“Yanardağ ile Oynayan Bir Çılgın”

William Blake kendisinden beş yaş küçük Catherine ile tanıştığında yirmi beş yaşındaydı ve takvim 1782 yılını gösteriyordu. Blake, yaşadığı acı bir aşk hikâyesini Catherine’ye anlattığında Catherine’nin ilgiyle kendisini dinlediğini farketti. Ve şu soruyu sordu: “Bana acıyor musun?” Catherine “Evet” cevabını verdiğinde ise Blake şöyle dedi: “O zaman seni seviyorum.”

Bu hikâyeyi neden anlattığımı sormayacak mısın Didem?  O halde ben de anlatmayacağım. Ama bu yazıyı sonuna kadar okuduğunda demek istediğimi anlayacağını umuyorum. Hem hayat sürekli ötelenen bir umut yumağı değil mi!

İçimde biriken ve anlatmam için kalbimin kapısını zorlayan cümleleri şimdilik şuraya koyalım. Şuraya özlemi, katledilen umutları ve dahasını da koyalım. Dur daha bitmedi, Edip Cansever’in masasını da şuraya koyalım.

Bu mektup, gördüğün üzere dupduru bir kalple yazıldı. “Dupduru bir kalp” ne güzel bir tamlama değil mi? Kalbin iki anlamı var biliyorsun biri değiştirme, bozma diğeri ise sahte. Hatta bu yüzden sahte paralar için “kalp para” tabiri kullanılır. Ve hatta güvenilmez insanlar için de “kalp adam” denir. Sen istersen bu anlamı şuraya değil önüne koy. İstersen bir de ayna al eline.

Kalbin bir de tasavvufi anlamları var. Beden ülkesinin hükümdarı kalptir. Bu ülkenin düşmanı ise içindeki nefistir. İşte hayat dediğimiz olay da bu kalp ve nefsin beden ülkesindeki savaşından ibarettir. Vezir ise kişinin aklıdır. Düşmanın olan nefsin silahları; şehvet, yalan, tembellik, kibir, tûl-i emel ve arzu gibi kötü sıfatlardır. İnsan olmak ve olamamak arasındaki ip tam da burada gerili. Kendini, nefsin eline mi yoksa kalbinin eline mi teslim edeceksin? Beden ülkenin fatihi kim olacak? Burada vereceğin cevap insan-ı kâmil olmana ya da “belhüm edal” olarak anılan kişilerden biri olmana sebep olacak. Seçim senin tabiî ki… Unutma Allah’ın cemalinin müşâhedesi kalbe aittir. Bu sebeple azarlama ve cezaya da kalp muhataptır. Yani teklif kalbedir. Bu sebeple kalbin hakikatini bilmek ve onu ağyardan temizlemek insanın ilk görevidir.

Kalp diyorum, ağyar diyorum, dupduru olmak diyorum anlıyor musun beni? Göğüste bulunan ve çam kozalağı şeklindeki et parçasından bahsetmiyorum. Bilakis rûhânî âlemden olan rabbânî bir lâtifeden bahsediyorum. Yani insanın hakikatinden…

Beni anlamadığının farkındayım ama en azından Cemil Meriç’in Lamia Hanım’a yazdığı mektuptaki şu satırları anla: “Bu mektupları masal sanıyorsan aldanıyorsun. Kalemi aleve batırıyorum, gönlümün alevine. Ve sen yanardağ ile oynayan bir çılgınsın.”

Ah Didem; bir yerlerde aralık bir kapı varsa sanma ki umut vardır, bilakis yeni acılar kendine yol bulmuştur.

 

Sulhi Ceylan

DİĞER YAZILAR

3 Yorum

  • anonim , 29/04/2016

    Bu aralar edebifikir yazarlarinin eserleri yayinlaniyor peş peşe. Sırada kimler var acaba. Edebifikir okulunun başka hangi değerli isimleri acaba kitap yayınlıyor? Bilmek isteriz. Kitapligimiz bu değerli isimlerle degerlensin.

  • Gökçehan , 26/04/2016

    Tanıdığım tek Didem şair olan. O da okusa aglardi heralde.

  • Hasbihal , 25/04/2016

    Gönül, Dil,Kalp.. Hangisi daha yanık? Her biri farklı menziller mi?

Hasbihal için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir