Bana Bir Ağrı Kesici Verir misin Sulhi Ceylan?

Raşit Ulaş, Sulhi Ceylan’a yazdığı mektupta, şehrin kitabında kendini bulamadığı sayfaları yazıyor.

***

Şimdi yağmur yağıyor Sulhi abi. Bense hepimizin içinde olduğu bu çarkı biraz daha döndürmek için, biraz daha hızlı döndürmek için çalışıyorum. Ben bu gri havaları çok seviyorum biliyor musun? Hava, kimine göre aydınlığa çalan gri. Bana göre karanlığa çalan gri. Ben bardağın dolu tarafına falan bakmayı bilmem, bardağın dolu tarafına bakmak ne kadar da batılı görünüyor. Bardağın boş tarafına bakmak da batılı. Pesimist diyorlar gâvurlar ona. Ama benim içimde bir karanlık var. Bu karanlık sanırım biraz canımı yakıyor. Tamam tamam söyleme biliyorum ne diyeceğini. Ben de biliyorum cevabını ama cevapları bilmek mi zor doğruyu yapmak mı onu da biliyorum. Önümde kâğıtta ne yazıyor bak “el-mer’u mea men ehabbe” Benim karanlığım bu yüzden sanırım abi. Ya cehenneme gidersem? Hayır, korkum cehenneme gitmekten değil. Elbette ondan da korkuyorum ama hayatı cennet cehennem,  sevap günah hesaplarına boğulmuş bir tacirinki gibi değil. Yalnız görevini yapmamış bir adam olmaktan korkuyorum ama bu korku başka bir korku. Bazen de cennete gitmekten korkuyorum, anladın sen.

Ayakta duranlarla uyuyanların aynı kişiler olduğunu düşünmeye başladım. O adileşmiş, hepimiz aynıyız lakırdılarına falan girmeyeceğim korkma. Hepimiz aynı falan değiliz. Mesela senle ben. Senin gözlerinde şefkat var benim gözlerimde kin, sen de sükûnet ben de öfke var.  Öfkemden mi bilmiyorum bu vakitlerde hep ağlamak istiyorum. Bu ikindi vakitlerinde. Bu yağmurlu gri ikindi vakitlerinde.  Bunu sende de görüyorum. Bir aralar birine, gözlerinde hüzün var demiştim üzülmüştü. Hâlbuki iyi bir şey söylemek istemiştim. Şimdi sana desem sen de üzülür müsün? Senin de gözlerinde hüzün var abi. Bize hüzün yakışıyor bence. Biz mesrûr adamlar olamayız. Zaten olmamalıyız da. “Hüzün ki en çok yakışandır bize / Belki de en çok anladığımız”

Kimsenin görmediği yerlerde, köşene çekilip yorganı üstüne alınca ağlıyorsun değil mi sen de? Sen de “Lale der ki be hey Tanrı! / Benim boynum neden eğri / Yardan ayrı düştüm gayrı/ Benden âlâ çiçek var mı?” türküsünü dinleyince için; ne diyordu eskiler, “şerha şerha” oluyor değil mi?  Biliyorum oluyor.

Aidiyet ve mensubiyetin aynı şeyler olmadığını anlamam beni çok yıprattı. Aidim dediğim bütün kavramların, kuralların, yapıların, kişilerin ellerimin altından kayıp gitmesi, inandığım onlarca şeyin yıkılmasına sebep oldu. Bu beni çok yıprattı ama farkında olmadan birçok put yıktığımı gördüm. Peygamber mesleği yani. Put yıkıcılık… Ne kadar da şehvetli değil mi? Put yıkıcılığı da put hâline getirme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığımı gördüm, sakındım. Niçe’ye selâm edelim mi buradan? Sen de seversin onu, bilirim. Bilhassa kırbacını.

Ne diyordu Sezai Üstâd, “Ben konuşmasını bilmem Lili” Ben konuşmasını biliyorum Sulhi abi. Hani hatırlasın şu öğrencilik döneminde yolladığım yazılardan birinde “ben en çok çok sesli orkestraların gürültüsünde dinledim kendimi” gibi bir şey yazmıştım. İşte şimdi de onun gibi, ben en çok, çok konuştuğum vakitler susuyorum abi. Susuyorum da aynı zamanda. Susmak ve susamak arasındaki ses benzerliği sence de ilginç değil mi? Bence bunu uzun uzadıya düşünelim.

Düşünelim dedim de fark ettim ki yanımda ağrı kesici olmadan dışarı çıkamaz olmuşum. İlk gençlik çağlarımda Vermidon’un en sağlam ağrı kesici olduğunu düşünürdüm, bir tane attığımda kafam şeker gibi olurdu. Şimdi iki Vermidon içtiğimde hiç içmemiş gibi oluyorum, üçüncüyü atarsam zehirleneceğim için içemiyorum. Anladım ki Vermidon o kadar da güçlü bir ağrı kesici değilmiş. Şimdi daha sağlamlarını içiyorum. Sence hiçbir ağrı kesicinin faydasının olmayacağı günlere kadar bu böyle mi gidecek?

Biliyorum bütün sorular havada kalacak ve baş ağrılarımız artarak devam edecek. Baş ağrılarımız, belki parmaklarımızın acıması, bileklerimizin çıtırtısı hep devam edecek. Sen hep şiir yazacaksın. Ben hep şiir yazacağım. Gözlerimizin ta içindeki o sızı hiç gitmeyecek.

Raşit Ulaş 

Sulhi Ceylan’ın Cevabı: İçimde Beliren Acı Fren Sesi

DİĞER YAZILAR

3 Yorum

  • receb tayyib erdoğan , 02/11/2014

    Uzun zaman okumakla yetindim,sınır politikamda olduğu gibi ‘sıfır sorun’ dedim ve hiçbir yazıya müdahil olmadım.Kenara çekildim.Adımı kullanarak buracıkta üzerimden nice algı operasyonları yapıldı,dayandım,hiç ses etmedim.Dağları aşmam gerekti,takıldığımda molayı burada verdim.Dünya eskisi gibi değil,herkese baş kaldırıyorum da bir kendiliğime baş kaldıramıyorum.

    not:adıma benzer kullanıcı adlarıyla tarafıma yönelik yapılan bu algı operasyonu yeni atadığım hukuk adamları sayesinde elbette…ne diyoruk:Asalet elbette yerini bulacaktır.

  • merve , 31/10/2014

    apranax fort tavsiye ederim,

    bakalım sulhi ceylan bir cevap yazacak mı? helecan ile bekliyoruz…

  • gece , 31/10/2014

    Şimdi buna bir karşılık gelmesini merakla bekliyoruz

gece için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir