Yazılar:
  • Üç Yüz Yirmi Altı Adım
  • Hal Bu ki
  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince...
  • Ah Kılıcı - II
  • İlk Taşı Kim Atsın?
  • O Belde
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050

Batı Korosu

Sezai Karakoç  |  17/02/2014  |  Kategori : Şiir   |  Okunma:

Hızırla Kırk Saat adlı, kırk bölümlü şiirimi 1967 yılı mayıs ve haziran aylarında, Yenikapı’da, deniz kenarında, kayalıklar arasındaki bir kır kahvesinde yazdım. Aşağı yukarı kırk gün, akşamüzeri, bir iki saat, orda, deniz dalgalarının kıyıya çarpma seslerini dinleyerek ve her seferinde şiirin bir bölümünü yazarak kitabı tamamladım. Zaten, bu yüzdendir ki, şiire, Hızırla Kırk Saat ismini verdim: Sanki orada Hızır’a randevu vermiştim de, her gidişimde, bu randevunun verimi ve armağanı olarak bir bölümle döndüm.

O zamanlar, deniz, İstanbul’da, şehir içinde de tertemizdi. Yenikapı, sahil olarak uğranılan bir yerdi. Sahil yolunun altında, kayalar arasında bir kahve vardı. Deniz kıyısına minderler konmuştu. İsteyen mindere oturuyor, isteyen hasır iskemleye, yer iskemlesine. Sadece çay veriliyordu gelenlere. Şehir arkada, deniz önde, tüm ilhamlara açık, berrak suları ayna ve hafif şıpırtılarını çağrışım müziği gibi hissederek şiirimin gelişini bekliyordum her gittiğimde.

Yine bir gün, bir bölüm şiir yazıp, akşam karanlığı çökmeden Beyazıt’a doğru dimdik olan Kadırga yokuşundan çıkıyordum. O günün şiir yazma saatini kapatmıştım ama ilham devam ediyordu. İşin garip tarafı Fransızca mısralar halinde geldi şiir. Bu da normaldi. Parçanın adı BATI KOROSU’ydu. Batının seslenişini sembolize eden parçanın, bir batı diliyle gelişi yadırganmamalı. Kitaba da o şekilde girdi.

O zamanlar Fransızca bilenler çoktu. Ben de soranlara şiiri hep açıkladım. Ama giderek Fransızca bilenler azaldı. Bugün o parça, kitapta sanki bir hiyeroglif metni gibi kaldı.

Şiirin Türkçesini kitaba koymamıştım. Zaten, sırf, ses benzeşmeleri ve çağrışımla, yolda yürürken gelen ve aklımda tutup Beyazıt’ta bir kahvede yazıya geçirdiğim parçayı Türkçeye yine şiir olarak çevirmek de kolay değildi.

Bugün de bu şiiri, yine şiir olarak çevirmek oldukça güç. Ancak, biz burda şiirin anlamını vermeğe çalışacağız. Böylece, kitabı okuyanlar, o parçanın anlamına bir dereceye kadar nüfuz emiş olurlar şiirin metni:

BATI KOROSU

O les éveils et réveils des réves des abeilles du matin
Les cas de séparation de nous des nuits de satan
Les crépuscules des hommes incarnés des sultans
Ressuscités des jardins argentins du temps de I’Ottoman

La lune est la seule souveraine des déserts frémissants
Descend et monte sur les chameaux fluorescents fleurissants
Une vérité pour İ’hummanité connaissante
Pour la cité prophétique un licite document

Türkçeye Çevirisi:

BATI KOROSU

Ey sabah arılarının rüyalarının uyanışı ve dağılışı
Bizim, şeytan gecelerinden sıyrılma hallerimiz
Sultanlardan oluşmuş insanların alacakaranlığı
Osmanlı çağının gümüşten bahçelerinde dirilen

Ay, titrek çöllerin tek ecesi,
İner ve çıkar, çiçeklenmiş, fluoresansdan develerin üstünde,
Bilen insanlık için bir hakikat,
Peygamber şehri için apaçık bir belge.

Dediğim gibi, tam çevrilmesi güç. Ya da yeniden bir şiir yazmak gibi. Frémissant (titrek),  fluorescents (fluoresan), fleurissant (çiçeklenmiş) kelimelerinin ses benzerliği göz önünde tutulursa ne demek istediğim az çok anlaşılır. Aynı şekilde, éveil, réveil, réve ve abeille kelimelerinin benzerliği, ya da jardin (bahçe), argentin (gümüşsü), ottoman (Osmanlı) kelimelerinin benzerliği örnek olarak söylenebilir.

Kaynak: Edebiyat Yazıları III Eğik Ehramlar, Sezai Karakoç, Diriliş Yayınları, 3. Baskı, Şubat 2011, İstanbul, Sayfa 22,23,24.           

Tweet

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Adım Anlatım Bozukluğu

Sonraki Yazı

Çok Uzak

İlgili Yazılar

  • Bir Şahit

    Sizden Gelenler
    Bir şahidin var seninkarışmaz etmez...
  • 3

    Sonra Canan Önce Canan

    EdebiFikir
    ...
  • 3

    Aynalar Hukuku

    Sizden Gelenler
    Gönlümün közden beter dağlanmış...
  • 2

    Metaverse

    Sulhi Ceylan
    Her şey, sonsuz bir dünya...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Son Yorumlar

  • Ankara Beni Bulsun! için General
  • Hal Bu ki için Biryolcu
  • Ah Kılıcı – II için serhat
  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince… için Peder bey
  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince… için Tahir Tarık
  • Ah Kılıcı – II için A.b
  • Ah Kılıcı – II için ca-hill
  • Ah Kılıcı – II için Yolcu
  • Ah Kılıcı – II için gizli örgüt
  • Ah Kılıcı – II için Dıngıl Osman Tezvaran

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. İbrahim Orhun Kaplan
  11. Mehmet Emir
  12. Mehmet Erikli
  13. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  14. Mücahit Emin Türk
  15. Muhammed Furkan Kâhya
  16. Muhammet Emin Oyar
  17. Ömer Ertürk
  18. Ömer Can Coşkun
  19. Şadiye Sare Kaplan
  20. Sizden Gelenler
  21. Süleyman Mete
  22. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Üç Yüz Yirmi Altı Adım

    Bilal Bahadır Kuzucuk
    19.05.2022

  • Hal Bu ki

    Ömer Can Coşkun
    18.05.2022

  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince…

    EdebiFikir
    17.05.2022

  • Ah Kılıcı – II

    EdebiFikir
    15.05.2022

  • İlk Taşı Kim Atsın?

    Sulhi Ceylan
    13.05.2022

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Genel
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sâdî Şirâzî
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sokağın Nabzı
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • nasıl anlamalıyız? – 2

    By Mehmet Raşit Küçükkürtül
      ahmet hamdi tanpınar, yahya...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...