Ah Kılıcı

Yine Kadıköy ve yine ara sokaklar…

Çarşamba akşamı Kadıköy’e her zamanki gibi en önce Sulhi Ceylan gelmişti. Elinde tuttuğu “Ah kılıcını” Bahariye caddesinin ortasına sapladığında Kadıköy derinden ama sessiz kanamaya başlamıştı. Ama bu kandan ne Aydoğan’ın, ne Davut’un ve ne de Mehmet’in haberi vardı.

Ve sırayla Davut Bayraklı, Mehmet Erikli, Abdullah Karaca, Raşit Ulaş ve son olarak da Aydoğan K, Kadıköy’ün sokaklarında boy verdi. Ekip sahaf ve kitapçı gezmesini bitirdiğinde ellerinde yeni kurşunlarla Yokuş çay ocağında soluğu almışlardı. Sadece Aydoğan’ın elinde kitap yoktu, yoktu çünkü dönüşte Bim’e uğraması gerekiyordu. Hem kitap yenmezdi ki!

Davut Bayraklı yine İlhan Berk ile ilgili desteksiz görüşlerini masaya bıraktığında Raşit Ulaş, “Abi, ben Kadıköy’ü değil, Üsküdar’ı seviyorum” diyordu. Hâlbuki Raşit’in bilmediği bir şey vardı. Ama bu gerçeği onun yüzüne vurmadı Sulhi Ceylan. Vurmadı çünkü doğruların da zamanı vardı.

Yokuş bu sefer nedense kalabalık değildi. Tiyatro meraklıları gözükmüyordu. Hem insan merakının çocuğudur sözü burada ne ifade ediyordu ki? Şehrin insanının merakları da cesaretleri gibiydi.

Aydoğan afacan çocuk gibi yerinde duramıyor sürekli ekibe sataşıyordu. En çok da Davut’un izne çıkıp evde yatmasını diline dolamıştı. Derken Abdullah Karaca söze girdi:

“İzin neydi?
Ruha nefes aldırmak…”

Aydoğan’ın “Bırak şimdi aduketleri” sözü üzerine Abdullah yine kendi dünyasına çekildi. Abdullah kendi kendine yeten biriydi. Hiç insanın canı sıkılmaz mı? Abdullah’ın sıkılmıyordu işte.

Raşit Ulaş, Muşta’nın üçüncü sayısını yanında getirmişti. Dergi zımba gibiydi. “Dergi dediğin kurşun gibi olmalı, nasıl ki kurşun girdiği yerde iz bırakır ve kan koklar, dergi de okurlarında yara bırakmalı ve hüzün koklatmalı” cümlesi Raşit’in ağzına ne kadar da yakışıyordu.

Derken Sulhi Ceylan her buluşmada olduğu gibi son yazdığı şiiri okudu. Şiirin adı Maruzat’tı. “Kardım varoluş harcımı” dizesiyle şiire başlayan Sulhi Ceylan’ı Aydoğan’ın çalan telefonu susturdu. Aydoğan telefonu açıp şu acı dizeyi mırıldandı: “Tamam canım, şimdi kalkıyorum” “Şiir dediğin Aydoğan’ınki gibi olmalı” dedi Sulhi Ceylan, “bakın Aydoğan şiirini yaşıyor…” Aydoğan nedense başını yere eğdi ve gülümsemesi hüzne döndü. Ve bir ah çekti… Bu ahın üzerine Sulhi, pardesüsünün içine sakladığı “Ah kılıcını” çıkarıp sallamaya başladı ve sırayla Davut Bayraklı, Mehmet Erikli, Raşit Ulaş, Abdullah Karaca ve Aydoğan’ın kalbine kılıcı saplayıverdi. Evet evet kılıcı tüm arkadaşlarının kalbine saplamıştı. Bahariye caddesinde başlayan kan, Yokuş’tan devam ediyordu.

Sulhi Ceylan, “Ah kılıcını” tekrar pardesüsünün içine sokarak, Yokuş’tan geldiği gibi yalnız başına ayrıldı. Belki de Yokuş’ta saatler boyunca tek başına oturmuştu. Belki de, bütün ekip sıcak evlerinde çay içerken Sulhi Ceylan onları öldürmüştü. Belki de bu buluşma hiç gerçekleşmemişti ama “Ah kılıcı” ne de çok yakışıyordu bazılarına.

 Edebifikir

DİĞER YAZILAR

6 Yorum

  • Hahıdal , 27/01/2015

    Şu yokuş çay evine bende gidicem. Olaydan çıkarımım budur.

  • Tek Yol Merve , 23/01/2015

    sitenin yöneticisi yok oysa.
    en çok korktukları şey yönetici olmak.
    bir şeyleri yönetemeyecek kadar beceriksizler çok şükür ki.
    Allah, yönetmekten korusun arkadaşları.

  • elifbetese , 22/01/2015

    başka benlikleri öldürmek kolay, mühim olan kendi benliğini öldürmek, yazarken bana zor geldi ama denemek istedim, sınavı geçtiniz. şimdilik.

  • elifbetese , 22/01/2015

    site yöneticilerinin benlikleri üzerine kurulu haber ajanslarının topluma faydası ne? hakikat mi, bu da hakikat.

    • cimhahıdal , 22/01/2015

      nasıl yanlış bir yorum nasıl yanlış. böyle düşünüyorsanız siteyi artık okumayın,zira sizinle aynı siteyi paylaşan okur kategorisinde olmak istemem.

  • Tek Yol Merve , 22/01/2015

    türk öykücülüğünde yeni bir sesin doğuşu muştalanmış.
    farklı bir soluğa ihtiyacı olan türk yazınına bir güneş doğduğunu görüyorum.
    kelimeler kıyafetsiz, anlatamıyorum…

elifbetese için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir