Yazılar:
  • Geçmiş Zaman Sancısı
  • Küçüklüğümün Sayrılarevinde Yangın
  • Peri Masalı Felakete Dönüşürse
  • Yahyâ’ya Mektup - 4
  • Edebifikir Anketi: Abdullah Yalın Karadağ
  • Olağan Hikâye’nin Dördüncü Sayısı Çıktı
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi

İnsan İnsana Maruz Kalandır

Sizden Gelenler  |  01/08/2017  |  Kategori : Mektup   |  Okunma:3.614

11

Sana bu mektubu şuradan yazıyorum diye konum belirtmeyi isterdim ama buğday mı himmet mi sorusuna rant cevabı verildiği günden beri buraya ait değiliz zaten. Bu sebepledir ki ayaklarımın nereye bastığının bir önemi yok. Mektup dedim ama böyle bir başlangıcın sonu nereye varsın istiyorum, bilmiyorum. O yüzden mektubu geçelim, ikindi namazı sonrası her zamanki çay bahçesinde oturalım ve dünyanın faydalarından konuşalım. Şehri gören masada bekliyorum.

***

Geç kalmadın inşallah.

Gerçi yazmaya başlayamadığım o günden beri hiçbir şeye yetişemeyen benim, bunu neden sorun ediyorum ki. Neyse. Öyle ayakta kalma, geç otur şöyle. Ama bir dakika, dur! Böyle olmadı. Kestiiik. Sahneyi başa alıyoruz. Şimdi tekrardan yavaşça gir bahçenin kapısından, ibret nazarıyla bakarcasına oturduğum masayı bulmaya çalış ve yanıma doğru yaklaş. Tamam tamam, bırakıyorum muzipliği. Seninle oynamayacağım. Gel otur şöyle. Gel otur demek içindi bunca geri sarış çünkü gel otur demek, epeydir beklenendin, nerede kaldın demek. Geç otur ise burada olmanla olmaman arasında fark yok demek. O yüzden iskemleyi çek altına ve gel otur. Konuşmalıyız.

Biliyorsun, yol yorgunuyum. Ayrı ayrı tabaktan yemek yediğimiz günlerden aynı tabağa kaşık salladığımız günlere sefer etmek kolay olmadı. Bu bir tercih meselesi. Zaten asıl olup da zor olmayan ne var ki, benimki de soru işte.

Konuşmaya daldım, çay söylemeyi unuttum. Beyefendi! Bize iki çay lütfen.

Heh, ne diyordum. Tuhaf tuhaf bakma yüzüme öyle, buraya beni dinlemen için çağırdım seni, evet. Konuşan ve konuşacak olan benim, evet. Çünkü konuşmalıyız. İnsan konuşmayınca kayboluyor ya da kıyıya vuruyor. Bu yüzden konuşmak bir dalgakıran oluveriyor bazen. Kendi kendine de olsa.

Dinle bak, anlatacağım şeyler çok garip. Ya da ben hakikaten buraların yabancısıyım. Bu zaman zaman oluyor ki; evden dışarı çıkıyorum. Sesler renkler ve yüzler çeşitleniyor. Her yüzde farklı bir ruhun izi. İzlerin manaları ise derin. Ürküyorum. Bir yüzde gençlik hataları, bir yüzde isyan, diğerininkinde şahsiyet karmaşası ve belki de bir başkasında his kayması. Korkuyorum. Bir şeyin çeşitlenmesi her zaman için hayra alâmet olmuyor. Gördüğüm yüzlerdeki travma izleri genç yaşımı solduruyor. Bir kalp atışı gibi evi özlüyorum. Dört duvar ne zaman sevimli olur, kalabalıklardan kaçınca anlıyorum. Yüzlerden, izlerden ve seslerden eve koşuyorum. Ama bence kaçıyorum. Beni ürküten seni dertlendirmiyor belki, anlamaya çalışıyorum. Bu korku sahih, bu kaçış hakikat! İnan. Sadece dön ve etrafına bak.

Şeker eridiği halde çayı karıştırmaya devam ettiğine göre abarttığımı düşünüp anlamamazlığa veriyorsun hatta belki de insana haksızlık ettiğimi düşünüyorsun. Bir düşünelim. İnsan insanı afallatansa eğer, bunun inkâr edilecek yanı var mı? Afalladım diyorum. Kapı önümüz yok oldu, sokak bitti, şehir daraltıyor. Anlıyor musun? Evet Allah’ın arzı geniş ama daralıyor olmak bizim suçumuz. Bu sarsıntı artçı değil, yerli. Daim, diri.

Sakin ol ve modernizm diye karalama yaptığın o kağıdı yavaşça yere bırak. Her yükü üstümüzden modernizm diyerek atamayız. Bunun adı dağ bayır günah keçisi aramaktan başka bir şey değil. Bunu yapma. Annen yer sofrasından aldığı bereketi ömrüne yayarken sırtını yaslayarak oturduğun ve şükürsüz kalktığın masada yemek yemek senin tercihindi. İp, yemeklerin ayrı tabaklarda sunulmaya başlamasına itiraz etmediğinde koptu aslında. Hatırla, bir sofraya kırk derviş nasıl sığmış, müminin artığı neden şifaymış? Böyle diyorum diye başını öne eğip kızma bana. Sana söylüyor olsam da aslında kendimedir sözüm. Sadece hatırla ama, unutma.

Böyle yemekten bahsedince, her gece yastığa başını koyduğunda midesini dolu görmek için gün boyu koşuşturan insanı hatırladım. Yeşil ışıkta şöyle bir durup suretlere ve adımların ne dediğine baktığımda, kavimler göçünün aslında yirmi birinci yüzyıldaki insanların eliyle başladığını düşünüyorum. Ne için? Biraz daha rahat yaşamak için. Heyt be! Nasıl kutlu bir sebep değil mi? Biraz daha rahat yaşamak, biraz daha insandan uzaklaşmak, biraz daha kendinde asimile olmak için. Canım yirmi birinci yüzyıl insanı gidişlerin gelişlerin bile hüsran! İnsan batıya gide gide doğuya ulaşırmış ama biz, birbirinin koşturmacasına maruz kalan insanlar olarak bir yere ulaşamıyoruz. Dön dolaş yine kendi ayağına takıl. Kendini yarala. Ama zaten insan, bile isteye ayağını demir çitlere takıp onun acısından kurtulmak için yine bile isteye elini dikenli dallara uzatan değil mi? Bir ızdırabı yok saymak için kendine yeni bir ızdırap satın almak. Niçin? Şifa için mi? Hayır. Sadece unutmak için. Kendi kendine çarpmışlığın çıkmazından kurtulmak için.

Yok yok, dilim damağım kurumadı ama kalbimden kaçarken nefes nefese kaldım, doğru. Kalkalım mı masadan? Hayır. Burada niyaza duralım ve insan olmanın hangi soru peşinde koşmakla, hangi sevginin pervanesi olmakla, hangi aşın üzerinde adımızı aramakla elde edildiğini öğrenmek için Allah’tan yardım dilenelim. Bizi yeryüzünde neye memur kılmış, mesai saati bitmeden öğrenelim.

Yoksa sen bana, ben sana maruz kalmaya devam edeceğiz ve bu bizi yıpratacak.

Çayları tazeleyelim mi demekten imtina ediyorum çünkü tadı kaçmış bir ahval üzeresin. Galiba susmalıyım. İktifa etmiyorum ama, sadece ara veriyorum. “Bütün derdin insanla be!” diyebilirsin, haklısın da. Ama insanı dert etmeyip neyi dert edinirsem kendime ulaşabileceğim? Cebimdeki adreslerden umut kalmadı diyen kimseyi duyuyor musun? Ben duyuyorum.

***

Sana bu mektubu yazarken, sen nerede ve hangi sorunun peşindeydin bilmiyorum ama bu mektup eline ulaştığında zarfın üzerindeki ricayı cana minnet bil, sadece aç ve oku. Çünkü okuman, beni anlar gibi olmanın işaret fişeği olacak.

Bu arada, dertliye imlâ sormayı unuttular. Şehri gören masanın iki çaylık diyetini ödeyiver ömrüne bereket.

Selametle.

Zeynep K. 

keoao.wordpress.com|
xueshuhui.blogspot.com|
ruxiaru.365cnblog.com|
ruqiu.huarenblog.com|

Tweet

11 Yorum

  1. ayşegül 29.08.2017 13:26:06

    ikindi namazı sonrası çay bir senelik nafile ibadete bedelmiş

    Cevapla
  2. H. 05.08.2017 22:57:04

    Komşunun meyve ağaçlarını gizlice talan eden o müthiş çocukların haylazlıkları var sanki üzerinde seni çok sevdim Zeynep K. mektup hep var olsun e-postaysa yok

    Cevapla
  3. Ahmed Rasim 02.08.2017 20:57:39

    Yazı sadeliğiyle gönülleri hoş ediyor.
    Yazar da Yunus Emre gibi olur inşaAllah.

    Cevapla
  4. Nustella 01.08.2017 23:54:43

    Aydoğan K kopyalarına hayır!!!

    Cevapla
    • ramiz karaeski 02.08.2017 12:45:49

      bak yeğen, aydoğan k. müstear bir karakterdir, bu karakteri ben ürettim. sulhi ceylan ve mehmet raşit küçükkürtül kardeşlerimden rica ettim onlar da dayılarını kırmadılar, bu müstear adına yazdılar, çizdiler. senin anlayacağın yeğen, aydoğan k. diye bir yok.

      Cevapla
    • Aristoteles Pilüton 06.08.2017 04:03:19

      Bak evladım,

      Aydoğan K bir felsefedir, bir duruştur, modern insana bir kurtuluş reçetesidir.

      Aydoğan K, ne sen ne de bendir. Hem hepimiz hem de hiçbirimizdir. Ne Aydoğandır ne de K’dır. Hem A’dır hem Z’dir.

      Aydoğan K yalnızlıktır. Tek başınalıktır. Yanılgıdır bazen, bazen şifa. Yaşatır da öldürür de ama asla süründürmez.

      Aydoğan K bir devrimdir. Karanlığa açılan son lambadır, aydınlığa çıkıştır da.

      Aydoğan K, sadece Aydoğan K’dır.

      Cevapla
  5. Zeyneb 01.08.2017 20:05:09

    Hitab edilenin söylenenleri anlamıyor yahut anlamak istemiyor gibi hayal edilmesine üzüldüm. Eğer hitab edilen hayal değil ise daha çok üzülürüm. Üzüntüm aslında hitab edilenin şahsında yazıdaki hakikatleri anlamayan herkesin, hatta belki hepimizin ahvaline. Ahir zamanın akışına kendimizi kaptırmış “hızla” sürüklenirken hayata yetişemiyor oluşumuza. Lakin bu mevzu, zamanın sonuna yaklaşmanın bir gereği olarak, birkaç kişinin dilinden ve gönlünden kopan cümlelerden ve daha az kişinin gayretlerinden ibaret olarak kalacak gibi.

    Cevapla
  6. nasihad 01.08.2017 19:16:29

    Zeynep hanım dışarıda çay içmeyi bırakıp evde çay içmeye başladığı zaman bize ulaşacaktır. Kendisine ulaşacaktır. Zeynep Hanım eve dönün. Kendinize dönün.
    Selametle.

    Cevapla
    • Güzin abla 03.08.2017 01:08:59

      Güzin abla bu yorumu beğendi.

      Cevapla
  7. Fatma 01.08.2017 15:24:47

    Zeynep hanımı dünya tozu değmiş bir el olarak selamliyorum.Yazı mühim,yazı bir davet ama yine de değişmez hakikat.
    “meyl eyleme ol yâre ki ağyâr eli değmiş..’

    Cevapla
    • Kardoooo 01.08.2017 18:12:58

      Desene kapı aralandı,yol gözüktü. Şimdi o yola revan olma vakti….haydi kalemin keskin allah yardımcın olsun

      Cevapla

nasihad için bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Can Borcu

Sonraki Yazı

15 Temmuz Külliyatı

İlgili Yazılar

  • 1

    Yahyâ’ya Mektup – 4

    Celal Kuru
    Yahyâ, yapıp ettiğimiz şeylerin...
  • Yahyâ’ya Mektup – 3

    Celal Kuru
    Yahyâ, altı yıl evvel uzun bir...
  • Dizdara Savrulan Gülleler: Seyfullah’a Mektup

    Sizden Gelenler
    seyfullah; gel seninle yazarak...
  • 5

    Birilerinin Suyu ve Ateşi Olmak

    Sulhi Ceylan
    Sevgili Meryem; Salih Mirzabeyoğlu,...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Edebifikir Radyo

Son Yorumlar

  • Geçmiş Zaman Sancısı için İhsanbul
  • Yahyâ’ya Mektup – 4 için körlük
  • Midye Karanlığı için Bilmesendeolur
  • Mutlu Olma Sakın için bu havaya bir attar dükkanı
  • Midye Karanlığı için EdebiFikir
  • Midye Karanlığı için sümeyye
  • Midye Karanlığı için Dilşad
  • Kitap Ödüllü Absürt Test için Galip
  • Edebifikir Anketi: Yunus Emre Özsaray için Abdullah Yalın
  • Kitap Ödüllü Absürt Test için ihsan

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Türkçe Sözlükleri
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Geçmiş Zaman Sancısı

    Sizden Gelenler
    09.04.2021

  • Küçüklüğümün Sayrılarevinde Yangın

    Sizden Gelenler
    08.04.2021

  • Peri Masalı Felakete Dönüşürse

    Adem Suvağcı
    07.04.2021

  • Yahyâ’ya Mektup – 4

    Celal Kuru
    06.04.2021

  • Edebifikir Anketi: Abdullah Yalın Karadağ

    EdebiFikir
    05.04.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Türkçe Sözlükleri
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Niçin Sevdiniz?
  • Derin Yapılanma
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Genel
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 5

    Hayırlısıyla Ölseydik!

    By EdebiFikir
    Ne mi oldu? Bildiğiniz gibi kronik bir...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...