bugünlerde burada
neşeli insanlar birden ortamın kimyasına kast ediverirler. bazen güçleri yeter bulundukları meclisin kimyasını değiştirmeye ama bazen meclistekiler başka âlemlere uçup gitmişlerdir ki neşeli kimsenin onların hâlet-i ruhiyyesine tesir etmeleri mümkün olmaz. böyle durumlarda, onların neşeli oluşu sanki bir boş bulunma gibi olur.
***
senin istanbul’da olman ne kadar tuhaf! burada olacaksın ben bunu hissetmeyeceğim. sözünü duyar gibiyim “abartma, doğa üstü güçlerin yok senin.” öyleyse doğa üstü güçlerim olmalı. beni görmeden gideceksin. beni istanbul’da bırakıp gideceksin. evde unuttuğun kol saatini almak için dönmeye üşendiğin gibi yaparsın bunu. beni bırakıp gidersin, evde saatini bırakıp gitmenin umursamazlığı gibi gidersin.
***
mezura. terzilikle ilgili bir kelime. bu kelimeyi şu yirmi dört yaşıma kadar şöyle kullanıyordum: meziro. çünkü annem hep böyle kullanır. ben de bu kelimeyi sadece ondan işittim. babam da meziro der. acaba o da mı annemden öğrendi? yok, annesinden öğrenmiş olmalı, babannem de meziro diye kullanıyordu, öyle hatırlıyorum.
italyanca kökenli bir kelimeymiş mezura. italyanlar şöyle diyor: misura. tdk sözlüğüne göre mezura kelimesinin bir de mezür diye kullanımı varmış. meziro söyleyişinin mahallî olduğu apaçık. ancak tdk’nin mahallî kelimeler sözlüğünde yeri yok bu kelimenin.
peki, kelimenin doğrusunu nerede gördüm de fark ettim bu durumu? genç kızlar için piyasaya çıkarılan, berbat bir dergiden: go girl.
terzilikle ilgili bir terimler sözlüğü göremedim. acele etmemek lâzım, illaki bir köşeden çıkacaktır. vardır öyle bir kitap. galiba böyle bir sözlük yazılırsa bol bol italyanca ve fransızca kökenli kelime okuyacağız. doğrudan irtibatlı olmasa da görsel moda tasarımı sözlüğü diye bir kitap var. terzilik terimleri hakkında bilgi bulmak için belki de tarih, sosyoloji, halkbilim kaynaklarından konu özelinde yapılmış araştırmalara bakmak gerekecek. bu arada, “görsel moda tasarımı sözlüğü” ifadesi anlatmak istediğini anlatamamış gibi görünüyor. şöyle olsa iyi olurdu: “görsellerle moda tasarımı sözlüğü”
terzilikle, kumaşla, dikişle ilgili bir kitap yayınlaması için selim ileri’nin konuyla ilgilenmeye başlamasını bekleyeceğiz galiba! ne dersin aydoğan k?
***
ömer ertürk’le mustafa çolak elden çıkarmak istedikleri kitapları sahafa götürmek yerine doğrudan okuyucuya getirmişler. ben de william faulkner’in “ses ve öfke”sini aldım. 2,35 türk lirası ödedim! bu arada klavyede, yeni türk lirası işareti nerede bulunuyor?
faulkner, ömer’in kitabıymış. sezai karakoç’un, çok dikkate değer bir romancı olduğunu söylemesi üzerine almış “ses ve öfke”yi. faulkner demişken bir de anekdot aktaralım. işle alakalı bir çalışma için, mehmet nezir eryarsoy’un rasim özdenören hakkındaki tezini indirmiştim internetten. özdenören’in amerika günleriyle ilgili şöyle bir şey nakletmiş eryarsoy: “ingilizce dersinde yapılan etkinliklerden biri de diksiyon çalışmalarıdır. bu çalışmalar esnasında her öğrenci devlet adamlarının, komutanların meşhur söylevlerinden birisini seçerek derste okumaktadır. sıra özdenören’e geldiğinde o, faulkner’ın nobel ödül töreninde yaptığı konuşmayı seçer. konuşmayı bitirdiğinde ingilizce hocası “bu metni nereden buldun?” diye sorar. özdenören “bu, amerikalı romancı william faulkner’ın nobel söylevi” diye cevap verir. hoca tekrar “bu da kimmiş?” der. amerikalıların faulkner’ı kendisi kadar bile tanımadıklarını görmesi özdenören’i hayli şaşırtacak ve üzecektir.”