Hepimiz Aynı Gemideyiz II

Muhammet Emin Oyar, gezi yazıları devam ediyor. Bu seferki durağı Dubrovnik…

***

(Dubrovnik, Hırvatistan)

Bosna Hersek seyahatinden sonra akşam saatlerinde Dubrovnik’e geri dönüş yaptık. Sabah, muhteşem manzarasını seyretme imkânını bulmuştuk. Akşam saatlerinde de Dubrovnik’in Old Town (Eski Şehir) bölgesini gezdik. Bu bölge, 1991’de Hırvatistan’ın Yugoslavya’dan ayrılması sırasında çıkan iç savaşta Sırp saldırıları nedeniyle önemli ölçüde zarar görmüş. Unesco’nun başlattığı yenileme çalışmalarıyla da 2005’te eski görünümünü büyük ölçüde kazanmış.

Bu bölgeyi gezmemiz için sadece bir buçuk saat kadar zamanımız vardı. Neyse ki eski şehir bölgesi Dubrovnik’in gezilip görülecek tüm yerlerini barındırıyordu.

Pile Kapısı’ndan bölgeye giriş yaptık ve oradan bölgenin ana caddesi olan Stradun Caddesine geçtik. Sabah bizi manzarasıyla büyüleyen Dubrovnik, şimdi de tüm kasvetiyle karşımızdaydı. İç sesimin, “Şu caddede kimse olmasın, yalnız başıma dolaşarak Ortaçağ Avrupa’sının kasvetinden doyasıya tiksineyim”  dediği doğrudur. Burası, bana uymasa da Ortaçağ Avrupa’sı mimarisine merakı olanlar için bulunmaz bir nimetti. Cadde boyunca yol kenarlarında tarihi binaların ilk katlarındaki hediyelik eşya dükkânlarına uğradık. Burası Mostar’a göre oldukça pahalıydı. Pazarlık da yapmıyorlardı.

Sabah bizi güler yüzleriyle ve dostane bir şekilde karşılayan Mostar halkından sonra Dubrovnik’in soğukkanlı insanları ve tok esnafları sevgimize ve muhabbetimize mahzar olamadılar.

Bölgede, birçok tarihi eseri görme imkânı bulduk. Bunlar, Büyük ve Küçük Onofrio Çeşmeleri, Çan Kulesi, Orlando Sütunu, Rektör Sarayı, Aziz Blaise Kilisesi, Lovrijenak Hisarı ve caddenin sonundaki eski liman. Bu saydıklarım sadece ismini öğrenebildiğim yerler. Bunların dışında da çok fazla tarihi eser vardı.

Dubrovnik seyahatimizden gezip gördüklerimiz bu kadar olsa da yaşadıklarımız bunlardan ibaret değil. Burada da başımıza gelen küçük bir anekdotu paylaşmak istiyorum. Otobüslerimizden inerken tüm eşyalarımızı yanımıza almamız gerektiği, herkesin farklı otobüslerle gemiye dönebileceğini söylediler. Aksilik bu ya; biz de içinde Mostar’dan aldığımız birkaç hediyelik eşyanın ve Blagay’dan aldığımız nar ekşisinin bulunduğu poşeti otobüste unutmuşuz. Stradun Caddesinde salınırken poşeti unuttuğumuz aklımıza geldi. Diğerleri bir yana ama nar ekşisine gerçekten çok üzülmüştüm. Neyse ki grup liderimizi buldum. Yanında rehberimiz de vardı. Grup liderimize durumu anlattım, o da yapacak bir şey olmadığını söyledi. Rehberimiz meraklı bir şekilde “Bir sorun mu var?” diye sorunca olayı bir de ona anlattım. O da, endişelenecek bir durumun olmadığını, gemiye dönüşte herkesin istediği otobüsle döneceğini ve kendi otobüsümü yakalarsam paketime kavuşacağımı söyledi ve nar ekşisine kavuşabilmem için umut ışığını yakmış oldu. Eski şehir gezimiz bittiğinde otobüslere bineceğimiz yere geldik. Gelen otobüs, dolup gemiye gidiyordu. Bir an “acaba bizim otobüs çoktan gitmiş olmasın” diye düşünürken otobüs önümde beliriverdi. Otobüse biner binmez paketin yerinde olup olmadığını kontrol ettim. Fakat yerinde yoktu. Durumu hemen şoföre izah ettim. O da beni sorguya çekti. Soru sormasından belliydi ki paket şofördeydi. Ama şoförün kıt İngilizcesinden dolayı anlaşmamız oldukça zor oldu. Uzun uğraşlar sonucu paketin içinde nar ekşisi olduğunu söylediğimde paketi sakladığı yerden çıkardı ve bana verdi. Bu duruma çok şaşırdım. Paketin rengini, boyutunu, hangi koltukta unuttuğumda söyledimse de hiç bir şey anlamamıştı. Ama nar ekşisi mevzu bahis olduğunda paketi hemen bana verdi ve bunu otobüsünde içmememi söyleyerek beni uyardı.

Velhâsıl-ı kelam, Dubrovnik güneşle güzeldi. Ben karanlığını sevmedim. Her ne idiyse de burayı gördüğüme, güzelliklerine ve kasvetine şahit olduğuma memnun oldum. Gemi Dubrovnik limanından demir aldığında ardımda kalan şehre el salladım.

Bir sonraki durak, Tunus…

DİĞER YAZILAR

4 Yorum

  • büşra , 23/11/2013

    ben de zaten yorum yazmak için daha çok girer oldum. edebifikir bu okuruna güvenme.. sana nasıl da kendini değersiz hissettirdi değil mi iki dakikada? olsun aldırma. ben edebifikirsiz bir şey değilim sonuçta ( abartıya gel)..
    benim gücüm burdan geliyor (ikinci mübalağa) ya benm facem twiterim yok o yüzden buraya sarıyor olabilirim belki de.. ben küçükken de çok konuşurdum, abim çok gıcık bir şekilde: -lütfen sus büşra, para vereyim de sus.. derdi.
    şimdi de dese keşke ;)

  • siteye büşra'nın yorumlarını okumak için bakan , 23/11/2013

    dubrovnik. kulağa küfür gibi geliyor.

  • büşra , 22/11/2013

    Hırvatistan çok güzel bir ülkedir ama nerde gidecen de görecen de.. ben o parayı bulsam umreye giderim evvela.. neyse bir şey soracağım: bu nar ekşisi bildiğimiz çiğ köfte ve kısıra kullandığımız nar ekşisi değil mi? Bosna Hersek’ten alınması dışında onu özel kılan nedir mezkur nar ekşisinin? Ki şoförü bile yitik mal gibi cebe indirmeye sevketmiş..ne insanlar var.. hırvattır o bir de kesin..

    • @PapaganBamBam , 22/11/2013

      hastayım bu büşra’ya…cik cik cik…

büşra için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir