bir dünya çarpıntısı
kalbimin atışını kulaklarımda duyuyorum göz kapaklarımda mor bir dünya yüzü güneşi ellerimle kapıyorum bakışımı yakıyorum böylesi körlük kahrolsun diyor yağmacılar
kalbimin atışını kulaklarımda duyuyorum göz kapaklarımda mor bir dünya yüzü güneşi ellerimle kapıyorum bakışımı yakıyorum böylesi körlük kahrolsun diyor yağmacılar
ben bu şehirde kayboldum marcovaldoesmer kokusunda sokakların düşsel bir aydınlık bekleyerekadımlarımı korkudan iki adım geri bir adım ilerisayısız kapıdan tanıdık
ben ellerimde çiçekler yaprakları adım adım düşerek yerebu yağmurda ıslanıyordum üşümüyordumortasına diz çöktüğüm toprak boyun eğmemişliğimdiyaşlılığımı damlalar saklar sanıyordumgelir bir
Hamal gibi sırtında taşıdığı yorgunluklarını bir kenara itekleyerek olduğu yerde dikeldi. Şairdi. Bu sabah da her sabah gibi yeni baştan
zaman pencereden ağıyor korkularım bordo bir kanepenin üzerindeyalınayak esintilerle üşüyen çocuk oluyorum yenidenherkesin uyuduğuahşap zeminin sızısından anlaşılıray ışığı saklamaz çapaklarınıuykusuz bir gecede
güneş üfledi soluğunu şehrin yüzünesabah ince bir çığlıkla başladıahşap kapılar ve babamın her yaz geçtiği sokaklarkim kime neyi itiraf edebilir
olmayan bir çocukluğun adıyla… sessizlik çoğalıyor dünyadan çekilince oysa bir huzur yok ki çekilebilesin konfor alanımız dışına taşıyor haplar biraz
Edebifikir okurları için Nazlı Nesibe Kılıçoğlu’nun yazdığı şiiri yayımlıyor ve hoş geldin diyoruz. Kendisinin bir de mesajı var. *** Edebifikir’in liseli