Kasap Kalbî

Parlak meslek hayatımın ilk günleri. 2016 yılı güzünde bir akşamüstü, Beşiktaş-Harbiye otobüsü ile işten eve dönüyordum. Güneş gözlüğümün sundurması altında birbirine sırt dönmüş yolcuları izlerken omuzuma dokunan elin sahibi çocukluk arkadaşım ve halen komşum olan olan Özgür’dü. Kucağındaki sandviçten ısırık almayı ihmal etmeden bizim sokağa açılan alaturka kasap dükkânını haber verdi. Şaşırmıştım. Çünkü semt sakinleri et ihtiyacını alışveriş merkezlerinin kasap reyonlarından karşılardı. Eski usul kasapları hatırlayanlar yok denecek kadar azdı. O ihtiyarların dilinde bir nostalji, kaynak kitaplıklarında bir fotoğraf olarak kalmıştı. Hatta itiraf etmeliyim ki, böyle bir yerden alışveriş yapmak, terziye elbise götürüp tamir ettirmek yahut ayakkabı tamircisine uğramak ayıp sayılır, köylülük olarak değerlendirilirdi.  Ne yalan söyleyeyim ben de bunlardandım.

Özgür’e kasabı kimin işlettiğini sordum. “Şu oto kivalamacıdan boşalan yevde biv sanat mevkezi vavdı hani adını unuttum, müşteri bulamayan, eski yazı yazma devslevi falan veviliv yazıyovdu kapısında hat yazısı işte anla canım”

“Evet, hatırlıyorum.”

“İşte bu, ovası kapanmış yevine de kasap açılmış adamım, kasabı açan da sanat mevkezinin sahibi, o kedi gibi mıv mıv yüvüyen adam yok mu, oymuş.”

“Vay canına! Sanattan kasaplığa nasıl bir geçiştir bu böyle?” diye söylenirken gülmekten kendimi alamamıştım.

“Sovma” dedi, “para nevedeyse millet ovaya kayıyo, ama bizim semti tanımadığı belli. İki kilo et satsın olduğum yeve bayılıvım.”

“Neyse na’palım herkes kendisi bilir canım, iki aya kalmaz kapatır gider.” Diyerek önüme döndüm.

***

Ertesi gün ilk işim kasap dükkânını görmek oldu. Yanımda köpeğim Dolly de vardı. Kasabı karşıdan gören bir banka oturdum. Eski dönem dizilerindekinden farklı görünmüyordu. Kapısının üzerindeki tabelada beyaz üzerine kırmızı boyayla “KASAP NECİP” yazılmıştı. Hemen önünde eski ama temiz bir sandalye duruyordu. Siyah ve beyaz şeritli tentesi kaldırıma doğru indirilmişti. İzlemeyi bir süre daha sürdürdüm.

Derken dakikalar ilerledi ve çarşı hareketlenmeye başladı. Kasabın önünden geçen herkes önce durup tabelayı okuyor, durgun hareketlerle başını içeriye uzatıyor sonra da bir zombiyle karşılaşmış gibi endişeyle uzaklaşıyordu. Bir değil, iki değil, üç, beş, yedi…

Sorunun ne olduğunu öğrenmeliydim. Dolly’nin pençelerini de yanıma alarak yürüdüm. Yaklaştım, başımı uzattım. Kimsecikler görünmüyordu. Yavaşça içeri girdim. Burası Yeşilçam filmlerinde izlediğim kasap dükkânlarının aynısıydı; etlerin doğrandığı büyükçe bir tezgâh, kıymalıkların üzerinde dövüldüğü bir kütük, bir kenara itilmiş eski bir kasa ve duvarda asılı siyah beyaz bir fotoğraf. Burada yalnız olduğuma inanmak üzereydim ki, film o an koptu. Pirzolaların, bifteklerin, bilumum sakatatın dizili durması gereken yerde çeşitli renklerde kalpler duruyordu. Çeşitli boylarda, çeşitli yüzlere sahip yastık kalpler, çalar saatler ve daha birçoğu özenle sıralanmıştı. Bir korku filminin en pik sahnelerinden biriyle karşı karşıyaydım. Evet, Hattat Necip Bey aslında Kasap Necip’ti ve o bir psikopattı. Kaçmak üzere kapıya yöneldim. O da ne? Psikopat Necip kapıda dikilmiş gülümsüyor!

“Üzgünüm beyefendi, yanı başımdaki dükkân komşuma gidivermiştim. Hayırlı işler diledim, bir fincan kahve içtik, eskilerden sohbet ettik. Sanırım kalp almaya geldiniz. Benim yokluğumda seçiminizi yapmışsınızdır diye umuyorum. Buyurun hangisini arzu edersiniz.”

Burada, bu çılgının yanında bir saniye daha kalamazdım. Onu, yaşamımdaki ender korkulardan birini itekleyerek oradan uzaklaştım. Yetkililere şikâyette bulunmayı unutmadım tabiî. Birkaç gün geçmeden kasabın zabıtalar eliyle kapatıldığını duydum. Olması gereken de bu değil miydi? Kasap Necip’e ne oldu diye soracak olursanız, bilmiyorum. Onu bizim semtte bir daha gören olmadı.

Abdülkerim Kolat

DİĞER YAZILAR

2 Yorum

  • Orhun , 12/09/2018

    Şikâyet etmemeliydi yetkililere.

  • Mopsant , 12/09/2018

    Kolat öykücülüğü, Türk edebiyatındaki büyük bir boşluğu dolduruyor.

Orhun için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir