Güneş Yılı Uzaklıkta Bir Evrende Edebifikir Yazarları Ne Yapardı?

İbrahim Halil Aslan: On dokuzuncu yüzyılın ortalarında Sibirya’da bir çetenin üyesi olan İbrahim H. Aslan, henüz on dört yaşındayken Fyodor Dostoyevski isimli bir mahkûmun hapisten kaçırılmasına yardım etti. Dostoyevski’den istedikleri parayı alamayan çete liderleri onu ölümle tehdit edince bir gece Fyodor’u çeteden de kaçırarak Petersburg’a kadar kendisine eşlik etti. Vefa borcunu ödemek isteyen Fyodor her kitabında bir karakter için İbrahim H. Aslan’dan esinlendi. Ancak o bununla yetinmeyip Dostoyevski’nin kızını kaçırdı ve bir daha kendisinden haber alınamadı.

Davut Bayraklı: 1964 yılında Malcolm X’le tanışmıştır ve Malcol mX’i Türkmenistan’da gezerken birden aklına gelen Of’lu hareket fikriyle çok etkilemiştir. Malcolm’un içinde bulunduğu hareketi terk etmesinin sebebi olarak bu durum gösterilmektedir. Malcolm X’in şehit olmasından sonra Türkmenistan hatıralarını anlatacak yeni insanlar bulma ümidiyle Türkiye’ye göç etmiştir. 4 yıl kaldığı Türkistan’ı 14 yıldır anlatmakta ve hâlâ yaşamaktadır.

Sulhi Ceylan: Tarihte ilk kez Muhyiddin İbn-i Arabi hazretlerinin yanında görüldü. Öncesiyle ilgili hakkında bilgi bulunmamakla birlikte 1204 yılında Şeyhi Ekber’le birlikte Musul’a, Medine’ye ve Bağdat’a seyahat etti. Bu yolculuklar esnasında cezbe haliyle kendinden geçen Sulhi Ceylan kendini çöllere vurdu. Ünü bir anda bütün coğrafyada yayılınca dillere destan oldu. Fuzulî’nin Leyla ile Mecnun hikâyesindeki Mecnun karakterinin kendisi olduğu rivayetler arasında.

Aydoğan K: Amerika’yı keşfeden ilk insandır. Bugün Massachusetts olarak bilinen yere sırf söylenmesi zor olsun diye bu ismi vermiştir. Ancak tez zamanda yalnızlıktan sıkılıp uzun bir yolculuğa çıkmış ve Sansar Çölünde Sulhi Ceylan’la karşılaşmıştır. Kendisiyle bir süre arkadaşlık yaptıktan sonra da Sulhi’den de sıkılıp kayıplara karışmıştır. Norveç’te yaşadığı ve evinden sadece balık tutmak için çıktığı sanılıyor.

Abdullah Karaca: 1599’da Floransa’nın Toskana Dükü payesiyle yöneticisi olan Medici sülalesinden I. Ferdinand Medici ve onun ölümüyle II. Ferdinand Medici’nin özel sarayında müzisyenlik yapan ünlü besteci Jacopo Peri’nin Abdullah Karaca olduğu iddia edilmektedir. Çok gür ve kıvırcık saçlı olması da bu iddiayı desteklemektedir. Kendisi ilk opera eserini besteleyen kişidir. Ancak geceleri sarayda uyumaktansa mezarlıklarda uyumayı tercih ettiği için dük tarafından sürgüne -Roma’nın bir köyüne-gönderilmiştir. Ölümünden sonra şahsi dolabında ‘Martıların kanat sesleri’ diye adlandırdığı bir beste bulunmuştur. Muzlu pastayı çok sevmesi sonunu da hazırlamıştır; muzlu pasta yemekten zehirlenip öldüğü sanılıyor.

Mehmet Erikli: Miskinler Tekkesi’nin kurucusudur. Tekkede akşamları çaylar demlenir, gazeller okunur, keşküller kaşıklanır, geceleyin çirkin adamların rüyalarına giren güzel kadınlar üzerine sohbet açılır ve burası gazete çığırtkanlarının, yoğurtçuların, sümenaltıcıların, yazarların yahut kendisini yazar zannedenlerin kulak kesildiği bir yer olup çıkardı. Böyle farklı meslek gruplarından adamların biraraya gelmesi ve ortak bir noktada buluşması işitilmiş şey değildi. Gelgelelim Erikli, herkesin bünyesinde bulunan “miskinliği” keşfetmiş ve hiç yoktan “çalışmaktan geberdim, bittim.” diye hayıflanan işte nebileyim hırdavatçı, manifaturacı, camekân izleyicisi, kepçe operatörü izleyicisi gibi şimdilerde kulağa tuhaf gelen meslek erbaplarını bir çatı altında toplamayı başarmıştı. Unutulmasın ki Oblomovluk, her insanı saran “hız” hayvanının galip gelmemesi için ortaya çıkmış ve tâ Adem aleyhisselamdan bu yana yorgunluğun karşı cephesinde buz gibi demir hindi şerbeti kıvamında, insanlığa nefes olmuştur. Erikli, açtığı Miskinler Tekkesi’nin girişine de şu levhayı iliştirmişti: “Mağripten Maşrıka dolananlar da buralıdır.”

Celal Kuru: Aristotoles’in yazdığı iddia edilen “Poetika” adlı eser, aslında Celal Kuru tarafından yazılmıştır. Kendisi, yazdığı parşömenleri beğenmediği için buruşturup Atina’nın sokaklarına atmıştır. Sinsi Aristotoles ise bu parşömenleri bulup kendi adıyla tekrar yazmıştır. Şiiri tüm sanatlar gibi bir taklit olarak göre Celal Kuru bu sebeple parşömenlerini sokaklara saçarken “Ver cüceye onun olsun şairlik / Benim gözüm büyük sanatkârlıkta” dizelerini mırıldandığı Heredot tarihinde geçmektedir. Bu esnada Aristotoles ise dudaklarını ısırmaktadır. Bu bilgi de yine Heredot tarihinde geçmektedir.

Kerim Kolat: Sinemaya ses gelmeden önceki döneme sessiz dönem denir ki bu adlandırmanın sahibi Kerim Kolat’tır, yıl 1899. Charlie Chaplin’in Amerikan vatandaşlığını reddetmesini sağlayan Kerim Kolat, Amerika’dan çıkmak zorunda kalan Çaplin’i de alarak İsviçre’ye gitmiş ve İsviçre dağlarında belgesel-film çekmişlerdir. Fakat Kerim Kolat’la Çaplin’in yolları, Çaplin’in Oskar ödülünü kabul etmesiyle ayrılmış ve Kolat kendini, görünmez sinemaya adamıştır. O günden bugüne kendisi görünmemektedir.

Mustafa Çolak, Ömer Ertürk, Emre Baştuğ, Bahadır Dadak: Bu yazarlarımız, evli, nişanlı, sözlü veya zihnen evli olduklarından tarihin her döneminde bu sıfatlarıyla tebarüz etmiş mutlu insanlardır.

 

 

 

DİĞER YAZILAR

8 Yorum

  • çaycı remzi , 25/03/2015

    bence en çılgını sulhi ceylan. paragraf değil kitaplar hakediyor.

  • collare , 25/03/2015

    bence en çılgını bahadır dadak

    iyiki varsın

    sen paragrafları hak ediyorsun

  • kurtlar vadisi merve , 25/03/2015

    şule beyaz hanımı da göremedik.
    peride nigar da yok!

  • tek türkiye merve , 25/03/2015

    sayın uğur c. niye yok bu yazıda?
    olsaydı, bi sürü yorum gelürdü.

    • Julıo Cortazar , 25/03/2015

      Edebifikir’in ve yazarlarının “çok yoruma” ihtiyacı yok ki Bedrettin!

  • çare merve , 24/03/2015

    Aahhh Aydoğan. Davut yaşıyor hayalindeki hayatı.

  • Orhan gutan , 24/03/2015

    raskolnikov ibrahim halil aslan mı yoksa? zira 1866 yılında petersburg sokaklarında görmüşler.

  • para sayarken yorulan , 24/03/2015

    metni kim ele aldıysa süper işçilik çıkarmış
    her biri roman karakteri kadar sahici ve etkili

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir