Akıl Defteri: İslam Üzerine Düşünceler- 1

 

Künye: Tanrı’yı Hatırlamak – İslam Üzerine Düşünceler, Gai Eaton, İnsan Yayınları.

***

“… Zira batı kültürünün aslında ne kadar boğucu bir sistem olduğunu, Avrupalı ve Amerikalı kimliklerinden bir ölçüde sıyrılabilmiş olanlar ancak bilebilir.” [s, 18]

“Kaplanı yaratan Tanrı, gazap etmesini de bilir; dolayısıyla rahmete ve amele inanmayanların kurtuluşa ermesi beklenemez.” [s, 27]

“Günümüzde ise normallik, başkaları gibi olmak anlamına gelmektedir; yani çoğunluk yanılıyorsa yanılmak, çoğunluk gayr-ı ahlaki ise gayr-ı ahlakilik normal demektir. Kısacası bu bakış açısına göre, çoğunluk daima doğru olmak zorundadır; nitekim bu varsayım, demokrasinin de temelini oluşturan şeydir. Problemli olan nokta ise çoğunluğun on yılda bir fikir değiştiriyor olmasıdır.” [s, 37]

“Bir kere Batı kültürü, farklı ve genellikle birbiriyle uyumsuz kökenlere sahip olması bakımından belki de eşinin tek örneğidir. Bizzat Hıristiyanlığın kendisi, birbiriyle örtüşmeyen unsurlardan meydana gelmiştir; bir yanda Eski Ahit’te sergilenen şiddet dolu Yahudi tarihi ve öbür yanda İncil’de yer alan barış ve sevgi mesajı. (…) Son olarak bir de, arka planda kalmış ve Hıristiyanlık noktasında son derece pagan özellikler taşıyan fakat tamamen izleri silinmemiş, Alman ve İskandinav efsanelerinin etkisi söz konusudur.” [s, 37-38]

“Müslüman Batı’nın bilimini, teknolojisini ve yönetim tekniklerini almakla, tüm bu gelişmelerin arkasında yatan ideolojilerden ve değerler sisteminden kendilerini koruyabileceklerini sandılar.” [s, 42]

“Dolayısıyla İslam bilimi, yani fizik kozmolojiden veya metafizikten bağımsız düşünülemez; çünkü bilimin daha aşağı formları, daha yüksek formlarına bağlıdır.” [s, 43]

“Robert Oppenheimer’a göre, bir elektronun durumu zaman içinde değişmez, fakat aynı da kalmaz; yani o ne durağandır ne de hareket halindedir. Sağduyu bu tip çelişkilerle baş edemez. Nitekim yukarıdakine benzer bir cümle karşısında Fransız roman yazarı François Mauriac şöyle bir yorumda bulunmuştur: şu profesörün söyledikleri, biz zavallı Hıristiyanları inandıklarından çok daha akıl almaz şeyler.” [s, 45]

“Bilimsellik denen şey, bugün Batı’da ve gittikçe artan bir hızla tüm dünyada hâkim sistem olmak durumundadır ve vahye dayanan hakikatle hiçbir şekilde bağdaşmadığından İslam toplumu için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.” [s, 45]

“Bilimselcilik ise dogmatiktir, teorileri değişmez doğrular olarak görür ve bilimin ispatladığını veya daha sıkça olarak, çürüttüğünü iddia ettiği şeyleri varabilecek en son nokta kabul eder. Bu, bilimsel fundamentalizm’dir, uzağı görememedir, yetersizliktir, gerçekliğe ait kısmi doğruların şişirilip gerçekliğin ta kendisi olarak sunulmasıdır.” [s, 46]

“Eğer modern Batı medeniyetinin bir hedefi varsa bu ancak ‘çoğunluğun azami mutluluğu’ olabilir. Hâlbuki insan duygularının akıl ve mantıkla hiçbir ilgisi yoktur.” [s, 49]

“Biz insanlar, hayvanlardan daha üstünde olabiliriz, daha aşağılık da; ama hiçbir şekilde onlarla aynı seviyede olamayız. Çünkü onların hayatını yönlendiren kurallara tabiî değiliz.” [s, 63]

“Gerçek şu ki Hıristiyanlar ve Yahudiler kadar, Müslümanların da saygı gösterdiği erdemler göz önüne alındığında, Roma İmparatorluğu’nun temsil etmiş olduğu medeniyet pek çok açıdan Barbarların hayat biçimlerinden daha aşağı bir konumda idi. Dolayısıyla kasaba veya şehirde yaşıyor olmak, birebir medenileşmeyi gerektirmemektedir.”[s, 68]

“Evet, İslam’ın kadın ve erkek arasında ayrım yaptığı doğrudur. Basite indirgeyecek olursak, çağdaş Batı medeniyeti kadın-erkek arasındaki farkları azaltmaya çalışırken, İslam bu farkları pekiştirip yüceltmektedir. Esasında farkları görmek bir zekâ işidir, insan olmanın bir gereğidir. [s, 103-104]

“Aslında homoseksüellik, ahlaki bir ‘günah’ olmaktan ziyade kozmik bir bozukluğa işaret etmektedir.” [s, 108]

“Bu noktada Karl Marx’ın dul eşine atfedilen bir sözü zikretmek istiyorum: Karl, sermaye üzerine yazıp çizmek yerine biraz sermaye kazanmış olsaydı ne iyi olurdu!” [s, 110]

“Avrupalılar için Hitler, ‘bizden birisi’ idi; kendi tabiatlarında mevcut olan niteliklerin (Haçlılar ve emperyalist fetihler) müşahhaslaşmış hali olan bu adamla aralarında bir nevi yakınlık hissetmekte ama bunu inkâr etmeye çalışmaktadırlar. [s, 140]

“Buna karşılık ise, 1840’larda Cezayir’in Fransızlar tarafından işgaline karşı koyabilmek için kabileleri birleştiren Emir Abdülkadir’in hayatı durmaktadır önümüzde. Bir sufi şeyhinin oğlu olan bu zatın bizzat kendisi de, mistik ve mütefekkir idi. O, aynı zamanda bir savaşçı ve örnek bir askerdi. Düşmanları bile onun asaletini kabul etmişti; hatta manevi duruşundan fazlasıyla etkilenen Fransız komutanı, onu Hz. İsa’ya benzetmişti. Daha doğrusu, onu bizzat Peygamber Efendimize benzetmek olurdu. Çünkü Abdülkadir, Peygamberin modelini bizzat hayatında yaşamıştı. Düşmanlarına yenik düşüp Dımeşk’e sürgüne gönderildiğinde, ömrünün geri kalan günlerini İbn Arabi’nin tasavvufi eserlerini okumaya adamış ve çalışmalarına, Dürzilerin elinde ölümle yüz yüze gelen şehrin Hıristiyanlarını himayesi altına almak için ara vermişti. İşte bu şahıs, insan gibi bir insan ve Müslüman gibi bir Müslümandı. [s, 149]

“Mukayeseli Din isimli küçük bir derginin editörlüğünü yapan bir dostum vardı. Bir gün komşusu, bahçe duvarından seslenerek, ‘dini konularla ilgilendiğinizi duydum’ demiş ve serbest düşünenlere has bir böbürlenmeyle eklemiş: ‘Bu durumda size ateist olduğumu söylemek isterim.’ Bunun üzerine dostum, adamcağıza nezaketen Plato veya Plotinus’u okuyup okumadığını sormuş. Okumadığını öğrenince, sormaya devam etmiş: ‘Belki de St. Augustine ve Aquinas’yı okudunuz.’ ‘Hayır!’ ‘O halde sizin tercihiniz Pascal olmalı, değil mi?’ ‘O zaman söz biraz daha ileri gidip Upanişatlar’ı okumuş olmalısınız.’ Adam ‘Hiç birisini duymadım’ diye cevap vermiş. ‘Peki, ya Kur’an?’ demiş dostum.’ ‘O da ne? diye sormuş komşusu. Konuşma bir müddet bu şekilde devam ettikten sonra, dostum derin bir iç çekip, ‘Siz ateist değil, cahilsiniz’ demiş.” [s, 158]

“Hakikat hakikattir, insanların bu hakikat karşısında nasıl davrandıkları ise hakikatin gerçeğini değiştirmez. Hepimiz, güneşin var olduğunu ve dünyadaki yaşamın kaynağı olduğunu biliyoruz. Kimi, insanların güneş çarpması ya da deri kanserine tutulmaları, bizi güneşin varlığı konusunda şüpheye sürüklememektedir. Dolayısıyla dindarların hareketlerine bakarak dinin gerçek olmadığı iddiasında bulunmak, hezeyanda bulunmaktan başka bir şey değildir.”[s, 161]

“Alçak gönüllülükle takviye edilmemiş bir iman, açık kalmış bir yara gibidir.” [s, 162]

“Çünkü bugün çoğu batılı için, tarihi bir merak konusu olmanın dışında, din diye bir şey söz konusu değildir. Kendilerine sorulduğunda, bir yerlerde gözden ve gönülden uzak bir Tanrı’nın olabileceğine inandıklarını söyleyenler için bile bu inanç fazla bir mana taşımamaktadır. [s, 163]

“Çoğu zaman evrim doktrinine şüpheyle yaklaşan bir bilim adamı, mesleki kariyerine veda etmek durumundadır; öğrencilerine evrim denilen şeyin, realiteden ziyade bir kurgu olduğunu söyleyen bir öğretmenin işinden olması gibi.” [s, 164-165]

“Hiçbir şey, siyasi ya da bilimsel, iflas etmiş bir teoriden daha hızlı zamana gömülemez; ve bir zaman ona inananlar da –inandıkları şeyle gömülüp gitmemek için- bir gecede bu teoriden ilişkilerini keserler. Eğer Darwin’in cenazesi bir süreye kadar ertelenmişse bunun sebebi, tabiat bilimcilerin, Tanrı’nın bu dünyada faal olup ikincil sebepler dediğimiz şeylerin O’nun fiillerinin vasıtaları olabileceği ihtimalinden kaçmalarını sağlayacak, alternatif bir teoriye henüz sahip olmamış olmasıdır.”  [s, 165]

“Zekâmız ve aklımız gereği her şeyi anlayabileceğimize dair tuhaf ve doğruluğu havada bir düşünce söz konusudur.” [s, 169]

“Birisi bana, ‘Ben Tanrı’ya inanmıyorum’ dediğinde, içimden şöyle demek geliyor: ‘Ne Tanrısı, Allah aşkına!’” [s, 173]

 

Aktaran: Davut Bayraklı

 

 

DİĞER YAZILAR

2 Yorum

  • pertev naili boratav , 14/01/2019

    aktaran davut bayraklı da hangi kitaptan aktarmış, kitabın künyesi verilseymiş keşke, şu fotoğraftaki beyefendi kitabın yazarı mı oluyor, adı nedir, acaba bu iktibaslar bir kitaptan mı yapılıyor? ey editör, neredesin sen?

    • EdebiFikir , 14/01/2019

      Gerekli düzenlemeler yapılmıştır. Teşekkür ederiz…

pertev naili boratav için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir