bir dilenciye sadaka diye verdim
ölümümden arta kalan ömrümü
fakirim
gözbebeklerinde öldüm
İstanbul’lu bir sonbaharım
yaprak yaprak dökülüyorum kapına
ez geç gölgemi
sararmış ellerimi toprağa ada
camlar ardında duran
üşümüş bir rüzgârım
aç pencereni saçlarına dolayım
bir ömür İstanbul kok
bir ömür düğümlen boğazıma
yağmurlara en yakın yanınla
toprak kokulu bir ruhum
gül gözlerinin bucağı yap beni
ruhumdan bir avuç al
savur sağa-sola umarsız
ancak bir depremle dönebileyim
Hızır olmak için ruhuna
uğranılmaz bir limanım
üç-beş nöbetlerinde
yahut bir ezanın son deminde
çık gel
denizler içinden hüzünle
bir ömür tayfanım
gözyaşlarına karşı savunayım seni
1 Yorum