Eskimez Pörsümez ve Ebedi Yeni

Halkımızın dilinden dökülen Allahu Ekber nidaları gökyüzünü aşka ve cesarete boyuyordu.

Olağanüstü zamanlardan geçiyoruz. Her sabah gözümüzü açtığımızda acaba bugün ne ile karşılaşacağız diyor ve suskunlaşıyoruz. İşte 15 Temmuz gecesi yaşananlar da böyle bir şey. Bir anda millet olarak darbe girişimiyle yüzyüze kaldık. İlk olarak Boğaz Köprüsü’nün askerler tarafından kapatıldığı haberi düştü telefonlarımıza. Akabinde Ankara’daki çatışmalar ve diğerleri… Evet bu bir darbe girişimiydi ve halkın iradesine resmen silah çekilmişti.

***

Sosyal medya üzerinden haberler akın akın yağıyordu. Her kafadan bir yorum ise cabası… Ne olduğunu anladığımızda ise halkın sokaklara sahip çıkması gerektiği gerçeği önümüzde duruyordu ve halk ise gecikmeden sokakları tutmaya başlamıştı bile. Evet darbe gerçekti ve bu darbe Türk milletinin geleceğini hedef almıştı.

***

Saatler ilerledikçe şehit haberleri gelmeye başladı. Ankara’da ise jetler TBMM ve daha birçok kamu kurumunu bombalıyor ve alçak uçuş ile halka korku salıyordu. Helikopterlerden ise halka ateş ediliyordu. Gayet komplike bir darbe harekatı ile karşı karşıyaydık. Fakat Türk milleti o eski millet değildi. Verdiği oya sahip çıkmasını bildi ve bir takım cuntacılara eski darbe hareketlerinde olduğu gibi sessiz kalmadı. Eline ne geçirdiyse kendini sokakta buldu. Halkın silahını halka çeviren cuntacı askerlere karşı öncelikle göğsünü siper etti. Tank paletlerine yorgan gözüyle baktı. Baktı çünkü eğer şimdi sokakta olamazsa bu millet yıllarca bir daha kendine gelemez ve boynu bükük kalırdı. Şehitlik gibi en büyük pâye ise göz kırpıyordu.

***

Derken salâ sesleri duyulmaya başladı. Halkımızın dilinden dökülen Allahu Ekber nidaları gökyüzünü aşka ve cesarete boyuyordu. Her ihtilalin bir sloganı vardı.  Ve bu sloganlar sadece halkı uyutmak için ortaya atılıyordu. Ama 15 Temmuz gecesi farklıydı. Artık eskimez, pörsümez ve ebedi yeni slogan halkın kalbinde yer etmişti: Allahu Ekber. Allahu Ekber nidası dünyanın fani olduğuna, insanın kendini bildikçe insan olabileceğine, sadece Allah’a hesap vereceğine, kişinin en yakınının Allah olduğuna, insanı sadece Allah’ın aldatmayacağına ve en önemlisi de Allah’ın kuluna şah damarından yakın olduğuna bir atıftı. Sokaklar bir anda doluverdi. Cuntacı askerlerin önüne etten setler çeken halkımız askerlere sesleniyordu: “Kendinize gelin. Sizi kandırmışlar. Hangi devletin askeri kendi halkına silah doğrultur!”

***

Sabaha kadar süren sokak nöbetleri beklenen meyvesini vermişti. Halka karşı doğrultulan silah ve tanklar halkın eline geçmiş ve darbeciler tek tek teslim olmaya, teslim olmayanlar ise halk ve kolluk kuvvetlerinin ortaklaşa çalışması sonucu yakalanmaya başlanmıştı. Türk milletinin tarihine kara bir leke yazan cuntacılara karşı tertemiz bir tarih yazılıyordu.

***

Darbe hareketinin üzerinden üç gün geçti ve hâlâ milletimiz o koskoca imanı ile sokak nöbetlerine devam ediyor ve şu dizeleri mırıldanıyor:

“Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber
Sana âğûşunu açmış duruyor peygamber”   

***

Ey Türk milleti gazan mübarek olsun.

Sulhi Ceylan

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir