Bünyamin K. için Bir Kronoloji Denemesi – 1

 

1971

maraş’ta kasarcı pınarı’nda (acemli) ermenilerden kalma  bir evde doğdu: altı kardeşin sonuncusu olarak; konuşmayı ve türkü söylemeyi seven, tütün içen, her gün kitap okuyan, günlük tutan ve şiir yazan bir babanın oğlu olarak…

1972

körpınar da dut, incir, gül ağaçlarının olduğu bir bahçeli eve taşındılar. karataş parkesi döşeli bir sokaktaki bir eve…

1974

ilk hatırladığı sesler  sarhoş naraları, saba makamında ezan, rüzgar ve incir hışırtıları, kumruların sabah serenadı, kedi ve köpeklerin sesi, vily jeep homurtuları

1975

” büyük bir teybimiz vardı; yüksekte, duvarda monte edilmiş. arkası yarınlar dinlerdik. erol evgin şarkılarını da anımsıyorum. küçük abim hüseyin, ikindi güneşinde gölge oyunları sergilerdi mahalledeki çocukları. onun anlattığı hikayeleri dinlemek için ikindi vakitlerini beklerdik.”

” bahçemizdeki dut ağacında sürekli bir salıncak bulunurdu. komşumuzun benim yaşlarda dilek isminde bir kızı vardı. teyzesi hayat, dilek’i getirir, salıncakta sallardı.”

” ateşli bir hastalık geçirdim bu yaşlarda, sanırım zatürre. beni saldırgan, tahammülsüz bir çocuk yapmıştı bu hastalık. amcam bu hastalık sırasında tahtadan bir araba yapmıştı, sokakta binerdik bu tahtadan arabaya.”

1977

maraş’ta karamanlı ilkokulu’na başladı.

” karamanlı ilkokulu’nda şükran hoca vardı, şükran büyükşahin… hep sinirli ve üzgündü. beş yıl boyunca hiç güldüğüne şahit olmadım. sınıfta ağladığına çokça şahit olurduk. pötü kare bir önlük giyerdi.beş yıl boyunca tırnaklarını yedi”

“şükran hoca anneme hiç sesini bilmem bünyamin’in demiş, 5 yıl boyunca hiç tahtaya çıkmadım çünkü. resim derslerinde sınıftakiler benim sıramın etrafını sarardı, sonradan fark ettiğime göre bu rağbet, resim kabiliyetimin diğer öğrencilerden yüksek olmasından kaynaklanıyordu.”  

” sınıf arkadaşlarım resim derslerinde benim sıramın etrafında kümelendiğinde her daim asabi olan ve dudaklarını kemiren şükran hocamız yaklaşır, şöyle bir bakar ve hiçbir şey demeden giderdi. hocadan resim kabiliyetim için hiç takdir almadım, içimde ukde kalmış.

” hep kötü anıları hatırlıyor insan…”   

1981

”  ilkokul son sınıftayım. bir atatürk büstü hadisesi hatırlıyorum. okulun hademesi hikmet o gece okulda bekçiymiş. sabah geldiğimizde büstün yeri boştu. nasılsa birisi büstü parçalamış. suçlu bulunamadı önce, hademe hikmeti içeri aldılar. birkaç gün sonra, okula giderken hademe hikmet’in karısı, yolda kocasını sormuştu bana. suçlu bulunduktan sonra çıkardılar hikmet abiyi, büstü parçalayanın da kollarını mengene ile kırmışla diye bir dedikodu yayılmıştı”

“darbe yılları berbattı. bütün her şeyin dengesi bozuldu. birçok yer istimlak edildi. babamın iş yerini taşıması gerekiyordu. ev yaptırıyorduk. maddi sıkıntılar yaşamıştık. maddî yoksunluklar, uzunca yıllar takip etti. üniversiteyi yıllarıma kadar.”

“izlediğim ilk film: ‘bir yiğit gurbete gitse’ maraş kalesinin dibinde çiçek sineması vardı, orada izlemiştik. sıkıyönetim döneminde hep bu sinemalar yıkıldı. o sıralarda maraş kalesi civarında filan sinemalar, eğlence mekanları vardı; bunlar hep aynı dönemde ortadan kaldırıldı istimlak diye bir kabus vardı. herkezin evi yıkılıyor ve yola gitti deniyordu. şimdi o yolların yerinde o evleri düşünemiyorum.”

1982

” kendi paramla aldığım ilk kitap ‘1981 yılının en iyi şarkı-türkü ve aranjmanları’ydı.”

” peyami safa’nın, mustafa necati sepetçioğlu’nun romanlarını evde kardeşlerimle birlikte yüksek sesle okuyarak bitirdiğimizi anımsıyorum. orta okul yıllarımda yavuz bahadıroğlu’nun romanlarını, minyeli abdullah’ı filan okumuştuk. murat sertoğlu’nun tarih soslu erotik romanı “katerina ile baltacı”yı da gizli gizli okumuştum o dönemde.”

1984

“mario puzo… ‘baba’yı okudum orta sondayken.”

1985

sıra arkadaşı mustafa keskin intihar etti.

1986

dört ay halter çalıştı. halteri, bir arkadaşının antremanda iki kolunun birden kırılmasına şahit olunca bıraktı. daha sonra tekvandoya devam etti.

” sınıfı geçemeyip de çalışmaya başladığım dönemde, bir gün, işten çıkmış yürüyerek eve dönerken o zamanlar maraş’ta konser için de kullanılan batıpark stadının yanından geçiyordum. küçük emrah konser veriyormuş, stadın yanından geçerken konser için orada bulanan polisin biri ‘ne geziyorsun lan burada!’ diyerek koluma copu indirdi. kaldırıma yığıldım, güç bela toparlandığımı hatırlıyorum.”

” ilk sigaramı on dört- on beş yaşlarımdayken imam-hatip lisesi öğrencilerinin kaldığı acemli camii öğrenci  hücrelerinde bir arkadaşın ikramıyla içtim.”

“necip fazıl etkisinde ilk şiir: uçmak isteyen adam…”

1987

” iki kere sınıfta kaldım. ımam hatip lisesi’nden düz liseye geçtim.okuldan uzaklaştırma cezası aldım, çeşitli yerlerde çalıştım.”

1989

“lise son sınıftayken çile’nin tamamı ezberimdeydi.”

“evimizde rasim özdenören’in, nuri pakdil’in, cahit zarifoğlu’nun kitapları vardı, bunları babam ya da büyük abim satın almıştı. eve türk edebiyatı, zafer, pınar dergileri girerdi. bahaettin karakoç, abdurrahim karakoç, mehmet akif ersoy, sezai karakoç gibi isimleri hep lisede okumuştum.”

” ev ahalisiyle bir kış, altıparmak peygamberler tarihini okuduğumuzu hatırlıyorum. babam, akşamları bize fıkıh, hadis, tefsir kitapları okurdu.”

1990

kahramanmaraş’ta ibrahim çalık lisesi’ni bitirdikten sonra uludağ üniversitesi eğitim fakültesi resim öğretmenliği bölümünü kazandı.

” denizi ilk kez antalya’ya çalışmaya giderken mersin’de gördüm.” 

” üniversite birinci sınıfta aşık oldum.”

 

 

DİĞER YAZILAR

1 Yorum

  • Yeşim Çiftci , 02/11/2017

    Merhaba ne buyuk bir tesadüf anlatamam.Ben kdz.eregli de ögretmenim.24 kasimi ben kutluyorum.Mesai arkadaslarimin eski öğretmenlerini bulup yetistirdikleri öğrencilerinin ögretmenler gununi kutlayan videolari toplamaya calisoyorum.Feyza orer hocamin ilkokul ogretmeni de şükran hanimmiş.Yazdiklarinizdan sonra numarasi sizde var mi bilmiyorum ama belki ona ulasabilecek birini taniyosunuzdur.Ya da belki de sizin de sinif arkadasiniz olabilr. Umarim haber verebilirsiniz.

Yeşim Çiftci için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir