Bir Jön Türk ve İttihatçı Olarak Ahmet Rıza Bey – 1

Son dönem Osmanlı aydınlarından olan Ahmet Rıza Bey, İstanbul’dan ayrılıp Paris’e yerleştikten sonra Auguste Comte ve onun pozitivizminden etkilenmiş ve bu akımı Osmanlı’ya taşıyan isim olmuştur. Fransa ve Belçika’da bulunduğu yıllarda Meşveret, Mısır’da ise Şura-yı Ümmet gazetesini çıkaran Ahmet Rıza Bey, dönemin birçok Osmanlı aydını ve devlet adamı gibi İkinci Abdülhamit Han muhalifi bir isimdir. Jön Türk ve İttihat Terakki içinde yer alan, bir dönem İttihat Terakki’nin liderliğini de yapmış, İkinci Meşrutiyet’in ilanıyla tekrar İstanbul’a dönmüştür. Ahmet Rıza’nın yaşamı, mücadelesi ve fikirleri ele alındığı zaman İttihat Terakki Cemiyeti içinde önemli roller üstlendiği hatta bir dönem cemiyetin taşıyıcı unsuru konumunda olduğu görülür. Auguste Comte’un düşüncelerinden oldukça etkilenen Rıza Bey’in, Osmanlı modernleşmesinde ileri sürdüğü fikirlerde bu etki net bir şekilde farkedilir. Ahmet Rıza, merkeziyetçi meşruti bir idare ve devletin desteklediği yerli seçkin bir zümrenin oluşturulması tezini savunmuş, Batı ve Doğu üzerine kafa yormuş, Osmanlı toplumunda kadının sosyal konumu, durumu hakkında fikirler üretmiş, Batı sömürgeciliğini, Batı’nın Doğu ile ilişkisini, bağnazlığını eleştirmiş ve ön yargılarını ortaya koymaya çalışmıştır. Bu açıdan Ahmet Rıza Bey’in hayatı, mücadelesi ve fikirleri Osmanlı modernleşmesinin anlaşılmasında kilit rolü oynayan düşüncelerin başında gelmektedir.

Giriş

Jön Türk hareketi, siyaset ve fikir dünyamızda önemli kırılmaların yaşandığı bir dönem içerisinde yeşerme zemini bulmuş; Osmanlı karşısında yükselen Batı’nın etkisiyle “Batıcılık” fikriyatını merkeze almış ve bunu bir biçimde araç haline getirmiş tesirli bir düşünce hareketi olarak varlık göstermiştir. Ancak Birinci Jön Türk hareketinde olduğu gibi, İttihat ve Terakki hareketinin de en büyük kusuru, sistematik bir fikir birliğini ve ortak bir görüş gerçekleştirememiş olmasıdır. Hepsi de istibdat rejiminin son erdirilmesi gerektiğinde ve meşruti bir yönetimin kurulması zorunluluğunda birleşmişler fakat imparatorluğa verilecek siyasal yapı, aralarında görüş ayrılığı doğurmuştur.[1]

Jön Türk hareketini ve bu hareketi besleyen fikir adamlarını “Batıcılık” düşüncesi üzerinden değerlendirmekle birlikte onların yaşadıkları fikri kırılmaların ne olduğuna da bakmak gerekmektedir. Osmanlı aydınının o dönem için birincil problemlerinden biri modernleşme çabalarının sosyal ve gündelik hayatta ne derece etki uyandırdığı sorusunun tam olarak cevabının bulunamadığıydı. Osmanlı’daki modernleşme süreci hiç şüphesiz sancılı başlamış ve şayet fikri bağlamda değerlendirecek olursak aydınımızla toplumun arasını da bir ölçüde açmıştı. Bu kopukluğun tamiri yahut tadili için yani bir açıdan bu yeni “Batıcılık” fikriyatının anlatılması görevini üstlenmiş; Jön Türk hareketi[2] içerisinde önemli yer tutan aydınların başında da harekete neredeyse yirmi yıl liderlik etmiş bulunan Ahmet Rıza Bey gelmekteydi.[3]

Ahmet Rıza Bey, kadının sosyal konumundan, eğitim sorununa, ziraat ve sanayinin geliştirilmesinden halkın bu konuda bilinçlendirilmesine, meşrutiyetten seçkinci yönetim anlayışına ve cumhuriyetçi fikirlerine kadar farklı konularda görüş bildirmiş ve Osmanlı modernleşmesinde kendisine alan açmış bir isimdir.[4]

Her şeye rağmen Ahmet Rıza Bey, kendine has duruşunu her zaman korumuş bir Osmanlı aydını hüviyetini sonuna kadar korudu. Örnek vermek gerekirse, bir dönem İttihat ve Terakki hareketi içinde yer alan Ahmet Rıza Bey, daha sonraki süreçte İttihat ve Terakki’nin 1908’den sonra giriştiği otoriter denemeleri ve özellikle Birinci Dünya Savaşı’na girmemize neden olan sorumsuz tutumları nedeniyle İttihat ve Terakki’den ayrılacaktı.[5]

Pozitivist Bir Aydın: Ahmet Rıza Bey’in Hayatı

Ahmet Rıza Bey 1858 yılında İstanbul’da Boğaziçi’nde Vaniköyü’nde doğdu.[6] Babası İngiliz Ali Bey, annesi ise Müslüman fakat Avusturyalı bir kadın olan Naile Hanım’dır. İleriki yıllarda pozitivizme ilgi duymasının sebebinin annesi olduğu söylenebilir. Rıza Bey annesinin etkisiyle Batılı ve liberal bir eğitim alarak Fransızcaya da hâkim oldu.[7] Dış görünüş olarak tipik Türk tipinden farklıdır. Uzun boylu, zayıf, düzgünce kesilmiş sakalı ve sert karakteristik özelliği Avrupa’da dikkat çekmiştir.[8] Küçük yaşlardan itibaren edebiyatla ilgilendi. Rıza Bey’in çocukluğuna bakarak onun batılı bir muhitte ve batılılaşma düşüncesi ağır basan bir sülaleden geldiği görülür. İlerleyen yıllardaki görüşleri de bu yönde olmuştur.[9] Ahmet Rıza Bey, Paris’teki üç yıllık eğitim hayatının ardından babasının vefatı üzerine İstanbul’a geldi. İstanbul’a döndüğünden geçimini sürdürmek için ziraat alanında çiftliklerde çalışmak için iş aradı fakat bulamadı.[10]

Kendi uzmanlık alanında iş bulamayan Ahmet Rıza Bey, köylüyü eğitmek için Maarif Nezaretine müracaat etti, 2400 kuruş maaşla Bursa Lisesinde kimya dersi verdi. Nazır Münif Paşa, sekiz ay sonra Rıza Bey’den memnun kalarak onu Bursa Maarif Müdürü yaptı. Bir buçuk yıl bu görevi ifa eden Rıza Bey devlet işlerini yakından takip etti.[11] Ahmet Rıza Bey, Avrupa’daki gelişmeleri takip etmek amacıyla İstanbul’a gelerek nazır Münif Paşa’dan Paris’e gitmek için izin istedi ancak Paşa izin vermedi. İzin alamayan Ahmet Rıza Bey, bir süre sonra okul müdürlüğü görevinden ayrıldı.[12] Avrupa’ya gitmek için gizli yollar arayan Ahmet Rıza, dostlarının da yardımıyla gizlice Marsilya’ya giden bir vapura binerek İstanbul’dan ayrıldı. Fransa’da kaldığı süre içerisinde çalışmalarda bulundu ve kendisini geliştirdi.[13]    

Ahmet Rıza Bey’in, Sultan İkinci Abdülhamid’e yazdığı layihalarda eğitimin önemini dile getirdi. Öncelikle milletlerin ilerleme ve geri kalma nedenlerini inceledi. Bu karşılaştırmalardan sonra ülkedeki cehaletten kurtulmak için eğitimden ve pozitif bilimlerden başka çare olmayacaktı. Padişaha sık sık eğitim konusunda da telkinlerde bulundu.[14]

Ahmet Rıza Bey, Fransa’da bulunduğu yıllarda İttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin resmî yayın organı olarak Paris, Cenevre ve Brüksel’de yayımlanan siyasî gazete Meşveret’i çıkaran kişi olarak da önemli bir isimdir.  Türk basın tarihinin en önemli ürünlerinden olan Meşveret gazetesi, İttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin Paris şubesi başkanı Ahmed Rıza tarafından 1 Aralık 1895’te çıkarılmaya başlandı. Gazetenin Fransızca nüshası da 7 Aralık’ta yayın hayatına girdi. Meşveret 6 Mayıs 1898’e kadar otuz sayı, Fransızca nüshası da 1908’e kadar 202 sayı yayımlandı. Gazetede Meşveret başlığının altında “ve şâvirhüm fi’l-emr” âyeti (Âl-i İmrân 3/159) yer almakta, “Osmanlı İttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin vâsıta-i neşriyatıdır” denilmektedir. İlk zamanlarda on beş günde bir, altı ile on sayfa halinde ve el yazısı taşbaskı olarak çıkarılmaya başlanan gazetenin iki veya dört sayfası “İlâve-i Meşveret” başlığıyla veriliyordu. 12-23. sayılar matbaa hurufatıyla basılmış, 13. sayıdan itibaren “İlâve-i Meşveret” terkedilmiş ve zamanla yayım takvimi aksamıştır.[15]

Ahmet Rıza Bey, Türk düşünce hayatına fikirleri, mücadelesi, Meşveret gazetesi, makaleleri ve kitaplarıyla hem düşünsel hem de siyasal olarak etki bırakmıştır. 1908-1918 yılları arasındaki siyasi faaliyetleri fikri bir harekete müsaade etmeyecek şekilde kararlı olmuştur. Ahmet Rıza Bey, zaman zaman İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin liderliğini yapmış ve muhalif harekete yön vermiştir. Sırasıyla İttihat ve Terakki Merkez-i Umumî azalığı, Müşavirliği, İstanbul Mebusluğu, Meclis-i Meb’usan Reisliği, Meclis-i Ayân âzalığı yapmıştır. Birinci Dünya Savaşından sonra bir Avrupa seyahatinde bulunmuştur. Avrupa’da tekrar sosyolojik ve bilimsel çalışmalar yapmıştır. Daha sonra yurda dönen Ahmet Rıza, 1930 yılında 71 yaşında vefat etmiştir.[16]

Ahmet Rıza Bey, bazı eserlerinde aydınlanmacı düşünürlerden Locke, Montesquieu, Voltaire, Helvetius, Gustave Le Bone, Ernest Renan ve Herbert Spencer gibi 17. ve 18. yüzyıldaki Batılı düşünürlerden etkilendiğini belirtmiştir.[17] Ancak Ahmet Rıza’nın fikirlerinin teorik çerçevesini oluşturan düşünce akımının pozitivizmolduğu söylenebilir.[18]

Sema Mete


DİPNOTLAR

[1] Fahir Armaoğlu, 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1789-1914), Ankara 1997, Türk Tarih Kurumu Basımevi, s, 628.
[2] Mehmet Burak Durdu, Osmanlı Devleti’nde Jön Türk Hareketinin Başlaması ve Etkileri, OTAM Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, 2003, 14 (14), s, 291.
[3] Şerif Mardin, Jön Türklerin Siyasî Fikirleri (1895-1908), İstanbul 2012, İletişim Yayınları, s, 178.
[4] Şerif Mardin, Jön Türklerin Siyasî Fikirleri (1895-1908), İstanbul 2012, İletişim Yayınları, s, 185-189.
[5] Şerif Mardin, Jön Türklerin Siyasî Fikirleri (1895-1908), İstanbul 2012, İletişim Yayınları, s, 224.
[6] Şerif Mardin, Jön Türklerin Siyasî Fikirleri (1895-1908), İstanbul 2012, İletişim Yayınları, s, 178.
[7] Sina Akşin, 100 Soruda Jön Türkler ve İttihat ve Terakki, İstanbul, 1980, Gerçek Yayınevi, s, 26-28.
[8] Burak Beşcan, Ahmet Rıza Bey’in Düşünce Dünyasında “Batı Algısı”, Journal of Political Administrative and Local Studies, 2019, 2 (2), s, 111. 
[9] Burak Beşcan, Ahmet Rıza Bey’in Düşünce Dünyasında “Batı Algısı”, Journal of Political Administrative and Local Studies, 2019, 2 (2), s, 112.
[10] Eminalp Malkoç, Doğu-Batı Ekseninde Bir Osmanlı Aydını: Ahmet Rıza Yaşamı ve Düşünce Dünyası, Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları, 2010, 0 (11), s, 96-97. İlyas Sözen, Bir Osmanlı Âyân Meclisi Reisi: Ahmed Rızâ Bey’in Hayatı ve Düşünce Yapısı, Tarihsiz, s, 2.
[11] Şerif Mardin, Jön Türklerin Siyasî Fikirleri (1895-1908), İstanbul 2012, İletişim Yayınları, s, 179.
[12] Burak Beşcan, Ahmet Rıza Bey’in Düşünce Dünyasında “Batı Algısı”, Journal of Political Administrative and Local Studies, 2019, 2 (2), s, 114. Eminalp Malkoç, Doğu-Batı Ekseninde Bir Osmanlı Aydını: Ahmet Rıza Yaşamı ve Düşünce Dünyası, Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları, 2010, 0 (11), s, 99.
[13] Şerif Mardin, Jön Türklerin Siyasî Fikirleri (1895-1908), İstanbul 2012, İletişim Yayınları, s, 179. Eminalp Malkoç,Haluk Yusuf Şehsuvaroğlu’nun Kaleminden Ahmet Rıza Bey ve Yazışmaları. Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları, 2012, 0 (12), s, 110-114.
[14] Şerif Mardin, Jön Türklerin Siyasî Fikirleri (1895-1908), İstanbul 2012, İletişim Yayınları, s, 179-180. Burak Beşcan, Ahmet Rıza Bey’in Düşünce Dünyasında “Batı Algısı”, Journal of Political Administrative and Local Studies, 2019, 2 (2), s, 114. Barış A. Özden,Ahmet Rıza (Cilt 1). Tanıl Bora, Murat Gültekingül (Ed.), Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce: Cumhuriyet’e Devreden Düşünce Mirası Tanzimat ve Meşrutiyetin Siyasi Birikimi içinde, İstanbul 2009, İletişim Yayınları, s, 121-123.
[15] Azmi Özcan, “MEŞVERET”, TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/mesveret–gazete (05.05.2021). Şerif Mardin, Jön Türklerin Siyasî Fikirleri (1895-1908), İstanbul 2012, İletişim Yayınları, s, 177-204.
[16] Burak Beşcan, Ahmet Rıza Bey’in Düşünce Dünyasında “Batı Algısı”, Journal of Political Administrative and Local Studies, 2019, 2 (2), s, 115. İlyas Sözen, Bir Osmanlı Âyân Meclisi Reisi: Ahmed Rızâ Bey’in Hayatı ve Düşünce Yapısı, Tarihsiz, s, 6.
[17] Şerif Mardin, Jön Türklerin Siyasî Fikirleri (1895-1908), İstanbul 2012, İletişim Yayınları, s, 186-188.
[18] Burak Beşcan, Ahmet Rıza Bey’in Düşünce Dünyasında “Batı Algısı”, Journal of Political Administrative and Local Studies, 2019, 2 (2), s, 115. Eminalp Malkoç, Doğu-Batı Ekseninde Bir Osmanlı Aydını: Ahmet Rıza Yaşamı ve Düşünce Dünyası, Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları, 2010, 0 (11), s, 100-101. Barış A. Özden,Ahmet Rıza (Cilt 1). Tanıl Bora, Murat Gültekingül (Ed.), Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce: Cumhuriyet’e Devreden Düşünce Mirası Tanzimat ve Meşrutiyetin Siyasi Birikimi içinde, İstanbul 2009, İletişim Yayınları, s, 121-123.

DİĞER YAZILAR

2 Yorum

  • Bünyamin Erdemir , 01/08/2021

    Yorumunuzu bekleyerek okudum

  • Ömer Ertürk , 30/07/2021

    Birçok kaynaktan faydalanılarak hazırlanmış bir metin, Sema Hanım’ı bu çabasından dolayı tebrik ediyorum. Fakat, metinde yorum yok, mesela “İttihat ve Terakki’nin 1908’den sonra giriştiği otoriter denemeleri ve özellikle Birinci Dünya Savaşı’na girmemize neden olan sorumsuz tutumları nedeniyle İttihat ve Terakki’den ayrılacaktı.[5]” Ş. Mardin’in bu tespitini irdeleyerek yazılmış bir metin -en azından yazarın hem muhakemesini hem bu durumun gerçekten böyle olup olmadığını ortaya koymasını yeğlerdim.- Ayrıca, Ahmet Rıza Bey’in hatıratından faydalanılsa şahsın gözünden tarihi okumak da yine mümkün olabilirdi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir