Çınaraltı Kitap Sohbetleri

Künye: Çınaraltı Kitap Sohbetleri, Dursun Gürlek, Timaş Yayınları, İstanbul 2016

***

Hazreti Peygamber: “Nerede bir Cennet ağacıyla karşılaşırsanız, gölgesinde dinleniniz!” buyuruyor. “Ey Allah’ın Resûlü! Bu dünyada cennet ağacını nerede bulacağız?” diye sorulduğu zaman da şu veciz cevabı veriyor: “Her âlim, bir cennet ağacıdır.” Meseleye bu açıdan bakacak olursak, her kitap için de bir cennet meyvası diyebiliriz. (Sayfa 12)

“Sana yindek nasîhatim olsun
Ki ihtiyârınla ateşe girme
Karındaşın da olsa bir kimsene
Öpmek için bile kitabını verme”

Lâedrî   (Sayfa 22)

Üç şey vardır ki dünyada onun verdiği lezzet gibi başka bir lezzet yoktur:

  • Tilâvetü’l Kur’an
  • Mülâkatü’r Rahman
  • Müsâhabetü’l İhvân ( Sayfa 25)

Türkçeye kazandırdığı değerli eserlerle temâyüz eden ve doksan yıllık hayatını Türk kültürüne adayan Ömer Âsım Aksoy hakkında ayrıntılı bilgiler elde etmek gibi bir niyetiniz varsa Yapı Kredi Yayınları arasında çıkan “Türkçe Bir Hayat – Ömer Âsım Aksoy” adındaki kitabı gözden geçirmelisiniz. (Sayfa 28)

Unutmayalım: Bizde sadeleştirmenin adı, güzeli çirkinleştirmektir. (Sayfa 28)

Tanpınar’ın beş eserini okumaktansa, “Beş Şehir”i en az beş kere devretmek gerekir. Bazen de bir “mısra-ı berceste” koca bir divâna bedeldir. (Sayfa 28)

Babanzâde, Âkif’in “sahabiden sonra en çok sevdiği insandır.” O kadar ki Safahat’ındaki bazı şiirleri muhtelif âlimlere, şâirlere ithaf ettiği halde, bu kadar saygı duyduğu Babanzâde’ye herhangi bir ithafta bulunmamış, sebebini de “Safahat’ımda ona ithaf edecek şiir bulamıyorum” sözüyle açıklamıştı. (Sayfa 35)

Eslafımızın âdeta prensip haline getirdiği, oysa bugünkü nesillerin hiç bilmediği, bilenlerin de çok az uyguladığı bir tarz vardır ki, o da değerli bir eseri defalarca okumaktan ve dinlemekten ibaretti. “Ettekrarü ahsen, velev kâne yüz seksen” sözü de faydalı bir eseri –yüz seksen defa bile olsa- tekrarlamanın yararını dile getirmektedir. (Sayfa 50)

Meselâ saçlarının yarıdan fazlası ağaran kimsenin kafası kar gibi beyaz kefene bürünür. Nitekim böyle birinin başına dikkatli dikkatli bakan arkadaşına o zat şöyle demiş: “Arkadaş, ne bakıp duruyorsun? Unutma ki bu serseri kar, her dağa yağar!” (Sayfa 57)

İmam-ı Gazâli’ye atfedilen şu söz ne kadar güzeldir: “Ben ahlâkı, ahlâksızlardan öğrendim.” (Sayfa 63)

“Kişi, dilinin altında gizlidir.” (Sayfa 65)

“Üslub-u beyan, aynıyla insan”dır!.. (Sayfa 68)

“Olur olmaz çizerler her kitaptan birtakım yerler
Edîbim sanma, kim yalnız senin dîvânı çizmişler
Geçen de encümende yok iken Hayret, bütün heyet
Arapça bir kitap zannı ile Kur’an’ı çizmişler.”  (Sayfa 108)

… Tâhirü’l Mevlevî bütün Tâhirler adına Nef’î’ye şöyle cevap vermiştir:

“ Zehr-i hicvi cihana neşredenin
Dili bî şekzebanı ef’îdir
Tahir olmaz köpek, fakat beşere
Nef’i vardır, o halde Nef’î’dir”

Demek istiyor ki: “Hiciv zehrini cihana yayan kimsenin dili, engerek yılanının dili gibi zehirlidir. Köpek temiz –Tahir- değildir, fakat insanlara faydası vardır. O halde faydalıdır – Nef’idir. (Sayfa 110)

Dünyanın geçici bir misafirhâne olduğunu daha iyi anlamak için Ahmed Celâleddin Dede’nin şu dörtlüğüne kulak vermek gerekiyor:

“Dâr-ı dünya, ey birader, köhne mihmanhânedir.
Dil veren virâneye, uslu değil, divânedir.
Bir mukim kimse bulunmaz hâne-i eflâkde,
Cümle halk ehl-i sefer, âlem misafirhânedir.” (Sayfa 113)

Üsküdarlı Sâfî’den:

“Diyemez oldum eyleyüp tayin
Bu da vârım, şu da diyârımdır
Var ise mâlik olduğum bir şey
Yeri meçhûl olan mezarımdır.” (Sayfa 143)

 

Bir Demet Gül

-İnsanın düşmanı karnıdır.

-Doğum, ölümün elçisidir.

-Sözün yegâne ayıbı, uzunluğudur.

-İlmin kemâli, hilimdir.

-Kibir ahmaklığın nişanıdır.

-Sehâvet birçok ayıbı örter.

-Hayâ uçtu mu, belâ konar.

-Kaypak yere basan kayar.

-Sözde mizah, yemekte tuz gibidir.

-Asıl fakirlik, akıl yoksulluğudur.

-Kalem ağlarsa, kitap güler.

-Şiir, gayzı yatıştırır. (Sayfa 161)

 

 

Aktaran: Erkan Terzi

 

 

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir