bilal can der ki;

biz aslında yokuz
bu kadar karşılıklıyız şuan
yani dilimize yani biz yani kendimiz yani işte öyle
sen say ki bu şiire bir imge arama telaşında
sözü yonttum bir çakım var o kadar ki
bir anda yani aslında bu öyle değildi
kendinden söz kurduk çalar saat gibi
sevme mi yoksa işteş çatılı illegal bir yalnızlık mı
bunu yanağıma yasladım lastik gibi gerildim
zıplamak için diğer katına mahzenimin
ıslak bir el tuttu gözlerimi büyüyorlardı
büyüyorlardı dinlemek için kendini bekleyen
bekleyen durmadan bekleyen ısrarla bekleyen
esmer gülüşümü yani esmeri yani kaşlarım
ah bir ok gibi gerildim şimdi izlemelisin
hiç bir kuvvet ve fiil çakıldım zeminine suçlu
düşerken ısrarla söyledim
merhabalar ben geldim

aslında bu cümleler böyle bitmemeliydi
suçlu gibi yalnızsın suçsuz gibi bütün
sana siyahtan bir kuş geceledim ısrarlamalısın
bunu ellerimi şakağıma dayarken düşündüm
çok da naif duruyormuşum oysa
üzerimde sotelenmiş çay ocaklarının tozu

zenciler için bir girişimde bulunacağım
çiçekli perdeleri serin güneşe
acı veren bir resmini yaptıracağım yüzüme
yıllardır yağmuru bekliyorum sanki bu çok uzak
bodrum katından gökdelenlere saydırıyorum
uzuyorum kızıyorum bozaran cümlelerim var
bahçeden bahçeye geçiyorum bütün çitleri yıktım
uzak ve uzak aslında kendinden kelimesini sevmiyorum
fakat ne için niçin nasıl
sabahları bekleyemiyorum rüyalarını anlatmalısın
bunu ince ince bunu nasıl desem bembeyaz
bekletmeden anlatmalısın

Bilal Can

DİĞER YAZILAR

2 Yorum

  • Süreyya Ayan , 04/03/2014

    uzun zamandır takip ediyorum sizi burada yazdığınızı görünce sevindim

  • Ramazan , 20/02/2014

    Kendimi aptal gibi hissettim bir an. Neyse ki bir an…

Süreyya Ayan için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir