in hâkim olduğu Mısır’a gittiğini yazan Mustafa Darîr Efendi, Türkçe konuşulan sarayda Melik Mansur Ali b. Şaban b. Hüseyin’in nezdinde beş yıl çeşitli gazavâtlardan anlatmış; Melik’in “gel Gözsüz, bana bir Sîret söyle” diyerek kendisinden bir Siyer kitabı istemesi üzerine Ebu’l-Hasan Ahmed b. Abdullah el-Bekrî’nin Arapça Siyer’ini 1388’de Türkçeye tercüme etmiş, altı cilt hacminde bir eser meydana getirmiştir.
Yüz Hadis Yüz Hikâye hazırlanırken Muallim Cevdet nüshasını esas almakla birlikte yer yer diğer nüshalara da müracaat edilmiştir. Yüz Hadis Yüz Hikâye içeriğiyle olduğu kadar Türkçenin söz varlığı bakımından da yaşayan bir eserdir.

Fragmanlar – Parmenides
MÖ 6. yüzyılın sonlarında İtalya’nın güneyinde Foçalı göçmenler tarafından kurulan Elea kentinde dünyaya gelir Parmenides. MÖ 5. yüzyılın ortalarında yine aynı kentte hayata gözlerini yumduğunda ise, ardında felsefe tarihinin seyrini tümden değiştirecek bir eser bırakır. Elinizdeki kitapta çevirisi sunulan bu eser geleneksel olarak Doğa Üzerine başlığıyla anılsa da, Parmenides aslında diğer Sokrates-öncesi filozoflardan farklı bir çizgide ilerler, varlık sorununu felsefenin gündemine, hatta felsefi tartışmaların başköşesine yerleştirir. Felsefe tarihinde yarattığı kırılma, başta Zenon ve Empedokles olmak üzere pek çok filozofun görüşlerini derinden etkiler, hatta Platon ve Aristoteles’in varlık anlayışlarında yankı bulur. Günümüzde halen tartışmaların odağında yer alan bu eseriyle Parmenides, varlık felsefesinin en temel metnini insanlık tarihine armağan eder.
Dîvân-ı Hîkmet – Hoca Ahmet Yesevî
Orta Asya derviş nazmı, bu coğrafyada İslam’ın yayılması ve sahih akidelerinin tahrip olmadan korunmasında önemli rol oynamıştır. Tam da bu sebeple bu edebiyata ait verimler, İslami kültürün doğuşu ve inkişafı araştırmaları için olmazsa olmaz kaynaklardır. Hoca Ahmet Yesevî’nin Dîvân-ı Hikmet’i de hiç şüphesiz söz konusu bu edebiyatın en önemli metinlerinden biridir.
Prof. Dr. Mehmet Mahur Tulum’un yaklaşık yirmi yıldır varlığından haberdar olduğu Dîvân-ı Hikmet’in Mısır Nüshası, istinsah tarihi ve müstensihi belli, eksiksiz ve şimdiye kadar bilinen en eski tarihli yazma nüshadır.
Kırk dokuz Hikmet ihtiva eden bu Mısır Nüshası’nda bilinen tüm yazma ve basma eserlerde bulunmayan, yeni gün yüzüne çıkmış on üç Hikmet var. Türkistan’da istinsah edildikten sonra Mekke yoluyla Mısır’a götürülmüş olan yazmanın yayımlanmasının Yesevî ve Yesevîlik çalışmaları için çok önemli bir dönüm noktası olacağına inanıyoruz.
Dîvân-ı Hikmet’in Mısır Nüshası’nı dünyanın farklı yerlerinde on el yazması ve yedi adet de basılmış nüsha ile karşılaştırarak büyük bir titizlikle hazırlayıp okurların istifadesine sunan Prof. Dr. Mehmet Mahur Tulum, Yesevîlik çalışmalarını merhum Prof. Dr. Fuad Köprülü’nün bıraktığı yerden daha da ileriye taşıyor.
Sağcılık Şiirleri – Ufuk Akbal
Ufuk Akbal hangisi?
Kimine göre havada asılı kalan mütereddit yumruğun şairi, kimine göre bütün olan bitenin kıyısında adeta şen bir diğerkâmlığın kuyumcusu. Ve kimine göreyse şiirlerindeki aslına aykırı dikiş olmasaydı sadece basit bir paparazzi. Sağcılık Şiirleri, 2010’lar Türk şiirinin ironik-politik şiirlerle bezeli, kült ve uzun süredir kayıp kitabı.

İ Hali – Serdar Kacır
Serdar Kacır, İ Hâli’yle insan olmanın hâllerini, bu hâllerin insana yüklediklerini mistik ve idealist bir şiir diliyle sunuyor. Şehir hayatının ilişkilerde, insanın ‘kendi’ olma mücadelesinde nasıl büyük boşluklar oluşturduğunu, her kadının, erkeğin ve çocuğun dünyasından geçerek bir yere varma hedefi gütmeden anlama derdiyle konuşuyor: Çünkü ‘arayış’ şairin asıl derdi. Şiirlerinde, yaşadığı çağın gürültü ve kaosuna kapılmama mücadelesi, gündelik kargaşa ve idealler çatışması yörüngesinde; ‘hâl’den memnun olunmasa da mücadelenin bırakılmadığı bir dünya çiziyor. Onun dünyasında çatışma ağır geldiğinde hafifliğine sığınabileceğimiz bir kabuk, tehlikelerden sakınabileceğimiz bir eşik, uzanıp dinlenebileceğimiz bir gök kubbe inşa edebiliriz. Sağ sâlim burada olma mücadelesi ancak bu hâl ile mümkündür; bu hâl, insan olabilmenin hâli, pergelin bir ucunu merkezde tutabilmenin i hâli.
“Fenadır bir kelimeye şiirden kovulmak
Ya şiir gibi bir kalbe hiç sokulamamak
Doğulu olmak kadar zor değilse peki
Merasimini kaçıran bir tek ölüler mi
Dünya ne cehennemdir ne cennet
Elbet her şey Allah’tan ibaret”
Edebifikir
Son Yorumlar