Dünya Düzse Evdeki Küre Haritaları Ne Yapacağız?

Evvela en baştan şunu söyleyelim “Bu zamanda halen dünyanın düz olduğuna inanan mı var yahu!” diye aşırı bilimsel bir duruşunuz ve muhteşem bir felsefî konumunuz varsa Wells‘in Körler Ülkesi‘ne hoş geldiniz. Zira mesele kesinlikle dünyanın düz ya da yuvarlak olması değil. Buradaki mesele çok daha derin. Ve konuya manken olan tiplerin medeniyet bilinci, psikolojik durum ve bilim felsefesi bağlamında yetersiz bakiye vermesi. Çünkü ortada sadece sloganlar var ve Nasa bir ortaçağ kilisesinden ve engizisyonundan farksız durumda. Sorulara bilimsel cevaplar verilmek yerine sadece hakaret ve itham ediliyor. Müslümanlar için ise durum daha vahim. Görülen o ki Nasa’nın verileri günümüz ortalama Müslüman’ı için Kur’an’ı Kerim’in ayetlerinden daha hakkal yakin iman edilen bir meseleler bütünü. Müslümanların Amerikan menfaatlerini korumak için kurulmuş ve bilimsel terörizm üreten bu karanlık kuruluşa icmali bir imanları var. Bunun bir kısmına taklidi iman da diyebiliriz. Çünkü ortalama üniversite mezunu olan bir Müslüman eğitim sistemimizin olağanüstülüğü sayesinde o çok hakikat zannettiği bilimin felsefesini bilerek değil Batı neyi üretirse ona iman etmeyi öğrenerek mezun olmaktadır. Bu sebeple konuyu merak saikiyle etraflıca incelemiş biri olarak bilim felsefesi doğrultusunda hazırladığım soruları sormaktan başka bir şey yapmayacağım. Bazıları başkaları tarafından sorulmuş, bazıları ben meseleyi araştırırken kafama takılmış olan bu sorulara Nasa’nın “Bu zamanda halen dünyanın düz olduğuna inanan mı var yahu!” kabilinden hakaretlerden başka bir cevap verdiğine rastlamadım. Rastlayan varsa yazının yorumlarına ekleyebilir.

Usul üzerine sorular:

1. Bir şeyin bilimsel olup olmadığına kararı vermek için hangi seviyede olmak lâzım? Buna kim karar veriyor? Popper deneysel olmayan bir şeyin bilimsel olmadığını söylemiştir. Bu ampirizm, bilimi felsefeden ayıran çizgi olarak kabul edilmiştir. Böyle olmakla “Sonsuz Evrenler Teorisi” gibi abuk subuk birçok teoriyi bilim diye kim, niye pazarlamakta ve bu teoriler hangi laboratuvarda denenmektedir?

2. “Bilimselliği” her cümlesinin sonuna eklemleyen akademisyenler düz dünya teorisi gibi yok edilmiş paradigmalar hakkında konuşurken neden birden bire Fahriye Abla moduna geçerek “Böyle saçmalık mı olur ayol? Bunlar kilisenin finanse ettiği zırvalar” şeklinde bizim mahalle kahvesinin popüler komplo teorisi jargonuna transfer olmaktalar.

3. Bilimde tekelcilik söz konusu olabilir mi? Bir ülkenin menfaati için kurulmuş Nasa gibi bir kuruluşun soğuk savaş döneminde Rusya’ya karşı ürettiği görüş ve eylemlerin sıhhati hangi bilimsel teoriyle izah edilmektedir? Yani rakip ülkeyi mağlup etmek için finanse edilen bir kurum nasıl bir bilim üretebilir?

Esas Üzerine Sorular:

1. 1940 ve 50’lerde bir odaya ancak sığan bilgisayarlar 70’lerde hesap makinelerinden halliceydiler. Bugün bilgisayar teknolojisi cebimize kadar girmiş ve işlemsel olarak yaptıkları akıl almaz seviyelere ulaşmışken en son 1972’de aya çıkan Nasa’nın elli küsur senedir bir daha aya çıkamaması hayatın olağan akışına uygun mudur? Üstelik Nasa’nın bütçesinde her hangi kısıtlama olmadığı gibi canı istediği zaman nereye gittiğini bilmediğimiz roketler fırlatmaktadır. Bu roketlere biraz daha benzin(!) çekip aya kadar gidip orada Hollywood’ta algı oluşturdukları gibi istasyonlar koloniler kursalar olmaz mı?

2.Michelson ve Morley ışığın içinde yayıldığı esir maddesini ispat etmek için yaptıkları meşhur deneyde şu sonuca ulaştılar: Ya dünya dönmüyor ya da esir maddesi yok. 1887’de henüz Nasa’nın Hollywood marifetiyle ürettiği görüntüler ortada yokken neden dünyanın dönmediği yerine esir maddesinin olmadığı hükmüne varıldı? Bunun bilimsel kuşkuda ve felsefedeki karlılığı nedir? Eğer esir maddesi yoksa ışık neden dalgalanarak yayılmaktadır? Işık neyin içinde dalgalanmaktadır? Madem esir maddesi yoktur o zaman yeni kuantum fiziği teorileri içinde kendine revaç bulan Süper Sicim Teorisi gibi teorilerle neden yeniden esir teorisine dönüş yapıldı?

3. ‎Dünyanın döndüğüne dair neden fiziksel bir formül ve olgu bulunamıyor? Dünyanın döndüğüne dair halen en büyük kanıt neden bir sanayi ustası Faucault‘nun bir tavana astığı ve lalettayin hareket ettirdiği bir sarkaç? Madem mekanik bir sarkaç dünyanın döndüğünü kanıtlıyor peki hareket-yön tespiti için icat edilen jireskop yirmi dört saat çalıştırıldığı halde neden dünyanın döndüğünü tespit edemiyor?

4. ‎Nasa’nın yayınladığı dünya fotoğrafları neden hep fotoshop çıkıyor?

5. ‎Dedemin düğün videosu bile dururken neden yirminci yüzyılın en büyük olayı diye dünyaya pompalanan aya gidiş ve çıkış videolarının orijinalleri kayıp? Gerçekten böyle orijinal bir kayıt var mıydı yoksa Amerikalılar atmosfersiz ortamda bayraklarının dalgalandığı stüdyo çekimleriyle dünyayı mı trollediler?

6. ‎Bugünkü teknolojiyle bile henüz aya çıkılamamışken altmışların sonundaki birkaç megabaytlık teknolojiyle nasıl aya çıkıldı? Üstelik dünyadaki provalarda bile mekikler başarısız olmuşken.

7. ‎Bugünküyle bile olamaz denilen Van Ellen kuşağının geçilmesi o günkü teknolojiyle nasıl geçildi? Kuşaktaki binlerce derecelik sıcaklık, kuşaktan sonraki radyasyonlu alan, aydaki yüzlerce derecelik sıcaklık ve nesneleri kendi formlarından çıkaran vakum ortamında aya çıkan astronotlar nasıl oldu da Heidi‘nin kırlarda dolaşması gibi rahatça hoplayıp zıpladılar?

8. ‎Nasa neden bağımsız kuruluşların uzaya roket fırlatmalarına izin vermiyor? Dünyadaki bütün uzay birlikleri neden Nasa’ya bağlı? Sadece atmosfere kadar fırlatılan uydularla neden Uzay Yolu masalları kurgulanıyor?

9. ‎Neden ABD’de bugün yüzbinlerce takipçisi olan Düz Dünya Teorisi bilimsel bir şekilde çürütülmüyor?

Efendim açıkçası bunlar benim kafamdaki onlarca sorudan birkaçı. Buna bilimsel düşünmek diyebiliriz. Çünkü o herkesin ağzına sakız olan bilimsellik, korkmadan soru sormakla başlar ve sorulara yansız cevaplar verilmesiyle devam eder. Henüz 7 yaşında bir çocukken kucağına bir küre verilerek bu mavi portakalın dünya olduğu “bilimselliğiyle” yetiştirilen genç nesillerin bunu bilimsellik sanmasında psikolojik olarak bir anormallik yok. Fakat siz gene de boş bir zamanınızda Wells’in Körler Ülkesi‘ni okuyun bence. Belki de hasta zannettiğiniz adamların sadece gözleri görüyordur.

Ali Söyler

DİĞER YAZILAR

5 Yorum

  • Fatma Nur ELDEN , 29/10/2021

    Cehlin yaktığını, irfanla yapacağız.

  • zeynep k. , 13/04/2018

    Siteye girişimi bazen sadece yorumları okumak maksadıyla gerçekleştiriyorum. Dünyanın düz olduğuyla çok da ilgilenmiyorum bu yüzden. Bu sitenin yorum damarı mühim. Ben onun peşindeyim.
    Saygılar.

  • Adam , 12/04/2018

    Dünya düzdür, Nasa yamuk!

  • İhsanbul , 12/04/2018

    Ben başlangıç meridyeni olayına takığım. Neden İngiltere’den ve neden bir kasabadan geçtiği kabul edilen hayali çizgi… Tüm coğrafi olayların mihenk noktası orası mı?
    Bir de neden hep Kuzey yarımküre üst kısmında çizilir. Dünya yuvarlak ise neden bir ters yüz etme çabası var?

  • Fettah Paşa'nın 4. Nesli , 12/04/2018

    Bir daha, “Dünya YUVARLAKTIR” diyen olursa alnını karışlarım onun!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir