Şafak Yirmi Yedi

Feyyaz, her asker mektubu gibi “Şafak kaç?” klişesiyle başlamak isterdim, lâkin bilirim ki sen şafak saymazsın.

Takvim yaprakları da saçlarım gibi hızla dökülüyor. Bu döküntülerden bana kalan yalnızca pişmanlık oluyor. Eğer kendime bir lakap takacak olsam bu muhtemelen “Pişmanlığın oğlu” olurdu.

Hatırlarsan bir gün “Bin tane mısrâm var, bir tane şiirim yok” demiştin. Dün hikâyelerimi toplayıp bir dosya yaptım. Yirmi beşe yakın hikâyem var ama bir tane bile hikâyem yok. Asıl yazmak istediğim hikâye ise, bir yıldır taslak olarak duruyor. Şimdi sana o hikâyeden bahsedecek değilim. Seninle bazen haftada üç kez bir araya gelip saatlerce konuşmamıza rağmen, niçin anlatmadığıma bir türlü akıl erdiremediğim Çehov‘un “Acı” adlı öyküsünü anlatmak istiyorum.

Çehov, daha öykünün başında yalnızlık, çaresizlik ve bitkinlik kavramlarını kullanmadan yaptığı yalnızlık, çaresizlik ve bitkinlik tasviriyle bizi öykünün içine çeker.  “Arabacı İona Potapov bir hayalet gibi bembeyaz. Canlı bir varlık ne denli büzülebilirse o denli büzülmüş, kızaktaki yerinde kımıldamaksızın oturuyor. Üzerine koca bir kar yığını düşse herhalde onu bile silkeleme gereği duymayacaktır.”

Potapov’un oğlu ölmüştür ve anlatacak birilerini aramaktadır. Kadere de inanır. “Hastanede üç gün yattı, sonra öldü. Tanrı’nın işi…” diyerek isyandan uzak olduğunu belirtir. O sadece, oğlunun ölümünü anlatarak biraz içine su serpmek istemektedir.

Arabasına öncelikle soylu bir subay biner. Ikına sıkıla bu beyefendiye oğlunun öldüğünü anlatmak ister ama subay önce dinler gibi yapıp sonra umursamaz. Üstelik atı hızlı sürmesi için de bir sürü hakaretler yağdırır.

Sonra ayak takımından üç genç biner. Neşeleri yerinde, çakırkeyif üç genç… Bunlara da anlatmaya teşebbüs eder ama gençlerin işleri vardır ve acele edip atı hızlı sürmesini isterler. Hattâ birisi ensesine bir şaplak patlatır.

Potapov, arabacılar hanına gelir. Erken döndüğü için pişmandır. Daha beygirinin arpa parasını bile kazanamamıştır. At bu gece yulafla idare edecektir. Hana girip derdini anlatacak birilerini aramaktadır. İnoa, tehlikenin farkındadır. İç sesini susturamazsa, kendisiyle konuşmasını bitiremezse delireceğinden, aklını bir nevi acısını kaybetmekten korkmaktadır. “Oğulcuğu öleli nerdeyse bir haftayı bulacak. Ama o, ölüm olayını gereği gibi kimseyle konuşamadı. Uzun uzun tüm ayrıntılarıyla anlatmalı. Oğlunun nasıl hastalandığını, nasıl acı çektiğini, ölmeden önce neler söylediğini, nasıl öldüğünü birilerine duyurmalı.”

İnoa, bu konuda kadınlarla daha iyi konuşulur, der ve ahıra tekrar döner. Atı kuru ot yemektedir. “Durum böyle, kısrakçığım…” diyerek atıyla konuşmaya başlar. Kendini içindeki duygulara kaptırır, anlattıkça anlatır ve bir delilik istasyonunda durmaktansa, acısıyla birlikte yola, hayata devam eder.

Feyyaz, iyi bilirim ki bir mektup insanın kendi cümlelerinden müteşekkil olmalı. İktibaslardan uzak durulmalı. Bu mektupta benim cümlelerimi bulamamak seni şaşırtacak hatta hayâl kırıklığına uğratacaktır. Belki de bu öyküyü niye anlattığıma da bir anlam veremeyeceksin. Ben, içimdeki ölüleri ifşa etmemek adına kendi cümlelerimden kaçındım. Belki modern bir dürtüyle, belki de cennetten düşmemize vesile olanların tekrar cennete yükseltme umuduyla Sulhi Ceylan, Didem’e;  Samet Çıldan da Ayşegül’e anlatmıştı içindeki ölüleri. Benim ise kimseye bir şey anlatmaya takatim yok. Üstelik ben o cennetten yeterince düştüm ve her düşüş onulmaz hasarlara yol açtı.

Terhis olup döndüğünde sana Büyük Usta’yı anlatmak isterim. Büyük ok ustası Vei Fei‘yi. Şimdilik tadımlık bir paragraf paylaşayım: “Hareketin en yüksek kertesi, hareketsizliktir. Belagatin en yüksek kertesi, hiç konuşmamaktır. Ok atmanın en yüksek ustalık derecesi, hiç ok atmamaktır.”

Feyyaz, seninle karşılıklı oturup susmak istiyorum.

Feyyaz, şafak: yirmi yedi.

Celal Kuru

DİĞER YAZILAR

2 Yorum

  • Feyyaz Kandemir , 01/04/2018

    Ben de seni özledim Celâl abi.
    Mektubuna gelince… ‘Yalnızlık bu kadar güzel boyanmamıştır’

  • Fettah Paşa'nın 4. Nesli , 21/03/2018

    Ağlattı…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir