Kutsalın Buharlaşması

Davut Bayraklı, Kitab-ı Mukaddes üzerine kaleme aldığı eleştirilerini “Kutsalın Buharlaşması” adıyla kitaplaştırdı. “Kutsalın Buharlaşması” aceleye getirilmemiş, güçlü ve ikna edici

Birgi Köyü ve İmam Birgivî Ziyareti

Birgi Geçtiğimiz hafta Hatay’dan ziyaretimize gelen dostum Osman Tuç ile birlikte, tarihî Birgi köyüne gittik. Aslında gidilebilecek yerler arasında birbirinden

“Dünya, Kirletilmez Bir İnatla Dönüyor”

“Dünya düzeni” dediğimiz tarihsel gerçeklik somut bir şekilde ifade edilemez. Düzen; ekonominin, politikanın, kültürün, bilimin veya başka bir etkenin işlemcisi,

Bedri Gencer’i Niçin Okumalıyız?

Dosyamızın altıncı yazısını İbrahim Orhun Kaplan yazdı: “Bedri Gencer’i Niçin Okumalıyız?” *** Türkiye’de ideolojik kutuplaşma ve kavgaların arkasında, tarih ilmi

Victoria Çağı’nda Bir Entelektüel: Lord Acton

Lord Acton, “Victoria Çağı”nın yetiştirdiği ünlü İngiliz entelektüellerinden biri olarak kabul ediliyor. Çağının ruhunu bünyesinde mezcetmiş, dönem tarihçilerinin ilgi odağı

Kelimeler Romanın Ruhudur ve Yaralar

İki hafta önce Doğan Kitap, sosyal medya hesabından, Tarık Tufan ile gerçekleştirdiği soru-cevap söyleşisini yayınladı. Geçtiğimiz hafta, Murat Menteş ve

Şüyûu Vukûundan Beter: Demokrasi

Hayatın dinamizmi içinde kavramlar birçok farklı anlam kalıbına girer. Bazen kabına sığmaz ve taşar bazen de girdiği kabın derinliğinde yok

“Seni Aşağılayanlara Karşı Adil Olmanın Acısıyla Tanıştın mı?”

Lateef Crowder dos Santos ismini duydunuz mu? Brezilyalı bir aktör. Kendisini, dünyaca ünlü filmlerde yer aldığı yardımcı oyuncu rolleriyle tanıdım.

“Bir 3 eden 2’den daha gerçek bir 1 yoktur, dedi Fomeret”

Bugün telefonumdaki bildirimlerin sesine uyandım. Peşi sıra gelen bildirimler arasında karşılaşmayı beklediğim herhangi bir farklı durum olmadığı için olağandışı bir

Sezai Karakoç’un Kutlu Millet İdeali

Dikkatimi çeken her türlü sözü kayıt altına alırım. Bağlamlarına göre bu sözleri tasnifler, daha sonra belli aralıklarla okurum. İlk okuduğumdaki

Yazarın Niyeti Okurun Günahı ya da İstanbul’daki Son Günüm

İstanbul’daki son günüm Feyyaz Kandemir’in “Neredesin?” mesajıyla başlamıştı. Yaptığımız plana göre Fatih’teki dernekte buluşacak, Adem Suvağcı ve Oğuzhan ile birlikte

Bekle Bekle Nereye Kadar?

Günlerce “beklemek” fiili hakkında kafa yordum. Elimle tutup, gözümle görüp, kalbimle hissedip ve de aklımla idrak edebileceğim bir cevap aradım.

H. G. Wells’in de dediği gibi

Uyanır uyanmaz elim doğruca telefonuma gider. Tebessümle şifresiz kilit ekranını kaydırır, bir süre duvar kâğıdımın güzelliğini seyre dalarım. Ardından yastığımı

Parçalanmış Düşünce

Merhum Üstadıma, “Işığa koşan bir kelebeğin telaşını, geceyi, bir dalga yayarcasına aşan yarasadaki o radarlı yürüyüşü, baharda gülün birden açılışını,