Ötelerin Ötesi
Ey içimdeki alev sesi, hayal köprüleri Akrep ve yelkovanın cenk meydanı Çalınan dikkatim ve gitme kal Sensiz bir çığlık olur
Ey içimdeki alev sesi, hayal köprüleri Akrep ve yelkovanın cenk meydanı Çalınan dikkatim ve gitme kal Sensiz bir çığlık olur
Bu metin Samet Çıldan tarafından yazılan “Kalırken Söylenmiştir” metnindeki “En başta dediğim gibi, kendimi başka gözlerle, başkalarını da yazdıklarıyla görmek
Görüle görüle solmuş bir rüya ile uyandım bugün. Elim, yine boşlukta duruyordu. Boşluk işte… Tarifi imkânsız olan. Kelimelerin, tanımlamaya gücünün
Ahmet Hamdi Tanpınar bir köşe yazısında, kendisinden yaşlı ve çok zeki bir münevverle Ankara Palas’ta geçen bir hatırasını anlatır. Ahmet
Romanlarda okuduğumuz karakterlerin başına gelen acılı olaylar sebebiyle neden üzülür ya da ağlarız? Hâlbuki bu olay ve karakterlerin gerçek olmadığını
Alnımda, Nerede duracağını bilmeyen, Tedirgin çizgiler çoğaldı. Artık üzerini çizmiyorum, Hiçbir kelimenin. Kalmadı bir kayısıyı, İkiye bölmenin tadı. Pusuda beklemiyor
Kördüm, Benden öncekilerin Düştükleri çukura Ben de düştüm. Gövdemi rüzgâra tutup Ruhumun dikişlerini söktüm. Sonra bir ses: Tak tak! Karşımda
1. “Mutlu aşk yoktur.” Çünkü her aşk sona ermekle hükümlüdür, doğası bunu gerektirir. Aşkın bitmesi ise gözün açılması ve daha
“Üz”, eski Türkçede kesmek, koparmak anlamına geliyor. Üzmek kelimesi bu köke dayanır. Üzmek kesip koparılmışlığı, kırılmışlığı ifade eder. Üzülen kişi
varlığım yok dünyaya saçtığım kelimelerden başka yarım yamalak bir yığın dosya, bilgisayarımda ensemde fanilik mührü yüzümde uyuyakalmış yıllar unuttuğum anlardan
Bazen kalbimi bir yılan kemirir Seyirlik bir insan acısı olur tarihim Kıyına vurur, toprağına karışır Düşlerimi tüketirim gece nöbetlerinde. Kolay
Haftalardır mektup yazamadım sana. Üzgünüm. Çok… Ama sürekli aklımdasın. Zihnimde sana mektuplar yazıyorum, sadece harflere dökülmüyor. Bazen yazmanın herhangi bir
Platon, sonsuz iyiye ulaşma arzusunun bir göstergesi olarak “dostluk”a çok önem verir. Hatta “Çocukluğumdan beri benim arzuladığım bir şey vardır;
Felsefe tarihinin vurucu cümleleri var. Bunlardan biri de “Dil varlığın evidir” sözü olup Martin Heidegger’e ait. Filozofun neyi kastettiğini bilmek