İp

Adam bir koltuğa oturmuş, urgan kalınlığındaki ipi büyük bir şevk ile çekiyor, çekiyor, az sonra ucunu yakalayacağını (bulacağını) sanıyordu. İpin ucu pencereden sarkmış, kim bilir nerelere uzanmıştı. Kaç saattir çekiyordu ipi, yorulmuştu, ama gevşemiyordu, çekmeye devam ediyordu; nasıl olsa ucu geçecekti eline. İşte o zaman!…

Bunca zamandır çekilen urgan kalınlığındaki ip neredeyse adamın bulunduğu odayı doldurmuştu. Kıvrım kıvrım üstüne, ip yığını tavana değecek gibiydi.

Adam bir ara duraladı.

Etrafına bakındı.

Çektiği ip odada kıpırdayacak yer bırakmamıştı.

Az daha çekerse ipi koyacak yer kalmayacaktı. Öteki odaya geçti, çekmeye devam etti. Yemeyi-içmeyi unutmuştu. Oda doldu, mutfak doldu, aralık doldu, ip her yanı kuşattı, ama hâlâ ucu görünmüyordu. Adam durdu-düşündü.

“Yöntem yanlış” diye düşündü.

İpi çekeceğine, ipi takip etse daha iyi olacaktı. Kalktı, giyindi, bir iki lokma bir şeyler yedi, çıktı evden. İpin ucu pencereden sarkıyor, bahçeyi geçiyor, sokağa çıkıyor, yaya kaldırımı boyunca uzanıyor, köşeyi dönüp kayboluyordu. Adam ipe yapıştı. Tuta tuta ipi takip etmeye başladı. Nereye kadar gidiyordu acaba?

Nereye giderse gitsin, kararlıydı, bu ipin ucunu bulacaktı. İpin ucunu bulunca her şey aydınlanacak, sıkıntıların kaynağı meydana çıkacaktı elbet.

Sokaktakiler ipe tutunmuş giden adamı hayretle izliyordu. Bir ihtiyar:

-Nereye böyle, diye sordu.

-İpin ucunu bulmaya, diye cevap verdi adam.

-Yorma kendini evladım, otur şuraya, çek ipi, sen gideceğine o gelsin, şeklinde nasihat etti.

Adam acıyla gülümsedi.

-O kadar kolay değil amca, çek çek bitmiyor.

İhtiyar:

-Allah çektirmesin, deyip yürüdü.

Onun ardından bir çocuk yanaştı.

-Bu ipin ucunda ne var?

Çok mânalı bir soruydu. Adam kafasını kaşıdı:

-Bir bilebilsem, dedi.

İki bıçkın, çakırkeyf geldiler:

-Hocam, hadi iyisin, ipi yakalamışsın.

-Evet yakaladık

-Eee… Ne geliyor oltaya, yırttın hadi.

-Yok canım, henüz görünürde bir şey yok.

-Olur, olur, çekmeye devam. Hadi marş.

Aklı başında, gözlüklü, okur-yazar biri:

-Tuhaf bir şey senin uğraş, ucunda ne olduğunu bilmediğin bir yola gidiyorsun, ya boş çıkarsa?

-Nasip, dedi ona. Boynunu büküp ipin peşi sıra yürümeye başladı.

Caddeleri, meydanları aştı; bir büyük parktan geçti, otoyola çıktı.

Niçin gidiyor?

Neden ipin ucu gözükmüyor? Kim koymuş bu ipi bu yola? Ondan başkası neden ilgilenmiyor?

Soruları boşverdi adam, engelleri aşmaya devam etti. Bir köprüden geçti, bir tünele girip çıktı, şehir dışına ulaştı. İp tepeleri aşıyor, tepelerin ardında batan güneşe doğru uzanıyordu. Adam yorulmuştu. Acıkmış ve susamıştı. İçinde o eski şevk kalmamıştı. Hatta ufaktan bir usanç baş göstermişti. Silkindi, derin bir nefes aldı, ipe daha bir heyecanla sarıldı. “Çözülmek yok” dedi içinden, “yılgınlık yok”.

Yürüdü tepelere ve batan güne doğru…

İp gidiyor, adam ipi takip ediyordu.

Zaman sonra alev alev yanan güneş ufukta küçülmeye başladı. Gün battı, adam kayboldu.

Adam deniz kenarında. İp gidiyor, o gidiyor.

Dalgaların hışırtısı, mehtap. İp bir yerden sonra yeniden şehre dönüyor.

Yine otoyol.

Gelip geçen arabalardan ipe tutunmuş giden adama merakla bakanlar…

Adam oralı değil, kendi âleminde.

Sonrası büyük şaşkınlık.

Gele gele kendi evine geliyor.

İp uzuyor, bahçeden geçiyor, o bildik pencereden içeri giriyor.

Adam boncuk boncuk terlemektedir.

İpi bırakır. Eve gider, kapıyı açıp girer, doğru salona yönelir.

Şok.

Adam bu defa salon kapısının önünde, ışığı açınca dehşetle sendeler.

İp tavana uzanmakta, avizenin demir halkasından sarkmaktadır.

Lakin bir idam halkası biçiminde.

Adam düşe kalka kendini bir koltuğa atar.

Oradan idam halkasına bakmaya başlar.

Mustafa Kutlu 

Not: Bu hikâye Mustafa Kutlu’nun Huzursuz Bacak adlı öykü kitabından alıntılanmıştır. 
Alıntılayan: Bilal Can

DİĞER YAZILAR

3 Yorum

  • B'haber , 18/08/2015

    Ayıp olacak ama ben anlamadım ya ) : ne olmuş ki?

    • aşikar merve , 19/08/2015

      kız n’olmuş n’olmuş anlatsana çatlıcam

    • Yesil_kalb , 19/08/2015

      Tutmuş yarım altın takmış, çeyrek bilem değil

Yesil_kalb için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir