Edebfikir Haber Ajansı
Cumartesi günü, “İdeolojiler Çağı Kapandı mı?” konusunu tartışmak üzere soluğu Mostar Gönüllüleri Derneği’nde aldık. Bu meseleyi vuzuha ve nihayete kavuşturmak arzusundaydık, inşallah soruları çoğaltmadık, azalttık.
***
Sulhi Ceylan derneğe girdiğinde Davut Bayraklı oturmuş çay içiyordu. Henüz panele sadece bir kişi gelmişti. Sulhi Ceylan’ın yanında kaçak yazar, prangalı Aydoğan K var idi. Üstat Muharrem Cezbe’nin bir nezle, halsizlik ile şifalandığı ve gelmeye gayret edeceği haberi dolanıyordu cep telefonu ekranlarında. Davut Bayraklı, Sulhi Ceylan’a panel için bir kişi gelmiş olsa da biz konuyu birbirimize anlatırız yine de paneli gerçekleştiririz diye moral veriyordu ki evvela Üstat Muharrem Cezbe mekânı şereflendirdi. Üstadın gelmesinin bereketiyle olacak genç arkadaşlar sökün etti ve panelde 14 sayısını bulduk.
Aynı anda Polanya’da arkadaşlarımız eylem hazırlıklarına başlamıştı.
***
Panel, Sulhi Ceylan’ın konuşmasıyla başladı. Sulhi Ceylan, ideolojilerin tamamının kapitalizm tarafından bitirildiğini ve çerçevelendiğini yani ılımlaştırılarak kapitalizmin çizdiği sınırlarda kendilerine ifade etme hakkı tanındığını söyledi. Kapitalizmin bu başarısının; aklı kutsaması ve şehvet merkezli bir hayatı ideal olarak sunmasında saklı olduğu dile getirildi.
***
Davut Bayraklı ise, izm’lerin hâlâ yaşadığını, bazen bir ideolojinin öne çıkabileceğini ve bu durumun diğerleri için ölüm olmadığını Cemil Meriç’ten ilham alarak ifade etti.
***
Muharrem Cezbe ise, kapitalizmin bir ideoloji olmadığını söyleyerek tüm dikkatleri üzerine çekti. Yaşadığı 183 yılın kendisine temin ettiği “otomatik hürmet”ten ötürü itiraz eden olmadı. Üstat bu hürmetten o kadar istifa etti ki Newton’un yerçekimi kanununu da inkâr etti ve bilimin kültürel olduğunu öne sürdü. Ayrıca üstat zihinlerimize lavabo açıcı mahiyette şu cümleyi döktü: “Siz ona yerçekimi dediğiniz için o yerçekimi. Böyle bir şey vardı da bu gariban ecnebi mi keşfetmiş onu? Peh! Bir düşünün bakalım bu nevzuhur uyduruk iddia Çin coğrafyasından gelmedi de kendini bilmez, haddini bilmez Avrupa coğrafyasından mı geldi? Bunların alayı görgüsüz evladım!”
***
Sol tarafımızda bizi dinleyen Mehmet Necip, konuya katılmamak için kendini zor tuttu. Panelden sonra Weber’siz bir kapitalizm nasıl anlatılır diye bize çemkirmeyi de unutmadı. Necip’i de – o çok tenkit ettiği – akademisyen halet-i ruhiyesinin hücre hücre teslim aldığını maalesef üzülerek fark ettik.
***
Panel 17.00 sularında, soru ve cevap bölümünün akabinde nihayete erdi. Bu saatler ise Polanya yeraltı temsilcilerimizin Poznan sokaklarında Edebifikir afişini açtığı saatlere denk geliyordu.
***
Sulhi Ceylan, Aydoğan K, Mehmet Necip ve Muharrem Cezbe’nin vapur yoluyla Kadıköy’e hareket ettiği ve seyahat esnasında da Mehmet Necip’in gittikçe akademisyenleştiği ve Aydoğan K’nın da gittikçe evcilleştiği kalemlerimizden kaçamadı.
***
Aydoğan K’nın son birkaç ayda “Türk Kası”nı gayet ihtişamlı bir şekilde geliştirdiği gözlemlendi. Yüzünde ise dünyayı az önce satıp ücretini nakit olarak cebine indirmiş bir insanın rahatlığı ve akşam nereye gideceğini kesin olarak bilmenin gevşekliği vardı. Nitekim Kadıköy rıhtımına varır varmaz “Oldu o zaman Sulhiciğim, evden beklerler!” deyip hemen Sulhi Ceylan’ın elini sıktı. Diğer arkadaşlarla da vedalaştıktan sonra da binlerce erkek gibi “akşam eve ulaşma” yarışına katıldı.
***
3 Yorum