Küçük İşler Partisi
Sıkışık bir trafikte ilerliyorsunuz ve yolun sağına-soluna park edilmiş arabalar gördünüz. Aslında onların orada olmaması lâzım değil mi? Çünkü yolun
Sıkışık bir trafikte ilerliyorsunuz ve yolun sağına-soluna park edilmiş arabalar gördünüz. Aslında onların orada olmaması lâzım değil mi? Çünkü yolun
Siyah poşet, cezaevi duvarının jiletli tellerine takıldığında sendeledi. Buraya doğru sürüklenirken verdiği her karardan emin, hikâyenin nasıl biteceğine dair tüm
Uçağı kaçırdım. Giriş kapısına vardığımda uçağı kaçırmış başka bir adam, görevlileri ikna etmeye çalışıyordu. Tur rehberiymiş, uçakta yirmi iki kişilik
Sesi umurundan önce eprimiş dünyada, güzel arkadaşlar lazım insana, soğumak ve hatırlamak için. Fotoğraflarda kendini gizleyen, saçlarını bazen uzun bırakan
Biz, kusur beyan edeceği cümleye bile enaniyet katarak başlayacak kadar kusur sahibi insanlarız. Dünyaya gelirken neden ağladığımızı henüz tam olarak
Belediye başkanlığı koltuğuna oturduğu günden beri ilk kez toplu taşıma aracına binmişti. O kadar uzun yıllardır başkandı ki; halk içinde
Sirkeci yokuşunda bir kitap kolisi, ağır ağır ilerliyordu. Sırtına bindiği adamın alnındaki ter damlaları rüzgârı cilalarken; adının Cemal olduğunu tahmin
Âlime sormuşlar: “Neyi bilirsin?” El-cevap: “Haddimi bilirim!” Had kelimesi ‘sınır’, haddini bilmek ise ‘seviyesinin ve gücünün ne ölçüde olduğunu bilip
Bugün otuzlu yaşlarında olan neslin en büyük kâbusu küçük yaşta büyük adam gibi görünme gayretiydi sanırım. Takım elbise giymek, Yusuf
15 Temmuz darbe girişiminin ardından iki şey çok fazla öne çıktı. İlki, yeni bir darbe girişiminin olma ihtimaliydi. İkincisiyse yabancı
15 Temmuz gecesi sokağa inen insanların ortak bir özelliği vardı: hesapsız olmak. Bu hesapsızlık, yani şahsi menfaat beklemeden, kimsenin gözüne
Eskiler tasavvufu anlatırken birbirine muhabbetle bağlı iki dosttan birinin lezzetli bir yemek yerken arkadaşını anmasını örnek verir, onun da bu
Çelik surlarla örülmüş düzlüklerde salınıyordum biteviye. Boşluğun ürpertici sesleri saçlarımın kıvrımına, gözlerimin astigmatına ve zihnimin çamuruna çarpıp geçiyordu habersiz. Üç
Alnımda biriken ter damlalarıyla sırada bekliyorum. Duvara montelenmiş numaratörden birkaç dakika aralıklarla çınlamalar yükseliyor. Soğuk ve katı. Her sesin ardından