Şiir Yazıyorum Çünkü 9

LXXXV

Şiir, bu güne kadar birçok tanımı yapılmasına rağmen yine de herkesçe kabul edilen tam bir tanıma ulaşamama sorunu yaşamaktadır. Bu bakımdan şiir için denilebilir ki; o, hem verdiğimiz tanımlardır hem de değildir. Bu tanımlara uyan şiirin yine bu tanımlardan fazla bir anlam taşıdığını söyleyerek şiirin hakkını, şiire teslim etmeliyiz.

LXXXVI

Şiir ruhsal kıpırdanmaların toplumsalın karşısında neye tekabül edip neyi yerinden ettiğini bilenlerin açtığı bir yoldur. Şairlik bu yüzden topluma hitap edenlerin işidir ve büyük ölçüde ses ve dert ile ilgilidir. Şairlerin bu bakımdan olabildiğince  -fildişi kuleden çıkarak- toplumla bütünleşmesi gerekir. O toplumsala nükseden sesi duymak ve duyurabilmek için.

Şair, topluma bütünleşebildiği ölçüde toplumsalın acılarını, ağrılarını, akışkanlığını, değişkenliğini şiirine işleyebilir. Toplumla bütünleşmeden toplumun dertleriyle hemhal olunmaz. Toplum ile bütünleşmeden toplumun düşünme biçimleri, yönelimleri bilinemez.

LXXXVII

Şiir üzerine konuşmak için şiirin seslerinin ayırtına varmak gerekir. Bu sesler bir tercihin göstergesidir. Bu tercih esnasında şiirin anlamı sürekli değişir, ta ki o kelime bulunana kadar. O kelime bulunduğunda şiirin seyri tamamlanmış olur.

LXXXVIII

Ses; şiirin temel ve sürükleyen unsurudur. Şiirin sese ihtiyacı, onun hitap edileceği ve anlama sürükleyeceği hazır bulunmuşlukla ölçülebilir. Her şiirin bu bakımdan bir sesi olduğu söylenilebilir. Şiirin bu sesi onu özel kılar. Bu bakımdan şiirin müzikle sıkı bir teması vardır.

LXXXIX

Şiir sadece kelimeler yazılamaz; akıl, fikir ve ruh da gereklidir. Sade kelimeleri alt alta yazarak şiir yazdığını sananlar yanılırlar.

Şiir Sezai Karakoç’un “akılda ve gönülde bir dirilişi” istediği, temenni ettiği ve duasını yaptığı Diriliş Nesli’nde, onu “alpinist”e benzetmesi şairler için de kullanılabilir.

Şairin toplumu uyandıran ve hareketlendiren bir tavrı vardır. Her şair için olmasa da çoğu şair için bir “diriliş eri” ifadesini kullanabiliriz. Uyandıran, kimi zaman rahatsız eden, kimi zaman ayaklandıran… Şair, kelimelere bağlanmış olan hakikati iyi bilip bunu bir broş gibi insanların kalbine takan kişinin adıdır çünkü.

LXXXX

Doğanın seslerini taklit ile ortaya çıkan müzik gibi, şiir de bir taklidin ürünüdür. Kelimelerle hakikat taklidi yapan şair, umar ki tahkike ulaşsın. Şiirin gönle değen tarafı ancak bu hakikat ile mümkün olabilir.

LXXXXI

Şiir tevcih ettiricidir.

LXXXXII

Sadettin Ökten şiirin “gayb âleminin temaşasının ötesinde” dediği durum onun için ayrı bir şiir tanımı olarak durmaktadır. Ek olarak şiir için şunları da belirtir Ökten: “O âlemde seyran eder, o âlemin erkânı ve adabı onun varlığında vücut bulur. Şiir, burada bizzat yaşadıklarının ifadesi olur. Bu şiirde zorlama, tasannû olmaz. Kelimeler berrak bir pınar gibi kolay ve ferah akar, ardında ruha bir lahzada nüfuz eden bir mana ve zevk çağrışımları bırakarak gönle yazılır. Bu da aşkın haberidir ki ebedî unutulmaz.”

Bilal Can

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir