Mürekkep Düşünceler
“Eğer bir serçe konarsa pencereme onun varlığına katılır ve kumu didiklerim.” John Keats Odamın duvarında bir çatlak peyda oldu. Önceleri
“Eğer bir serçe konarsa pencereme onun varlığına katılır ve kumu didiklerim.” John Keats Odamın duvarında bir çatlak peyda oldu. Önceleri
“Nefret ettiğim iki şey arasında seçim yapmak zorundayım; ya aklımın tiksindiği düşleri seçeceğim ya da duyularımı dehşete düşüren eylemi.” (Fernando
Dünya garip bir yer olmadan evvel, ama öyle az berideki evvel değil, çok çok evvel bir zaman içinde, böyle söylenmeli,
Boyası yıllar önce dökülmeye başlamış ve bir daha da kimsenin yeniden boyamaya vakit bulamadığı bir eski zaman kapısından giriyorum. Birbirine
Uyumak için soktuğu başını kanatlarının arasından çıkardı. Gece güne dönüyor, her şey zifiri karanlıktan aydınlığa doğru yavaş yavaş yol alıyordu.
I’d rather be a sparrow than a snail Yes, I would If I could I surely would Kimseyle konuşmak, görüşmek
Henüz üzümün yaratılmadığı günlerden bu yana, neredeyse her gün kapısına tebelleş olan misafir, o akşam yine gelmişti. Ne vakit gelse
İçi içine sığmayan bir adam. Anlaşılan güzel bir haber almış. Az ötesinde karalar bağlamış oturan bir başkası. Evet ona göre
Sulhi Ceylan ve Bahadır Dadak’tan minimal bir öykü… *** Bahadır Dadak huzursuz düşlerinden uyandığında kendini papatya desenli şezlongunda korkunç bir
Yazamıyor. Şuna bakın. Bir ucube. Bir de Kamu Yönetimi okumuş. Daha kendini yönetmekten aciz. Saçı sakalı birbirine girmiş. Mütebessim. Ama
Odasında dönüp duruyordu. Aynanın karşısına gelince durdu. Bakışlarını yüzünde gezdirdi. Alnında, şakaklarında, burnunda, dudaklarında bir mana aradı. Bulamadı. Tekrar tekrar