Yazılar:
  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır
  • Yenileyen Yenilgi
  • Gölgeler Âlemi ve Yenilgi
  • "Başkalarının Talihsizlikleri Baldan Tatlıdır"
  • Müsâbaka
  • Yenmek(!) = Yenilmek(?)
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi

Yahyâ’ya Mektup

Celal Kuru  |  13/12/2018  |  Kategori : Mektup   |  Okunma:2.528

5

Yahyâ, bu mektubu bir asır önce yazmış olsaydım muhtemelen söze, “ey oğul!” diyerek başlar ve üzerine bir sürü nasihati boca ederdim. Neye, nasıl inanacağını, kimleri sevip kimlerden nefret edeceğini, ne yapman ya da yapmaman gerektiğini, neyin sevap, neyin günah olduğunu, ahlâk kaidelerini elifi elifine yazardım ve sen de bunların hiçbirine itiraz etmez, hepsini bir miras olarak alır başının üzerinde taşırdın. Hiçbir ontolojik kaygı çekmezdin. Hattâ evleneceğin kıza bile ben karar verirdim ve sen şüphesiz buna da itiraz etmezdin.

Ama senin gözlerini açacağın dünya ters düz oldu. Eminim ki ilk bana âsi geleceksin, ilk bana muhalefet edeceksin. Arkadaşlarını babandan, bir kızı annenden çok seveceksin. Akrabalarını tanımayacak, büyüklerinden duyduğun her sözü bir hakaret belleyecek yer yer de istihfaf edip gülüp geçeceksin. Bunları elbette kendimden biliyorum.

Babam okul okumamıştı. İlk kavgalarımız kitaplar yüzünden oldu. Evin her yerini kitaplarla doldurmama bir türlü akıl erdiremedi. İkinci kavgamız evlilik yüzündendi. Benim istediğimi o istemedi, onun istediğini ben istemedim. İttifak ettiğimiz kişi ise beni istemedi.

Babamın gözünde tam bir beceriksizdim. Dünyanın en basit işi evlenmeyi bile beceremeyen bir böcektim. Kaç defa ayağının altında ezmeyi tasarladı, bilmiyorum. Otuz yaşıma kadar babamla hiçbir asgari müşterekte buluşamadık. Ne o beni anladı ne de ben onu. Otuzumdan sonra ise her şey değişti. Modern zamanların en büyük handikabı buydu belki de. Otuz yaşında ergenlikten kurtulmak.  İnsan otuz yaşına kadar hiçbir şeyi idrâk edemiyor. Kadere bile yakînen imanı otuzundan sonra elde ediyor. İnsan, otuzundan önce dünyaya nizam getireceğine, Nobel ödüllü bir roman yazacağına, her istediğini elde edeceğine inanıyor ama otuzdan sonra büyük bir teslimiyete, sükûnete kavuşuyor. Yahyâ, otuzdan evvel her şey aniden oluveriyor, otuzundan sonra ise, yavaş yavaş. Ne çok otuzlu cümle kurduğumun farkındayım. Eğer bu mektubu otuzundan önce okursan ihtimaldir ki burada sıkılıp bırakabilirsin. Bundan sebep kelimelere hamallık yaptırmanın bir manası yok. Senin de tahammüle meylin olmayacak.

Anneme gelince, o da okumamıştı. Kitaplarıma babamdan daha çok karşı çıkardı ama kitapsız bir kadın değildi. İzm’lerin hiçbirini bilmezdi. Kendisine antikapitalist desem yüzüme tuhaf tuhaf bakardı. Lâkin binlerce antikapitaliste taş çıkartırdı. Köyden geldiğinde otobüsün bagajında çuvallar kirlenmişti. Yeni nesil kadınların ellerini bile sürmeyeceği, üstelik çöpe atmasını kocasından, babasından, kardeşinden isteyeceği o pis çuvalları yıkadı ve seneye tekrar lâzım olur diyerek, katlayıp uygun bir yere koydu. İşte orada anneme hayranlığım artmıştı. Annemin en büyük özelliklerinden biri de hayvanlara isim takması. Köydeki büyükbaş hayvanların ismi olduğu gibi, keçilere hattâ tavuklara bile tek tek isim verir, onlarla farklı bir ünsiyet kurar ve sohbet ederdi. O hayvanların annemin dilini, annemin de onların dilinden anladığına şüphesiz inanırdım.

Annemin, gördüğünde bir kadın eline benzemeyen o nasırlı, o buruşuk, o kararmış ellerinde müthiş bir berekete şahit olurduk ailecek. Bir metrekareye kıvırcık, soğan, domates, biber ya da fasulye ekse bütün yaz boyunca hepimize yeterdi. Annem topladıkça yeniden fışkırırlardı. Yahyâ, annemi daha fazla anlatmak çıtayı yükseltmektir ve bu da sana zarardır. Çünkü modern zamanlarda böyle bir kadına rast gelmen imkânsıza yakın bir şeydir. Annem hakkındaki en büyük hüznüm: ona lâyık bir evlât olamamamdır.

Bugünlerde babamla gayet iyi anlaşıyoruz. O benim kitaplarıma, ben onun sessizliğine alıştım. Annemin ise anaç tarafı ağır bastı ve beni merhametinin kanatları altına aldı ve ben de gerçek yuvama dönmüş oldum. Sen de ne kadar uçarsan uç ne kadar uzaklaşırsan uzaklaş benim sessizliğime ve annenin şefkatine geri döneceksin. Normalleşen her şey ruhumuzda derin bir yara açar, aile ilişkilerindeki normalleşme istisna.

Yahyâ, bu mektubu ve eğer yazmaya devam edebilirsem yazacağım mektupların hiçbirini sana nasihat etmek, vaaz vermek ya da şu felaket çağında felaket tellallığı yapmak için yazmıyorum, yazmayacağım. Benim derdim hafızasını yitirmiş bir dünyadan sana küçük bir hafıza defteri bırakarak öbür dünyaya göçmek, müşahede ettiğim güzellikleri sana aktarmak. Bu mektuplarda kitabî bir cümle okumayacaksın. Hiçbir iktibasa denk gelmeyeceksin. Elimden geldiğince şatafatlı sözlerden kaçınacağım, büyük laflar etmemeye gayret edeceğim

İşte tanıklık ettiğim iki hikâye. İki çocukluk çağlarımdan:

İstanbul’a ilk taşındığım yıllardı. Yaşım henüz on birdi. Çocukluktan çıkıp ergenliğe doğru koşar adım gidiyordum. Mahallede Malatyalı bir teyze vardı. Yaşı altmış beşi aşkındı. Ne zaman sokağın başında bir adam görse yolun karşısına geçmezdi. Bu titizliğini çocuk yaşta olmama rağmen bana karşı da gösterince merak edip sordum: “Fatma Teyze bunu niçin yapıyorsun?” verdiği cevap yirmi iki yıldır kulaklarımda çınlıyor. “Oğul, kadının erkeğin önünden geçmesi bizin oralarda uğursuzluk sayılır.”

İkincisi ise terütâze:

On sen önce İstanbul’dan Kayseri’ye göç eden Mustafa Kibritçi aradı. Mustafa Ağabey dergâhın çaycısıydı. Büyük küçük demeden herkese hizmet ederdi. İtikadi meselelerde üzerimde çok hakkı vardır. Telefonu açarken, “Uzun zamandır aramadın hayırsız?” diye sitem etmesini bekledim. Telefonu açtığımda, “Celal’im seni sevgiyle kucaklıyorum. İkinci bir gayem olmadan, yalnızca Allah rızası için aradım. On yıldır dostluğun hatırını korumadığım, seni arayıp sormadığım, vefasızlık ettiğim için özür dilerim”, dedi.

Yahyâ, şimdi ne o mahalle ne o zaman ne o zemin ne de o titizlik kaldı maalesef. Çinlilerin bedduasına tutulmuş gibiyiz ve gerçekten ilginç zamanlarda yaşıyoruz ve bu anlattıklarım da eskilerin masalı değil, modern zamanlar menkıbeleri. Bu menkıbeler salt aklına bir şey söylemeyecektir elbet lâkin ruhuna dokunursa seni betonlaşmaktan ve makineleşmekten koruyacaktır.

Celal Kuru

Tweet

5 Yorum

  1. ahirzamanyorgunu 21.05.2019 11:47:28

    Korkuyorum.. Yaşadığım çatışmalar , haksızlıklara baş kaldırmalar yerini eylemsizliğe bırakıyor .( Buradan çok mücadeleci bir insan olduğum anlaşılmasın) Kendimce yaptıklarım siliniyor . Artık sözüm ona normal insanlardan olmaya başlıyorum .. zorlanıyorum anlıyor musun ? Doğruları ayırt etmeye çalışırken yaşamaya çalışırken ya da yaşayamazken . Sahiplenecek özümün olmamasından, özümün özümden uzaklaşmasından . Tek umut gelecek derken nesillerin bozulmasından insanların insanlıktan uzaklaşmasından.Evet sadece korkuyorum ama artık sadece kendim için değil. Artık asıl endişem neslimden. Bu zihin karmaşaları ile onları heba etmek en büyük acım olur. Biz bunları çekiyorsak onlar kim bilir neler çeker düşüncesi geliyor aklıma ve yutkunuyorum kocaman. Çareyi susmakta buluyorum ve susuyorum yine …

    Cevapla
  2. HeyHâd 20.05.2019 01:59:36

    Celal ağabey, Yahya’ya dersler devam eylesin.
    bir de bambaşka bir açıdan ailesinin modernleşmesine tahammül edemeyen, eşofman ile görünmekten haya eden babalarımızın şortlarla yolda burada kol gezmelerine, analarımızın o saf temiz hali yerine daha rahat tavırlar takınmasına, söde modernizm adı altındaki çok rahat arkadaşlıklarımıza göz yumulup desteklenilmesine inat bir evladın Hak’ arayışı, çırpınışı, bir türlü gerçeği ailesine anlatamaması veyahut dalga konusu olmanın verdiği ızdırabıda bilir misiniz? 30 yaşına gelmeden, gelenlerin farkettiklerini 20 lerinde farkedipte kendisinden çok daha büyüklere saygıyı bildikleri halde saygısızca davranışlarının .. bu zamane hastalığı gençlerin mi sadece?
    sizce böylesi durumdaki doğru tutum ne olmalı…
    imtihan.
    anlamayacaklar. evet kültür çatışması yaşıyoruz, çünkü onlara göre daha eskilere dayanıyorum. daha Kadim.

    Cevapla
  3. Şatafatlı 15.12.2018 01:03:14

    Ergenlikten kurtulma yaşının otuz olması beni üzdü, otuz dan sonra herşeyin yavaşlayacağı düşüncesi ise çok heyecanlandırdı.
    Bir Yahyâ da ben olayım, bitmesin şatafatsız mektuplarınız..

    Cevapla
  4. Fehime 13.12.2018 18:03:08

    İsmin çok güzel Yahyâ. Seni selamlarım.
    Yine gel.

    Cevapla
  5. Cüneyt Dal 13.12.2018 16:13:23

    Girişiyle Mest oldum, bitişiyle Yahyâ…

    Cevapla

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Arka Bomboş!

Sonraki Yazı

Kadıköy’de Doludizgin Atlar

İlgili Yazılar

  • Dizdara Savrulan Gülleler: Seyfullah’a Mektup

    Sizden Gelenler
    seyfullah; gel seninle yazarak...
  • 5

    Birilerinin Suyu ve Ateşi Olmak

    Sulhi Ceylan
    Sevgili Meryem; Salih Mirzabeyoğlu,...
  • 3

    Gemileri Yakmak

    Sulhi Ceylan
    Sevgili Elif; Mektubuma bir itiraf...
  • 4

    Hayat İnanınca Güzelleşir

    Sulhi Ceylan
    Sevgili Feyyaz; Senin gibi hüsn-i zan...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Edebifikir Radyo

Son Yorumlar

  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır için Obsidyen
  • Gölgeler Âlemi ve Yenilgi için Periferi
  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır için Ömer asaf
  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır için okur
  • Sermest Gezegeni Radyo Programı için .
  • Sermest Gezegeni Radyo Programı için Feyza
  • Sermest Gezegeni Radyo Programı için Abdullah
  • Mihrinaz için buradayımhep
  • Yenmek(!) = Yenilmek(?) için genel okuyucu
  • Dut Ağacı için hayri pıtır

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır

    Celal Kuru
    27.02.2021

  • Yenileyen Yenilgi

    Mehmet Emir
    26.02.2021

  • Gölgeler Âlemi ve Yenilgi

    Davut Bayraklı
    25.02.2021

  • “Başkalarının Talihsizlikleri Baldan Tatlıdır”

    Sulhi Ceylan
    24.02.2021

  • Müsâbaka

    Ömer Can Coşkun
    23.02.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Derin Yapılanma
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 1

    İbn Atâullah el-İskenderî’den Hikmetler

    By EdebiFikir
      Şeyh, Muhakkik İmam Ebu’l...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...