Kafe Mary
Duraklara geldiler. Dolmuşlara doldular. Metrolara bindiler. İnsanlar tıklım tıklım. İnsanlar süklüm büklüm. İnsanlar ki tanrıları ceplerinde… Tanrıları kalplerinde ve başlarının
Yazıyı Allah’a vasıl olmak adına bir araç olarak gören ve görmeyen insanlar için iletişim iki yönlüdür. İlki, “iyi hissetmek” için
Başını kaldırıp baktı; şeyhi önünde yürüyordu. Bakışlarını usulca ayakkabılarının ucuna indirdi. Gönlü huzurla dolmuştu. Çaycı Ali’nin gözleri her ne kadar
Mor Diken: -… canları cehenneme! Kraliyet Yüksek Sözcüsü: – Emredersiniz Kraliçem! Baylar! Yeni Kıta’yı ele geçirin. Özgürlük isteyenlerin başına ödül
“Ene’l-Hakk” diyerek sıçradı uykusundan… Kan ter içinde kalmıştı. Sessizce odasından çıkıp bahçedeki kuyunun başına gitti. Ayakları çıplaktı. Üşüdü. Kollarını kenetlemişti.
“Gurbet beni muttasıl çekiyordu kendine… Yol, hep yol, daima yol…”F. N. Çamlıbel I. Elimde bavul, bahçe kapısının eşiğinde kalakaldım…
Elif. “Beklemek dosyası” için hazırladığım yazıya, on gündür takdim yazmaya çalışıyorum. Çünkü hazırladığım yazı, kendi içinde, bir bütünlük taşımıyor gibi
Sen şimdi git, çünkü hep bende kalacaksın! Yolun düşerse Beşiktaş’a, Yahya Efendi hazretlerinin türbesine uğra. Elini bağla, başını eğ, içeri
Mektubunu aldım. Sevindim. Fakat hemen akabinde kızdım. Daha doğrusu kızgınlığımı hatırladım. Duygular hatırlanır mı? Ben hatırlarım! Biliyorsun. Kızdım, çünkü habersiz
İkindi sonrası, oturduğu kapı eşiğinde dalıp gitmişti ana. Artık yalnız değildi, gönlü hep bir acıyla, gözü hep bir hayalle doluydu.