Bir Karşı Duruşun Adı: Hugo Chávez

 

Bültenler uzun süredir tedavi gören Chavez’in öldüğünü duyurdu. Ajanslara düşen bu haber dünya gündeminde kısa sürede yer edindi. Chavez’in öldüğünü söyleyen ajanslar bir kalenin daha düştüğünü nedense söylemediler. Biz bunu şimdi söylüyoruz: Chavez, emperyalizme karşı duran bir kaleydi ve onun ölümü bir kalenin yıkılışının göstergesiydi.

La llorona

Venezuelalı Chaves öldüğünde 59 yaşını tamamlamıştı. 1954 yılında Sabanete’de dünyaya geldi. 1998’den beri devlet başkanlığını yürütmesi, halkın ona karşı olan güven ve sevgisinden dolayıdır. Yaptıkları, söyledikleri, karşı duruşuyla emperyal güçlerin çekindiği bir devlet adamı rolünde olan Chavez işçi sınıfından olan bir babanın evladı olarak kariyerine subay olarak giriş yapmıştı.

1992 yılında  Carlos Andrés Pérez  yönetimine karşı başkaldırmış, fakat bu darbe başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Her ne kadar başarısız olsa da halkın dikkatini çekmiş ve ilerleyen dönemlerde bu başarısızlığın aslında bir başarıyı getirdiği görülmüştü. 2 yıl hapis yattıktan sonra devlet başkanı seçilerek yönetime geçmişti.

“Yoldaşlarım! Ne yazık ki şu an için hedeflerimize ulaşamadık” sözünü bu girişimden sonra söylemiştir.

Chaves’in bizim için en büyük önemi, uygulamaya koyduğu politikalarla yeni liberal akıma alternatifler sunarak kapitalizmin esiri olmamayı kendine misyon edinmiş olmasıydı. Chaves, en büyük emperyal güç olan Amerika ile dostluk ilişkileri yerine onun düşman olarak gördüğü İran, Suriye, Kuzey Kore ve Küba ile dostluk ilişkileri kurarak Amerika ve Avrupa dışında yaşayan insanların ilgi ve sevgisini kazanmıştı.

Büyük Şeytan

BM Kurulunda yaptığı konuşmada Amerika karşıtlığını sürekli dile getiren Chavez, Bush için de “Şeytan, dün buradaydı!” demesi gündeme bomba gibi düşmüş ve bunu söylemekten çekinmeyerek büyük bir delikanlılık yapmıştır Ayrıca katıldığı bir tv programında Bush için şöyle demiştir:

-”Sen bir ahmaksın, Bay Tehlike”

Amerika Büyük Elçisini sınır dışı ederken de şöyle demişti: –”Defolun gidin, pislik Yankeeler”

Temmuz ayında kanserden tamamen kurtulduğu ilan edilen Chavez’in bir süre sonra hastalığın tekrar nüksetmesi bize göre masum bir durum değildir. Bunda da emperyal güçlerin etkisi olduğu kanaati vardır. Bu iddiayı kendisi de dillendirmiştir.

Brezilya, Paraguay, Venezuela başta olmak üzere Latin Amerika Ülke liderlerinin çoğunun kanserden ölmesi sizce de normal bir durum mu?

Edebifikir, Chavez’i selamlar…

 

 

DİĞER YAZILAR

1 Yorum

  • seyir , 07/03/2013

    Zero Cola’yı sağlıksız, Cadılar Bayramı’nı “emperyalist terör” diye yasaklayacak kadar anti-Amerikancıydı ama 1999 yılında ziyarete ettiği ABD’de beyzbol maçına gidip ilk atışı atmaktan geri kalmadı. Mars’ta hayatın bitmesini bile kapitalizme bağlayacak kadar inanmış bir anti-kapitalistti ama bu New York Borsası’nda ilk gongu çalmasına engel olamadı.

    1991’de kırmızı bereli 300 paraşütçü askeriyle darbe denedi, tutuklandı. Sonra seçimle iktidar geldi, bu kez darbeyle devrilmeye çalışıldı, halk isyanıyla darbeyi durdurdu. Diğer diktatörler gibi yüzde 99 ile kazandığı seçimlerle iktidara gelmedi. (En son seçimde yüzde 54 aldı) Ama iktidara geldikten sonra muhaliflerine o yüzde 99 ile iktidara gelen diktatörlerden farksız davranmadı.

    “Alo Venezuela” adlı televizyon programında her hafta bakanlarıyla halkın karşısına geçip telefonla vatandaşını dinledi ama vatandaşın kendisinden başka kimseyi dinlemesine tahammül edemedi. Televizyona çıkıp konuşan muhaliflerini tutuklattı. Sevmediği dizileri yayından kaldırdı, muhalif kanalları devletleştirdi, pembe dizileri Amerikancı bulup komünist pembe dizi siparişi verdi. Bir televizyonda Papa Jean Paul’un suikast görüntüleri üzerine çalınan “Bu son olmayacak” şarkısıyla kendisine yönelik suikast çağrısı yapıldığını iddia edip kanalı kapattırdı.

    Diktatörlük hikâyesinde her şey böyle tatlı tatlı geçmedi. Ülke dışına kaçamayan muhaliflerin çok büyük kısmı hapse girdi. Polisin sokaklarda özgürce kullandığı silahlarıyla ölenlerin sayısının yedi bini geçtiğini iddia ediyor insan hakları örgütleri.

    Marx bugün Chávez’in arkasından sosyalist diye ağlandığını görse herhalde kahrından sakallarını keserdi. Chávez, hem Sosyalist hem Bolivarcıydı. Bizdeki Kemalist-solcuların onu bu kadar sevmesi boşuna değil yani. Bolivar’ı o kadar sevdi sonunda ülkenin adını Bolivarcı Venezuela’ya çevirtti. Yetmedi, Simon Bolivar’ın 178 yıllık mezarını açtırdı. Canlı yayında kemiklerini çıkarttı, hastalıktan değil, emperyalistlerce arsenikle öldürüldüğünü ispat için testler yaptırdı. Testlerden ne çıktığı meçhul ama mezarın açılmasıyla daha büyük bir gerçek ortaya çıktı. Televizyonda İsa’ya Lazarus gibi Bolivar’ı da tekrar canlandırması için yalvaran Chávez, kemiklerle konuşmasını anlattı:“Şüphelerim vardı, fakat onu görünce kalbim bana şöyle dedi “Evet bu benim”. Sen kimsin diye sorduğu Bolivar ona “Ben 100 yılda bir insanları uyandırmak için gelirim” demişti. Herkes mesajı almıştı: Evet, Chávez, Bolivar’ın reenkarne olmuş ta kendisiydi.

    Chávez, parodiye dönmüş bir ideolojinin yaşayan en komik baş karakteriydi. Ona çok güldük. BM kürsüsünde Bush için “Dün buradan şeytan geçti, Kürsünün etrafı hâlâ sülfür kokuyor”dediğinde mesela. 10 yıl sonra kendi halkının üzerine Scud füzesi atan Esed’e destek için yaptığı soğuk şakalara hâlâ gülenler için belki bunu anlamak zor olabilir. Ama genelde Chávez komik değil, gülünçtü.

    Soğuk savaşın Erich Honecker suratlı sosyalizminden sonra tabii ki Chávez gülünçlüğü tercih edilebilir. Ama onun gülünçlüğü, tarihin gerisinde kalmış bir ideolojinin de gülünçlüğüydü. İyi kalpli sosyalist lider kültünün gülünçlüğüydü. 2013 yılında İspanyol paçayla sokağa çıkmak gibi bir gülünçlüktü. Vintage diye bağıra basılamayacak kadar bir gülünçlük.

    Yine de Türkiye’de Erdoğan’ı diktatör ilan edenlerin, onun yapmasından korktukları şeylerin hepsini yapmış Châvez’in arkasından Venceremos marşları söylemesinin bir manası olsa gerek. O manayı yakalamaları için en iyi Chávez hayranlarını çeşitli aralıklara Venezuela’ya göndersin hükümet.

    Venezuela Chávez’in arkasından ağlıyor. Kuzey Kore’den daha samimi gözyaşları döküldüğü kesin.

    Bundan sonrası Chávez tarafından yasaklanmış meşhur bir pembe dizinin yasaklı sahnesindeki gibi olur belki. Başroldeki Venezuela karakteri kaybolan köpeği Huguito için dizlerini dövüp, erkek arkadaşına ağlıyor: Huguito olmadan Venezuela’ya ne olacak? Cevap: Özgür olacaksın Venezuela.
    y.oğur

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir