Mahşer Günü Kimlerle Mahkemelik Olacağınızı Düşünüyorsunuz?

Bence Mate

Cevaplanması, kuvvetli bir iç hesaplaşmayı gerektiren zor bir soru sorduk;

Mahşer günü kimlerle mahkemelik olacağınızı düşünüyorsunuz?

***

Melisa  Öymen: Zamanı geldiğinde benim de beklediğim bir rövanş olacak. Kadınlardan yana bir sıkıntım yok, kadın milleti zaten tarih boyunca edilgen bir ömür sürmüş. Her kadın böyle mi, değil tabiî ki. Kadın karşısında kuvvetini parlatan ancak gücünü kendiyle olan savaşında gösteremeyen zavallılarla da bir gün hesaplaşacağız. Kendilerine dilediği her türlü hizmeti yaptıran, ancak kadınının gönlünü dahi almaya tenezzül etmeyen güruhla meselemiz var. Ayrıca slogan atmada muvaffak, lâkin kadınları Allah’ın bir emaneti olarak görmeyen mücahid erkeklere de selam olsun. Bu yerkürede incitilen zambaklara karşın devran döndüğünde incinecek ne çok kişi var. Her gün kıyamete biraz daha yaklaşıyoruz. Mahşer günü kimin daha erkek olacağını göreceğiz.

Hamide Hale Erdem: Zor soru. Başta “kimseyle” dedirten, şöyle bir durup  düşününce ise içinden çıkılamayan bir soru… Ve kötü bir soru, kırdıklarımızı, kendilerine kırıldıklarımızı hatırlatması açısından. Ve bir fırsat, kırdıklarımızdan af dilemek, kırıldıklarımızı affetmek için. Bir kez daha kendimize çeki düzen vermek için… Sorunun cevabına gelince, zor gibi görünen ama aslında en kolayı olan “affetmek” eylemini fazlaca  benimsediğimden kalbimi kıranlarla, bana yanlış yapanlarla, haksızlık edenlerle ne dünyada ne ahirette bir işim olmayacak. Şu aralar yaşadığım sıkıntılardan dolayı mahşer günü Yök’ün bazı üyelerinin ve bu sistemi bize dayatan, çözümsüz problemlerle karşı karşıya bırakan bazı kimselerin yakasına yapışmam kuvvetle muhtemel! Bilerek ya da bilmeyerek haksızlık ettiğim, incittiğim, üzdüğüm insanlara gelince, eğer ki affettiremezsem kendimi, yapışsınlar yakama onlar da. Ne mutlu ki  en küçük iyilik de en basit kötülük de karşılıksız kalmayacak.

Şükran Adıgüzel: Şuna inancım tam, kendisini anlatırken “adil” sıfatını kullanan Rabbim, elbette bizleri bu dünyada yaptığımız iyi-kötü işler sebebiyle sorguya çekecek. Asıl soruna gelecek olursam,  şahsıma yapılan kötülük ve hataları genelde affetme yolunu tercih eden biri olarak en azından kendi lehime bir sorgunun içinde olmayacağımı düşünüyorum/umuyorum. Prensip olarak beni üzen inciten insanları yakınımdan uzaklaştırdığım için -çok arabeskçe oldu ama- orada da muhatap olmama yolunu tercih ederim. Öte yandan çok iyi bir insan olduğumu düşünmemen için, onların bu dünyada hatalarının bedelini ödediklerini gördüğümde hafiften içimde buz gibi bir serinlik hissettiğimi de itiraf etmeliyim! Ben muhtemelen ahirette sivri dilimle incittiğim ve bu sebeple kalbi kırılıp beni affetmeyen insanlarla mahkemelik olacağım. Onun dışında ciddi bir insan hakkı ihlali yaptığımı hatırlamıyorum.

Eda Duru Şahin: Bu soruya şahsi birçok cevap verebilmek mümkün olsa da ben herkesi ilgilendiren bir konuya değinerek soruyu cevaplandırmayı tercih edeceğim. Her gün, farkında olarak ya da olmayarak kul hakkına girdiğimiz birçok kişi ile mahşer gününde mahkemelik olacağımız tartışmadan uzaktır. Ancak hakların öyle büyüğü ve değerlisi var ki, hepimiz bu hak sahipleri ile mahkemelik olmaktan çekiniriz: ana ve baba hakkı… Ana baba ile olan ilişki çok boyutlu bir ilişki. Toplumsal yönü Medeni Kanun ile sıkı bir korumaya alınmıştır mesela. Bu ilişkinin bizi ilgilendiren ve Mahkeme-i Kübra’da karşımıza çıkacak olan boyutu ise dinsel boyutu. İsra suresinin 22 ve 23. ayetleri her düşündüğümde Mahkeme-i Kübra gelir aklıma. Çağımızın getirdiği kargaşada belki de en çok hakkına girdiğimiz insanlar ana ve babalarımızdır. Öf bile denilmesi istenmeyen bu insanlarla hesaba çekileceğimiz açık… Ve bu durum günden güne daha acı bir hale bürünüyor. Bu sebeple çoğumuzun mahşer gününde anne ve babası ile mahkemelik olacağını düşünüyorum.

Merve Tunç: O günde mahkemelik olacağım 10 kişi kimler olabilir, kime davacı olurum, kim tarafından davalı olurum diye biraz içime korku girerek düşündüm. İşte hayalimde canlanan senaryo şöyle:

– İlkokul öğretmenim yaptığım ufak bir dikkatsizlik yüzünden sınıftaki herkesin gözleri önünde oldukça ağır bir tokat attı bana. Bu, yanağımda değil belki ama kalbimde derin izler bıraktı.

– Üniversitedeki bir dostum belki de hayatıma yön verecek bir şeyi gizledi benden ve zamanı geçince de söyledi. Eğer daha önce söylemiş olsaydı şimdi bazı şeyler farklı olacaktı belki de.

– Bekir diye bir arkadaşım vardı. Aramız oldukça iyi idi. Benimle aniden konuşmayı kesti ve sebebini sorduğum halde hiç söylemedi. Sanırım sebebini orada öğrenmek isteyeceğim.

– Annem ve babamın üzerimde çok emeği var. Bazen onların kalplerini kırıyorum. Ben onlardan özür dilesem, onlar da haklarını helal etseler bile elbet hesabı vardır bunun da.

– İlkokulda bir arkadaşımın benim kağıdımdan kopya çektiğini hissetmiştim. Hoca da böyle bir şeyi farketmiş olacak ki bana sordu. Ben de söyledim. Arkadaşım da ısrarla çekmediğini söyledi. Eğer çekmedi ise verecek bir hesabım var demektir.

-Bir arkadaşımın davranışları oldukça yanlıştı. Arkasından konuştuğumuz olurdu maalesef.

– Lisede bir hocamızın sürekli taklidini yapan olurdu. Biz de gülerdik.

– Çok sevdiğim bir insan Çetin hocam, benden kardeşim doğduktan sonra tatlı istemişti. Ben de söz vermiştim. Ben hocama tatlı alamadan vefat etti. Belki bunun da hesabı vardır.

– Teyzem ile annem arasında kırgınlık olmuştu. Biz de o aralar teyzeme kızmış ve arkasından konuşmuştuk. Bundan dolayı da hesaplaşabiliriz.

Meltem Göksu: Mahkeme-i Kübra’da ilk hesabım annemle sanki. Bu dünyada yaşamama vesile olan ilk insan. İlk hayat suyunu O’nun izniyle annem verdi bana. Peki ya sonra yaptıkları? Beni hiçbir zaman bir yük gibi görmeyip sanki ben oymuşum, sanki benim için yaptığı herşeyi kendisine yapıyorcasına önem verdiğini hissettiren, sınav sabahları benden daha çok heyecanlanan sevgili annem. Evet, galiba ilk hesabım seninle olacak ve ben bunu ödeyebilecek miyim? Bana, sen bu hakkı ödemek için ne yaptın diye sorarlarsa verecek cevap bulabilir miyim bilmiyorum.
Biz fâni insanlarız hesabımızın kimle olacağını bilmek bize düşmez elbet. Ama bu fâni aklımızla tahmin etmeye çalışırken aklıma bir ev arkadaşım geliyor. Onunla da çetin bir hesap yaşayacağımızı düşünüyorum. Hani istemediğin, uzaktan ürkütücü derecede çirkin gelen bazı haller içine düşünce normal oluverir ya işte bunlardan biri dedikodu. Diğer ev arkadaşlarımla birlikte onun arkasından konuşmak. Her ne kadar bu durum karşılıklı olsa da haklılık sebebi sayılmayacağını biliyorum. Kardeşinin etini yemek masum görülmeyecek o kasvetli günde. Tek sığınağım karşılıklı helalleşmiş olmak.

Emine Akyüz: Mahşer günü, önemsemeden çöpe attığım tüm ekmek parçaları için -dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar- aç çocukların soracağı sorularla karşı karşıya kalacağımı biliyorum… İçimde sakladığım tüm sevgilere gereksinim duyan birçok insanın benden hesap soracaklarına inanıyorum.

Ve yalnız hesap veren değil, hesap soran da olacağım mutlaka… Eşini aldatan tüm erkekler, insanlara olan güvenimi kırdıkları için; yaşamın herhangi bir yerinde haksızlıkla karşılaşmama neden olan tüm insanlar, adaletin olmadığına inandığım zamanlar için bana hesap vermek durumunda kalacaklar…

Tuğçe Sarı: İnsan, kulakları sağır edecek o kıyamet kopup da mahşer günü gelecek denilince hep korkar. Mahşer denilince, bütün bildikleri, belki tüm yaşadıkları aklına gelir. Cümleler dağılır dört bir tarafa, insan yalnız kalır kıyamet düşüncesinin ortasında. Yalnız, çıplak, aciz…
Çünkü öyle bir gün ki insan kendi derdiyle kavruluyor, ananın çocuğunu, çocuğun anasını düşünmediği bir gün. O kıymet günü ki kişi, kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden, çocuklarından kaçıyor. Aman ya Rabbi! Nasıl bir gün ki insan canından, cananından kaçıyor. Nasıl bir gün ki insan cayır cayır kendi derdine yanıyor. İşte böyle bir günde insan en büyük mahkemesini kendisiyle verecektir. Elbette bir dünya insan var daha hesaplaşmanın yapılacağı. Ama sıra nasıl gelir, bütün ömrümüzün mahkemesi nasıl biter bilmiyorum. Bu fâni aklımla kestiremiyorum. Yine de insan günah çıkartmaya kalkarsa eminim kabarık listelerimiz olacaktır. Ama bunu yapabilecek yüreklilikte olduğumu sanmıyorum.

Hazal Karahan: Namazdı, günahtı, sevaptı sorguya nasıl başlanılacak bilemem ama sanırım ben en çok vicdanımla hesaplaşacağım. Nefis ve ruhum arasında sıkışıp kalmış kocaman bir ömrü soracak bana vicdanım ve eminim ki hiç unutmayacak bunları. Onu bırakıp bırakıp nefsimle buluşmalarımı… O tüm masumiyetiyle içime seslenirken kulaklarımı kapatmalarımı… Vurdumduymazlıklarımı… Hesapsız hareket ettiğim her anımı. Onun en yakın dostu olan merhametimle de aramın bozuk olmasını vicdanım asla unutmayacak. Soracak, hâkim gibi soracak. Lâkin biliyorum ki benim ne savunma yapacak halim kalacak, ne de meramımı anlatmaya takatim. Ve yine biliyorum ki vicdanım ve merhametim beni defaatle doğruya, en doğruya sevk etmeye çalışmış, kin, nefret, haset ateşiyle yanan yüreğime su olup, merhem olup gelmiş ama ben defaatle Ebu Cehil’in Güzeller Güzeli’ni reddettiği gibi o Güzeller Güzeli’nin ahlakıyla ahlaklanmayı reddetmişimdir.

Elif Reşadiye: Üzerimde hakkı olanlarla karşılaşacağım çok açık. Bu yüzden korkmuyor değilim. Beni üzen bir diğer mesele ise Allah’a karşı mahçup olmak. Onun üzerimdeki haklarını yerine getirememek… Verdiği nimetler karşısında hakkıyla şükredememek… İbadetlerimi aksatmak… Ayrıca yaptığım yanlışlar yüzünden kırdığım insanlar ve yapmam gerekirken yapmadıklarım sebebiyle üzdüğüm insanlar da var… anlayacağınız hesap kalabalık…

Gülin Ay: Zor bir soru bu ancak tahmin edilemez de değil; elbette vardır aklımızın bir köşesinde hesabını Mahkeme-i Kübra’ya bıraktıklarımız… Benim için bunların başında kız çocuklarının eğitim almasından, iş hayatına katılmasından ve söz sahibi olmasından başka hiçbir şeyden korkmadıkları kadar korkanlar geliyor. Onlara hayatlarının baharında boyunlarını bükük bıraktıkları çiçeklerin hesabını sormak istiyorum, kırdıkları kalplerin ve yarım bırakılmış hikâyelerin hesabını…

Ayrıca dünyevi heveslerini birlikte büyüdüğü insana tercih edip çekip giden ve bundan zerre kadar pişman olmayan kişiden, geride bıraktığı enkazın ve aldatılmışlığın hesabını sormak istiyorum…
Bu dünyada ne kadar kırılırsam kırılayım helallik almaya; kıranları affetmeye meyilliyim ancak ne kadar hakkımı helal etmiş olsam da az önce zikrettiklerime sebep insanlarla mahşerde karşılaşacağımı düşünüyorum. Rabbim bizi cevaplarını veremeyeceğimiz sorularla sual etmesin…

Beren Cevizci: Bence öylesi bir günde sıranın uzun olacağı kesin. Kimlerle mahkemelik olacağımı düşünmek istemiyorum, düşündüğümde aklıma çok insan geliyor. Bu durum herkese bir zararım olduğundan değil de günlük davranışlarımız içerisinde hangi tavırlarımızın, hangi söz ve düşüncelerimizin başkaları için rahatsız edici olduğunu, olabileceğini bilemediğimdendir. Gerçekten bize göre etkisiz yahut sıradan olan bir konuda Allah bilir kimlerin gıybetini yaptık, kimleri çekiştirip, insanların yüzlerine doğrudan söyleyemeyeceğimiz meseleleri arkalarından konuştuk… İnanın şimdi kendimden korkmaya başladım. Susmanın faziletini kavradım. Susmak… Bizi kurtaracak çok büyük eylem.

 

Dosya Editörü: Feyza Yapıcı

Fotoğraf: Bence Mate

DİĞER YAZILAR

36 Yorum

  • Allah de ötesini bırak kitabının milyonlar kazanan yazarı , 28/08/2014

    Bu konu hakkında bi kitap yazmak istiyorum. Ortak bi çalışma yapabilir miyiz Sulhi bey?

  • Ahmet Davutoğlu , 27/08/2014

    yeni dönemde bu sorunları aşacağımızı düşünüyorum.

  • emin, emindir , 26/08/2014

    melisa durdurulmalı; tamam durdurmayalım; yavaşlatalım. o kadar açılım, demokrasi falan; onun da hakkı.. lakin bu sesini duyurmaya çalışma işi elbet kulakları tırmalayan çığlığa dönüşüp, erkek hakkını tacize kadar giden mutlak bir hareket olacaktır. ahan yazdım buraya (ıhh).

  • a.b , 26/08/2014

    feminist ile var olan ahvalleri dillendiren bacıları birbirinden ayırın beyler! melisa feminizstmidir bilmem fakat nazik bir noktaya değindi. iyi ki de duygularını dillendirmiş.

    genel olarak görüp diyeceğim şu ki ikiyüzelli gramlık aklını dahi kullan(a)mayan mahluklar arasında gezinip duruyoruz çok acı.

    ömer tuğrulinançere bir bayan olarak tüm gönlümle katılıyorum.
    ömer hocanın sözlerinin bir tarafından tutup çekiştirenlere ayrıca öfkeliyim! hadis ve ayetleri kendi kısır aklına göre yoruma kalkışanlara ise diyecek sözüm yok. iki harfe dahi değmezler. o Halden Allaha sığınırız.

    kocaya itaat Allahtan korkan, emirlerine riayet eden kaliteli adamlara oluyor.(ayrıntılı bilgi için semerkant yayınları muhammed saki erol beyefendinin aile saadeti isimli eserini inceleyebilirsiniz.) zira kaliteli adamların hanımefendi eşleri oluyor. aynı şekilde hanımefendi kadınların Adam gibi adam beyefendi eşleri oluyor. imtihan-ı ilahi kendisine toslayanlar müstesna. yani diyeceğim o ki melisa iyi ettin. çok iyi ettin. eşini idare etmeyi, yönetmeyi, adam olmayı henüz bilmeyenlerin canına dokundun.

    • cübbeli ahmet , 27/08/2014

      hadi oradan! kocası günah işledi diye itaat etmeyecek mi yani karısı? böyle saçma şey olur mu? bunun takibini kim yapacak? “kızım, kocan günah işledi. hadi bir itaatsizlik et ona!”

      lamı cimi yok çocuğum, kocası kafir değilse, münafık değilse ona itaat edecek.

    • a.b , 27/08/2014

      tam olarak size yakışacak bir yorum! o lala

    • cübbeli ahmet , 27/08/2014

      elhamdülillah!

      gâvurun bozuk fikriyle vıcık vıcık olmuş kafalar beni beğenmesin, çok şükür, çok şükür…

    • a.b , 28/08/2014

      şahsınızdan uzakta ne olduğunuz muamma.kendi kimliğinizden azade kıymetli bir büyüğün mahlasıyla ile yorum yapıyorsunuz.

      lütfen benimle cedelleşmeye kalkmayın!

    • cübbeli ahmet , 28/08/2014

      mahlas mı? hay allah iyiliğini versin. birader yahut bacım, artık her kimseniz, her meseledeki gevşekliğin türkçende de zuhur etmiş. ya hu bu benim adım! mahlas değil, takma ad değil, müstear değil. ne bileyim, şimdiki çocuklar “nickname” mi ne gâvurca bir şey diyorlar, ondan da değil.

      iddia ettiğin gibi ben cübbeli ahmet değilsem, onun mahlasını değil, adını kullanmış oluyorum. tövbe neuzubillah!

  • receb tayyib erdoğan , 26/08/2014

    Yıllardır ülke yönetiyorum,milyarlarca insanla uğraşıyorum,şu yazıya göz atıp daraldığım kadarı hiç olmadı.Bim’de bu haftanın ürünlerini bilen varsa söylesin.Köşkü dizayn edeceğim ama çok çalışmaktan vakit bulamıyorum.Ben bu sorunun muhatabı olamam,malum her seçildiğimde helalleşirim.

  • melisa öymen'in sınıf arkadaşı , 26/08/2014

    melisa okulda erkeklerden haraç alırdı,
    en sevdiği bitki kaktüstü,
    deri eldiven giymeyi sever,
    mıymıntı erkekleri sevmezdi…

    melisa’nın biricik arkadaşı sude naz

  • @melisacilar , 26/08/2014

    Melisa Öymen doğal önderimiz olmuştur. Mlyonlarca kadının sesi, eli, ayağı, öfkesi olmuştur. Ona laf etmeye kalkışanların alnını karışlarız. Sert hareketler yaparı. Yaşasın bağımsız Melisa Hareketimiz

    • melisacı , 25/06/2023

      melisa öymen sonuna kadar haklıdır.

  • cübbeli ahmet , 26/08/2014

    yav bu melisa öymen kim oluyor? onur öymen’in altan öymen’in karısı, kızıysa bilemem. amma eğer tesettürlü bir bacımızsa iki çift lafım var: kadınlar allah’ın emanetidir, amenna! kadınlar hususunda resûl-i ekrem bizi ikâz ediyor, eyvallah! zalim, gaddar, işkenceci erkekleri lazımsa kolluk kuvvetiyle köstekleyelim, tamam!

    geçen ömer tuğrul inançer efendi de söyledi: kocasının emrini dinlememek için bir sürü patronun emrine tabi oluyor kadınlar. olmuyor mı yani? oluyorlar! e böyle giderse n’olacak? yazıklar olsun yav!

    kadının erkeğe tabi olması kitapta var mı, var. kadının aklı eksik olduğu için dini eksiktir. kitapta var mı, var. kocası kadından razı olursa mahşerde sorgu sual kolay mı, kolay! eee daha ne? yav, kocanı razı et, allah da senden razı olsun, cennete git diyoruz. “ben niye onu memnun ediyom, o beni memnun etsin!” lafa bak, lafa! bu kadınlar acayip bi’şey ya… allah allah!

  • Erkek , 26/08/2014

    Yıllardır erkeklerin; gizlenmiş, bastırılmış, hor görülmüş, erkeklerin sesi olan, bütün kötülüklerin başı erkeklermiş gibi gösterenlere karşı dimdik duran edebifikir’in bu yazı ve altındaki yorumlara izin vermesi beni çok üzdü! Yoksa Edebifikir demokrat mı oluyor? Tövbe est. Kadınlara karşı sert ve tavizsiz görüşleri ile tanıdığımız editöre neler oldu böyle?

    Melisa Öymen adlı hanımefendi tarafından yazılan erkeklerden rövanş alma düşüncesi ciddi derecede marazî bir düşüncedir ki ahir zamanda yaşanılanları görebilirsek ahirette rövanş alması gerekenlerin erkekler olacağı aşikardır. Şahsi olaylar neticesinde gerçekleşen yanlışları bütün erkeklere mâl etmek oldukça sıkıntılı bir durumdur. Erkeklere karşı bu kadar kin besleyen birisinin yarın anne olacağı düşünülürse feminist erkekler yetiştirmesinden korkulur.

    Sadece incinenin, kırılanın ve üzülenin kadınlar olduğu düşüncesi kadınlar için hep en tehlikeli ve en önemli silah olarak kullanılmıştır. Melisa Hanım’ın yazdığında ise bu tehlikeli silahın öfke kılığına girmiş şekilde olanını görüyoruz. Aslında söylenilenler hep aynı. Kadın, duygusallığını en mühim silahı olarak eline alıyor ve insanların vicdanlarına sıkmaya başlıyor bu kimi zaman gözyaşı ile kimi zaman öfke ile oluyor.

    Not: Sosyal medyada, modada ve dış dünyada yaşamada pek mahir fakat “Bir kadın için kocadan ya da kabirden daha hayırlı hiçbir şey olamaz” hadis-i şerifini görmemezlikten gelen mümine hanımefendilere selam olsun.

    • ojeli tim , 26/08/2014

      bir melisa gider, bin melisa gelir!

    • Bülent Arınç , 26/08/2014

      Tebrik ediyorum, çok isabetli bir beyanâtta bulunmuşsunuz.

  • cehennem melekleri , 26/08/2014

    Editörlerden ricamız Melisa Ö. her kimse hep yazsın.

    Bizim harekete ihtiyacımız var.

    Susmasın,
    susmak ona yakışmıyor.

  • @melisacilar , 25/08/2014

    Melisa Öymen, biz kadınların sesi olmuştur. Hareketimiz onu doğal önder olarak kabul edip, sosyal medya hesabı ile yola çıkmıştır. Kardeşlerimizi bekliyoruz. Yaşasın MELİSACILAR! Yaşasın kadın hareketimiz!

    • erkekler kulübü , 25/08/2014

      https://twitter.com/melisacilar

      Melisa Öymen’in kendi resmî hesabı mıdır,
      Melisa Öymen’den yanıt bekliyoruz.

      İtibar edelim mi Melisa Hanım

  • iç işleri bakanı , 25/08/2014

    Melisa sen hep yaz, olur mu?

  • M. Emin Türk , 24/08/2014

    Erkekler iman ve cihad mücadelesi vermeli. Kadınlar da iman ve cihad mücadelesi verecek çocuklar yetiştirip mahallenin ve evin, “iman ve cihad mücadelesi” için uygun şartlarda kalmasına çalışmalıdır.

    İki cins de birbirinden alacaklı gibi bahsetmemelidir.

    Helal lokma kazanmak peşinde olan erkeklere selam olsun! Erkeğinden helal lokmadan başka bir şey beklemeyen kadınlara selam olsun!

    AVM gezen kadınlara ve futbol ile fanatiği erkeklere yuh olsun, yuh olsun, yuh olsun! Allah bizleri bu gürûhtan korusun, amin.

  • Ebrulî Mektuplar , 24/08/2014

    Kadın karşısında kuvvetini parlatan ancak gücünü kendiyle olan savaşında gösteremeyen zavallılarla da bir gün hesaplaşacağız. 

    **

    Buna kesinlikle katılıyorum.

    Kadına hak ettiği değeri veremeyen erkekler her zaman acizdir.

    • hüseyin movit , 24/08/2014

      “Kadının hak ettiği değer” diye bir şey Türkçede yoktur, bu Türkçe bir ifade değildir. Sevgilerimle…

  • kavgaya giderken renkli çorap giyen adam , 24/08/2014

    melisa senden sonra neyi okuduysam hiçbiri bana seninki kadar acı vermedi.

    bu kavgada yapılmaz melisa,
    bize böyle vurma melisa!

  • celil , 23/08/2014

    İşi manşere bırakmanın anlamı yok,
    her ne varsa burada halletmeli.

  • Kara Kuvvetleri Komutanı , 23/08/2014

    Ordumuzu muharip gücü yüksek silahlarla savunmamız şart olmuştur.

    Bundan sonra püskürtme birliklerimizin yeni adı M.E.L.İ.S.A 101 olacaktır.

  • rize turist çayı , 23/08/2014

    Son yılların en popüler günahı arkadan çemkirmekmiş onu öğrendik.

  • suyun akış hızını hesaplayamadan ölen bilim adamı , 22/08/2014

    melisa ö. gibi kadınların varlığı dünyayı daha iyi bir yer yapacak…

  • a.b , 22/08/2014

    sevgili melisa ne güzelde ifade etmişsin hissiyatını. hissiyatımı. tebrikler.

  • nokia sarji yok samsung versek , 22/08/2014

    Ben de cevaplari ve konuyu guzel buldum. Zevkle okudum. Her turden cevap verilmesi de iyi olmus. Dedikoduyu da erkeklerin daha cok yaptigini biliyoruz, o kiraathaneler o cay ocaklari neden var… daha dogrusu bu ortak bir problem. Cinsiyete gore degismiyor. Tamamen karakter meselesi. Artik bunu kabul edin. Ayrica edebifikir yazarlari da bu sorgulamaya cevap vermeli. Heyecanla bekliyoruz…

  • yıllardır nokia şarjı arayan adam , 22/08/2014

    Kızlar şu dedikoduyu bir bırakın.

    Sonra böyle uzun uzun günah çıkarıyorsunuz.

  • fikirtepe çocuğu , 22/08/2014

    Melisa Öymen’den korkuyorum…

  • hâkim , 22/08/2014

    sizi gidi bir kaçı istisna mükemmel insanlar topluluğu, sorgulamak için mi öleceksiniz? ne diyeyim, sorgunuz zahmetsiz olur inşallah…

  • halide , 22/08/2014

    konuyu özgün buldum,

    okuduktan sonra

    ‘biz ne yapıyoruz’

    diye düşünüyor insan.

  • Mucahit , 22/08/2014

    Son zamanlardakı en enteresen ve aynı zamanda gereklı bır calısma olmuş elinize sağlık birde erkekler tarfından yapılsa guzel olur erkek yazarlara bı çağrı olsun :)

Ebrulî Mektuplar için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir