Güneş Lekesi ve Değişmeyen
Sular duruldu. Rüzgâr dindi. Yangın söndü. Avluda tek başına oturuyor. Önündeki masanın ve etrafındaki plastik sandalyelerin güneşten lekelenen yerlerine bakıyor.
Sular duruldu. Rüzgâr dindi. Yangın söndü. Avluda tek başına oturuyor. Önündeki masanın ve etrafındaki plastik sandalyelerin güneşten lekelenen yerlerine bakıyor.
Güneşin, perde aralığından gözlerime püskürttüğü ışıltıyla uyandım. Işıltı. Kelimeler, tercihler, bilinçaltılar… Üzerinde durmayacağım. Başımı biraz sağa ya da sola kaydırarak
“Bir iş oluncaya, biri gelinceye değin bir yerde kalmak, durmak. Süre tanımak, acele etmemek. Bir şeyi, bir kimseyi gözetmek, korumak,
Bugün serbestsiniz, istediğiniz resmi yapabilirsiniz. Öğretmeninin komutuyla, ellerini yanaklarından çekti, kafası boşluğa düşüverince utanıp zaten yapacağı şeyleri hızlı hızlı yapmaya
İki gün önce çamurlu yağan yağmurun mağaza vitrininde bıraktığı, hiyeroglifleri andıran izlere baktı. Kahve telvesine de benzeyen puantiyeli lekelerin ona
Bazen evim küçülüyor. Ben de evimle beraber küçülüyorum bazen. Küçücük oluyorum ama sığamıyorum içine, çıkamıyorum da içinden, sıkışıyorum. Bazen herkesin
Küçük bir sokağımız var. Sokağımızda farklı ve canlı renklerde boyanmış, az katlı apartmanlar mevcut. Bazılarının rengi solmuş, bazılarının yer yer
Havalar ısınmış, günün güneşli saatlerinde balkonu kullanma zamanı gelmişti. Güneşin henüz yakmayan ama ısıtan ışıkları, mutlaka bir şeylerin suretine bürünen
Pazar günleri kötüdür. Cumartesi günü misafir ağırlayarak geçirilmiş pazar günü daha kötüdür. Dokuz yaşında bir kız çocuğuysanız çok daha kötüdür.
Olmaması gereken yerde olan şeyler pis şeylerdir. Yemek, tabağımızda duruyorken temizdir, gömleğimize sıçramışsa pistir. Toprak, saksıdayken tertemizdir, halının üzerine dökülmüşse
büzgünlük Bugün yeni iş yerimdeki ilk izin günümdü. Her ilk hafta gibi alışmaya çalışarak geçti günlerim ve çok yorulmuşum. Gün