Yaşadığımız tarih, insanoğlunun ıstıraplı yükleri altında bir kez daha kamburlaşıyor. Katliamın geni Kabil’den kendi nesline tevarüs ederken bizler Habil’in yalın, tereddütsüz ve samimi imanından başka bir şey bilmedik.
Bizler 21. asırda insanoğlunun görebileceği en çetrefilli, en alımlı, en karışık ve en yapışkan zehirlere bulanmış bir hâldeyken dahi sözümüzü korkaklığımıza gömmedik.
Şimdi Filistin bombalar altında…
Edebifikir ailesi olarak evvela şunu söylemek isteriz: Dünyanın neresinde olursa olsun zulüm gören bütün insanlarla biriz, beraberiz.
Dün bütün varlığımızla Cezayir’de, Senegal’da, Bosna Hersek’teydik. Bugün Çeçenistan’da, Doğu Türkistan’da, Irak’ta, Musul’da, Kerkük’te, Patani’de, Somali’de, Şam’da, Humus’ta, Hama’da, Karabağ’da, Tahrir’de, Myanmar’da ve Filistin’deyiz.
Dünyanın çatlak duvarları arasından saldırıyoruz sözlerimizle. Kalbimizde eyleme dair kavi cümleler…
Dünya her geçen gün biraz daha kirleniyor. Katliamlarının çetelesi gün geçtikte artıyor. Tarih artık yoruldu katliamları işlemekten. Tarih sayfaları ise yalanları yazmaktan bıkmadı ve adalet hiç bir zaman bu yüzyıldaki kadar mecazlaşmamıştı. O halde dinle!
Zulüm, zulümdür ve zalimin kimliği önemli değildir. Zulme karşı olmak insan olmanın gereğidir. Din, inananlarına zulmü emretmez, emretmemeli. İsrail’in, bu operasyonları “din” adına yaptığını kim söyleyebilir? Akılları iptal eden bir inanç, din olmaktan çok insanların uydurduğu hezeyanlardır.
Bugün dünyayı idare ettiren bütün reel politikalar, devlet teamülleri, dengeler, siyasi ilişkiler, yatırım kaygıları, ekonomik sebepler ve adına her ne derseniz deyin zulmü engellemeyen hiçbir şeyi kabul etmemiz mümkün değildir! Acımasızca ufacık çocuklar öldürülürken, devletlerin o büyük(!) çıkarlarının korunması için susulması zulme ortak olmak değildir de nedir!
Zaman göreceli bir kavram; bizler ışık hızında yaşıyorken hayatı, kim bilir akrep ve yelkovan Gazze’de kaçıncı ağır adımını atıyordur? “Allah’ın kaderinden yine Allah’ın kaderine sığınıyoruz!” Ama sabrımız, yayın gerilmesidir. Okumuz sadakta!
İsrail’e söylememiz gereken bir şeyler var: Böyle devam ederseniz yok olacaksınız! Ama bugün ama yarın, bunda bizim de bir katkımızın olması duasıyla diyoruz ki bizim iman ettiğimiz Peygamber Efendimiz; bir gün sizin yeryüzünden tamamen silineceğinizi söylüyor. Diktiğiniz ağaçların, arkasına sığındığınız duvarların dile geleceğini söylüyor. Yok olacaksınız ve yaptıklarınızın karşılığını birebir göreceksiniz. Unutmayın bire bir. Ne bir eksik ne bir fazla!
Dünyanın tüm duvarlarını kırmak için elimizde birinci elden balyozlar var. İnancın zaferini kabinde yaşayanlar asla yenilmeyecekler.
Şüphemiz yok, zafer elbet bizimdir!
Edebifikir Yazarları
31 Yorum