Ruhumu Beklerken
Sen şimdi git, çünkü hep bende kalacaksın! Yolun düşerse Beşiktaş’a, Yahya Efendi hazretlerinin türbesine uğra. Elini bağla, başını eğ, içeri
Sen şimdi git, çünkü hep bende kalacaksın! Yolun düşerse Beşiktaş’a, Yahya Efendi hazretlerinin türbesine uğra. Elini bağla, başını eğ, içeri
Mektubunu aldım. Sevindim. Fakat hemen akabinde kızdım. Daha doğrusu kızgınlığımı hatırladım. Duygular hatırlanır mı? Ben hatırlarım! Biliyorsun. Kızdım, çünkü habersiz
İkindi sonrası, oturduğu kapı eşiğinde dalıp gitmişti ana. Artık yalnız değildi, gönlü hep bir acıyla, gözü hep bir hayalle doluydu.
Bundan kırk küsur sene evvel, askerden yeni gelmiş, henüz bir iş tutmamış, evlenmemiştim… Arkadaşlarla -bir iki gündür gidip geldiğim- mahallenin
“Cân-ı cânân-ı güzîn aşkınaSer-î serdâr-ı azîm aşkınaHayy’dır Allah!” Daldı Mihail. Daldı yine derinlere. Hangi gazavâtı dinlerken dalıp gitmedi ki uzaklara…
“Çiçekli gelinlik” dedi, Mahsun kendi kendine. Ormanların ve dağların içinde kalan bu tepe, tersine dönmüş bir huniye benziyordu. Zirvesindeki kaya
Ben de, silme çiçekle dolu edebiyat bahçesinde kendime bir yer aradım. İstedim ki kıyıda köşede bir yerde -öyle çok gösterişli