Söyleşi: Pilavın Üstüne Ketçap Dökmenin Hükmü

Arkadaşımız Adem Suvağcı, seyyar pilavcı Hikmet Öztürk ile Edebifikir okurları için konuştu.

*** 

Öncelikle sizi tanımak isteriz?

Adım Hikmet Öztürk. 1974’de Mardin’de doğdum. Tam olarak hatırlamıyorum ama 20-25 yıla yakındır İstanbul’dayız. 15 yıldır da kardeşlerim ile birlikte seyyar pilavcılıkla meşgulüz.

Neden bu mesleği seçtiniz? Seyyar olarak satabileceğiniz ürünlerin içinde pilavı seçmenin özel bir sebebi var mı?

Bu, babadan oğula kalma bir meslek. İlk geldiğimiz yıllarda babalarımız bu işe başladı. Biz de onların yanında çalıştık ve onlardan çok şey öğrendik. Bu kadar şey öğrenmişken başka bir mesleğe geçmek olmuyor. Mecbur devam ettik. Babadan kalma emanet gibi sarılıyoruz işimize. Bir de ismimiz yayılınca memlekete ister istemez bu ismi sürdürmek zorunda kalıyoruz.

Genel olarak seyyar satıcılığın özelde de seyyar pilavcılığın zorlukları nelerdir?

Mevsim koşulları biz seyyar satıcılar için sıkıntıların en başında geliyor. Gördüğünüz ve bildiğiniz gibi sürekli sokaktayız. Gece saatlerinde başlıyoruz işimize. Kış aylarının soğukluğunu, yaz ayların da sıcaklığını biliyorsunuz. Ama en çok zorlandığımız kış ayları oluyor. Soğuk hava hem müşterilerimizi hem de bizi etkiliyor. Bir başka sıkıntı da zabıtalar…                                                                           Memlekette pilava olan düşkünlük fazla. Yanına tavuk da ekledin mi yoğunluk daha da artıyor. Bazen müşterilerimiz kuyruk oluşturuyor. Burada bizim için hız ve dikkat çok önemli. Tabiî bir de müşteri memnuniyeti. O kadar insanı memnun göndermek kolay değil. Bunun için de sabır gerekli. Sabır, hız, dikkat ve memnuniyeti sağlayamazsam, kaybederiz ekmeğimizi.

Müşterileriniz ile etkileşiminiz nasıl? Sürekli gelen kişiler var mı?

Uzun yıllardır bu mesleği yapıyorsak bunun en önemli sebeplerinden biri de müşteriyle olan iletişimimiz. Elimizden geldiğince müşterilerimizi güler yüzle karşılayıp, isteklerini tam anlamıyla yerine getirip, mutlu bir şekilde gönderiyoruz. Bu çok güzel bir şey. Sürekli gelen müşterilerimiz de buna en güzel örnek. Yıllardır en az iki günde bir gelen müşterilerimiz var. Geldiklerinde bir nevi abi-kardeş gibi karşılıyoruz birbirimizi.

Üst üste en fazla kaç tabak pilav yenir? Sınırları zorlayan müşterileriniz var mı?

Normal bir insana göre değerlendirirsek en fazla üç ya da dört tabak. Ama bir ara gecenin geç saatlerinde bir müşteri geldi, yaklaşık 20 saate kadar bir şey yemediğini söyledi. Oturdu masaya ve tam 14 tabak yedi. Dünya rekoru ondadır bence.

Meslek sürenizce insanlarla daima irtibat içindesiniz. Siz çok değişen dünyanın geçmiş yıllardaki daha saf, daha doğal haline şahit oldunuz. İnsanların sizinle olan irtibatı üzerinden şu an insanlığın nasıl bir hale geldiği hakkında neler söylemek istersiniz? En basit olarak, bundan 20 yıl önce sizden pilav isteyen biriyle şimdi pilav isteyen biri arasında fark var mıdır?

İnsanlar çok çabuk değişti. İnanın ki ben yetişemedim bu değişeme. Eminim ki seyyarların çoğu da aynı durumdadır. Ne ara böyle oldu anlamış değilim. Mesela zaman, eskisi kadar bereketli değil. Daha önce her saniyesi bereketliydi. Sadece bizim için değil her seyyar, esnaf, hatta her insan için bu böyleydi bence. Önceden insanlar gelir, nazik bir dille siparişi verir, yoğunluk olsun olmasın hal hatır sorarlardı. Kuyrukta birbirini tanımayanlar sohbete başlayıp, aynı masaya oturup dakikalarca konuşurlardı. Farklı bir müşteri tipi vardı. Gelir, hem kitap okur hem de pilavını yerdi. “Hem karnımı hem de düşüncelerimi besliyorum” derdi. Ama şimdi öyle değil. Kitap yerine telefon, nazik bir dil yerine kaba bir dil kullanıyorlar. Yavaş yavaş çöküyor insanlar.

Sizinle aynı mesleği paylaşan arkadaşlarınız var mı, varsa bir araya gelip pilav yapmanın püf noktaları üzerine sohbet ediyor musunuz?

Arkadaştan ziyade akrabalarımız var. Hemen hemen sülalemizdekilerin çoğu bu işle uğraşıyor. Yeni nesil hariç. Onlar okumakla meşgul. Bazı arkadaşlarımız var bu işle uğraşan. Onlarla oturma fırsatımız olduğunda ister istemez pilav muhabbeti dönüyor. Taktik verdiğimiz oluyor birbirimize.

Pilav malzemelerini seçerken ve pişirme aşamasında sizin dikkat ettiğiniz ve okurlarımızın da dikkat etmesini tavsiye ettiğiniz hususlar var mı?

Malzemeleri seçerken kaliteli olmasına dikkat ediyoruz. Uzun yıllar bu işi sürdürmemizin bir diğer sebebi de bu. Bilinmeyen markaları kullanmıyoruz. Pirincin kaliteli olmasına dikkat ediyoruz. Okurlarımız, pilav yapacaksa suyuna ve tuzuna çok dikkat etsinler. Bunların ayarını tuttururlarsa sıkıntı olmaz inşallah.

Can alıcı sorulardan birine geldik. Zabıta ile aranız nasıl? Size zorluk çıkartıyorlar mı?

Hiçbir seyyarın zabıta ile arası iyi değildir. Çok zorluk çektiriyorlar. Kaç kere aracımıza el koydular. Yeni araç yaparız, gelip tekrar alırlar, kırarlar, parça parça ederler. Biz yine yaparız, yine gelirler. Bu döngü böyle devam eder. Aramızda bir bağ var artık onlarla.

Hiç tartıştığınız müşteri oldu mu? Neden tartıştınız?

Muhakkak oluyor. Hele ki son senelerde arttı bu durum. Adam artistlik yapmaya geliyor. Kaba kaba konuşanlar, sarhoş olanlar… Bunlar ile iletişimimiz farklı oluyor tabiî ki. İşin ucu tartışmaya varıyor.

Can alıcı bir sorumuz daha var. Pilavın üstüne ketçap dökmenin hükmü nedir?

Soruyu hazırlayanların ellerine sağlık. Nereden gelir ki insanın aklına bu sorular. (Gülümsüyor) Ketçap, günümüz insanın yemeklerde sürekli aradığı meze olmuş. İlk başta karşıydık bu duruma ama müşterilerin isteklerini karşılamak zorunda olduğumuz için bulundurmaya başladık. İsteyen döker istemeyen dökmez. Ama karşı olduğumu tekrar söyleyeyim. Çünkü bana göre pilavın sadeliğine ihanettir.

Günde kaç saat çalışıyorsunuz? Canınız istediğinde “Bugün işe gitmiyorum” diyebiliyor musunuz?

Günde 9-10 saat çalışıyoruz. “İşe gitmiyorum” deme gibi bir lüksümüz yok, o biraz zor maalesef.

Seyyar pilav satıcılığının geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Vallahi seyyar pilavın geleceği biraz kötü görünüyor. Zabıtaların zorluklarına boyun büküp dükkânlara geçenler oluyor. Bu bazıları için iyi sonuçlar verirken bazılar için kötü sonuçlara neden oluyor. Müşterilerini kaybediyorlar çünkü. Yani eğer başka bir iş imkânı varsa onu yapsınlar. Pilavcılık zor iş. Bu meslek ne kadar gelişebilecekse gelişmiştir.

Pilav kilo aldırır mı?

Kişiden kişiye değişir. Aldırır diyorlar ama kilo almayanlar da var. İnsanın bünyesine bağlı yani. Sürekli müşterilerimden biri kilo aldığını söyler, diğeri gelir “Abi bu kadar pilav yiyorum, neden kilo alamıyorum?” der. Değişken yani.

Son olarak Edebifikir okurlarına ne söylemek istersiniz?

İlk ayetimiz “Oku”dur. Edebifikir okurları, okumaya devam etsinler. Bir ara okurlar ve yazarlar birlikte kitaplarını alıp gelsinler, misafirimiz olsunlar. Hem midelerini hem de düşüncelerini beslesinler. Sadece bana gelsinler demiyorum, hangi seyyar pilavcı olursa olsun, arabalarımız daima Edebifikir’e açık olacak bundan sonra. Her okura ayrı ayrı selam olsun…

Söyleşiyi gerçekleştiren: Adem Suvağcı

DİĞER YAZILAR

5 Yorum

  • Kantırdakikoruma , 06/01/2020

    Pilav kardeş kusura bakma ama ketçap üstü mayonezli vakitlerimiz de oldu. Özür dilerim.

    – Kuru ekmek arası ketçap yiyen adam

  • Hakkınıhelaletsadepilav , 28/12/2017

    Selam aleykum,
    Üniversite yıllarında makarnadan sıkılıp pilav yapmışlığım ve üstüne de ketçap dökmüşlüğüm var. Bana da garip geliyordu ama renk olsun, değişiklik olsundu maksat. Soruyu hazırlayanın eline sağlık, abimizin de…
    Pilava ihanet ettiğim için pişmanım.

  • A.b , 19/12/2017

    Neden gözlerim doldu?

  • Merakli , 19/12/2017

    Helal Adem kardeşimize. Devamını bekliyoruz.

  • haşmet , 19/12/2017

    toplanıp hikmet abiye gidiyoruz

Kantırdakikoruma için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir