Ruhun Dirilişi

Künye: Ruhun Dirilişi Sezai Karakoç, Diriliş Yayınları, 2012

***

Hristiyanlar geleceğe bakarlarken geçmişi yorumlamakta yanıldı. Nietzsche de öyle. (sayfa 11)

Ruhun ölümünden bahsettiğimiz, onun kökten yok oluşu değil, varoluş hikmetinden habersiz oluşu, uzak kalışıdır. (sayfa 12)

Köyde tabiatla birleşerek etki yapan zaman, büyük şehirde adeta doğrudan doğruya etki yapar olmuştu. Tabiatı az çok ezmiş, yenmiş olan insanoğlu, zamanla karşı karşıya geldi. Onu da yenmek için böldü, ölçtü, matematik dehasının çemberine almaya çalıştı zamanı. Ama zamanı madde gibi düşünmek yanlışından bir türlü kurtaramıyordu kendini. (…) Her konuyu madde gibi düşünmek ve incelemek. Metodunu bir türlü değiştiremedi. Alışkanlık köleliğinden sıyrılamadı. (sayfa 21)

Hazreti İbrahim döneminde, hakikatin, İslam’ın toplumunu kurmak söz konusudur. Bu yüzdendir ki, Hazreti Yusuf’un yollarının ucu “devlet”e çıkar, Hazreti İbrahim’inki ise “millet”e. (sayfa 28)

İnsan Allah’a inancını yenilemeli, tazelemelidir. Bir alışkanlık gibi değil. Bir töre gibi bile değil. Bir mirastır bu ama, bir miras gibi de değil. Sanki ilk ve son insan kendisiymiş gibi, Allah’a inancını tazelemelidir insan. (sayfa 45)

Çağ Allah’a inanmakla dirilecektir. (sayfa 48)

Yeniden putların hâkim olduğu bir çağdayız. (sayfa 56)

İnsanlar bir başka insanı putlaştırırken farkında olmadan kendi nefslerinin köleliğini yaparlar. (sayfa 59)

Çağımızda da insanın düşmanı ve şeytanın kölesi modern firavunlar diktatörler gelip gitmekte,  zaman aynasında boylarının ölçüsünü almaktadırlar. Ve daha kötüsü bunlar sistemlerini kurmuşlardır. Allah’ı inkâr etmenin, Allah’a başkaldırmanın sistemleri insanlığın bugün en büyük felaketi olarak başına dikilmiştir. (sayfa 63)

Müslümanların yeni bir altın çağının eşiğindeyiz. Evet çok çetin engeller var. Fakat bu engelleri aşmanın şanı da büyük. (sayfa 74)

Avrupa yirminci yüzyılda iki büyük savaş geçirerek şimdiye kadar insanlığa yaptığı zulmü ödemeye başladı. Bu ödemenin henüz başlangıcındayız. (sayfa 88)

Gerçek varoluş, kor ateşse, bu dünya onun külüdür. Kül eşelenince altından kor ateş çıktığı gibi, bu dünya kırıldıkça ve aşıldıkça öbür dünyanın işaretleri ve ilk izleri belirir. Tasavvuf hayat ve ölümün bu sırrını arayarak, ölmeden önce ölmenin imkânını kurcalayarak insana daha bu fizik dünyada iken öbür dünyanın, ahiret dünyasının kapısını aralamak istemektedir. (sayfa 131)

Muhyiddin-i Ârabi Hazretlerinin, Hazreti Mevlana’nın, İmamı Rabbâni’nin insanlara ışık ve sonsuz iç sevinci getiren yolların yanında, batı filozofları insanları karanlığa ve uçuruma doğru sürükleyen Mefistonun şakirtleri gibi görünürler. (sayfa 155)

İnsanlığın sonu daha büyük ve ebedî bir insanlığa dönüşmektir, toza toprağa dönüşmek değil. (sayfa 173)

Aktaran: Tacettin Aslan

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir