Sıfıra Asılı Kalmak

Interstellar astronauts explore new planet

Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında.
(Ahmet Hamdi Tanpınar )

İnsan arayış hâlinde. Bu arayış haline seyirlik bir perdeden yaklaşacağız. Koca bir evren karşısında insanın yer kaplayamayacak kadar ebatsız ve kütlesiz olduğunu sinematografik anlamda perdeye yansıtan belki de en ciddi bilim kurgu filminden söz ediyoruz. Öncesinde çekilmiş bilim kurgu türlerinden “Solaris”,  “Inception”,  “Event Horizon”, “2001: A Space Odyssey” filmlerinden birini izlediyseniz bu dış yolculuk size uzak kalmayacaktır. Bilim kurgudan söz açmışken 1980’li yılların üçlü serisi olan “Back to the Future” (Geleceğe Dönüş) filmlerinin yönetmeni olan Robert Zemeckis’i hatırlamak mümkün. Yine Zemeckis’in yönettiği, senaryosunu astrobiyolog ve gökbilimci olan Carl Sagan’ın yazdığı “Contact” (Temas) romanla 1997’de filme uyarlanan aynı adlı filminde yakalanan efekt ve senaryo üslubunu bu filmle yad etmek de iyi olur.

Interstellar filminde, teknik bilgisi ve becerisi yüksek olan Cooper, geniş mısır tarlalarında çiftçilik yaparak geçinmektedir; amacı iki çocuğuna güvenli bir hayat sunmaktır. Onlarla yaşayan büyükbaba Donald çocuklara göz kulak olurken, henüz 10 yaşındaki kızı Murph şaşırtıcı bir zekâya sahiptir. Geçmişte bıraktığı bilim insanı kariyerini özleyen Cooper’ın karşısına bir gün beklenmedik bir teklif çıkar ve ailesinin, dahası insanlığın güvenliği için zorlu bir karar alması gerekir.

(1)

Christopher Nolan’ın kardeşi Jonathan Nolan ile birlikte kaleme aldığı ve yönetmenliğini üstlendiği filmin iyi oyunculardan oluşan oyuncu kadrosunda Matthew McConaughey, Anne Hathaway, Jessica Chastain, Matt Damon, Bill Irwin, John Lithgow ve Michael Caine gibi isimler yer alıyor. Filmin senaryosu fizikçi Kip Thorne’un evrendeki “Solucan Delikleri” teorisinden ilham alıyor.

Einstein’ın genel görelilik kuramının astrofiziksel olarak uygulanması konusunda dünyanın önde gelen uzmanlarından olan Kip Thorne, filmde bilimsel teorilerin uygulanabilirliğini, gerçek hayatta nasıl bir sonucun ortaya çıkabileceğini de kamera diliyle ön görmeye çalışmış. Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) tarafından uzaya gönderilen bir fizikçi olan Cooper’ın geride, yer kürede bıraktığı kızı Murph ile hayli öte ışık yılından yaşama tutunduğu fizik ötesi sevgisini, kızına ulaşmaya çalışan babanın bütün bir hayatta kalma serencamını izleyeceksiniz.

NASA tarafından kendilerinden önce keşif için gönderilen astronot grubunun kayıp izlerinin peşinden gitmek ve çıkacakları uzun yolculukta canlı hayatına dair yeni deliller bulmak için görevlendirilen Cooper ve ekibinin, oksijensiz atmosferdeki hayatî risklere, ilk kez yüz yüze kaldıkları doğaüstü olaylara şok edici bir boyutla tanık oldukları bu tuhaf yolculuk, filmin emek verilmiş kompozisyonlarından. Bununla birlikte “Yıldızlararası” şu ana kadar çekilmiş en gerçekçi bilim kurgu olay örgüsüne sahip sekansları içeriyor. Film, teknolojik efektlerin büyüsüne çok da aldanmayarak deneylemeye çalıştığı bir teori üzerine inşa ediliyor ve soruyor: Zaman gerçekten bükülebilir mi?

(2)

Post apokaliptik olarak niteleyebileceğimiz bir zaman içerisinde açılan sahne ve peşi sıra gelen tasvirlerde insanların; dünyaya dair bir ümidin ve yeni yaşam döngüsünün kalmadığı, bitkin olduğu ve bir kurtarıcı beklercesine düştüğü çaresizlikler imlenir. Herkes mısır ekmektedir, çünkü dünyada ciddi anlamda kıtlık baş göstermiş, mısırdan başka insanoğlunun toprakla münasebeti kalmamıştır. Yer yer çıkan toz ve kum fırtınaları ise dünyadaki doğal dengenin bozulduğunu anlatır.

Bütün bunlar olurken uzayda yeni keşfedilmiş bir solucan deliği tüm insanlık için umut olur. Buradan geçip boyut değiştirerek daha önce hiçbir kimsenin erişemediği yerlere ulaşmak ve insanoğlunun yeni yaşam alanlarını araştırmak ise bir grup astronot-kâşife kalır. Bu kâşifler, geçen 1 saatin dünyadaki 7 yıla bedel olduğu ortamda hem hızlı ve cesur olmak zorunda kalacaklardır…

Mavi kürenin büyük iştahlarla tüketildiği hazcı dünya insanları olarak kıyamet tablosunu andıran bu mahvolmuş dünya mezarlığı içinde kahramanlarımızın varoluşlarını esaslı bir şekilde sorgulamadan bir arayış içerisine girmeleri filmin ontolojik yapısında büyük ilkesel bir eksilik olarak kalmış. Cooper ve etrafındaki insanların yaşadıkları dünyanın mimarlarına, düzen kurucularına savuracakları kallavi bir tirat, filmin insan odaklı saf dokusuna pek de yakışırdı doğrusu.

Nolan, “Interstellar” da yer yer bilim teorilerinin şerhini yaparken diğer yandan insanın kısıtlı imkânlarını da hiç de epik mitlere sarılmadan mütevazı bir şekilde işlemiş. Anlatıda, uzayda koloni kurmak isteyen insanoğlunun, boşluğun çıkmaz sokaklarında gezinirken bu gizemli memlekete ne kadar da yabancı olduğunu müşahede ediyoruz. Filmin muhtemelen sahici ve ayakları yere basan tarafı burası.

(3)

Nolan, 169 dakika gibi bir süreyle zamanlar arasında öyküsünü anlatırken kurgu ve hikâye harmonisindeki marifetini konuşturuyor ve zaman âdeta kara deliklerin içinde emiliyor. Filmde saatlerin bu kadar hızlı geçtiğini kavrayamıyorsunuz. Einstein’ın meşhur İzafiyet Teorisi üzerine sırtını dayayan Yıldızlararası, Cooper’ın kara delik içerisine girdiği anlardan itibaren bilim dünyasına yeni fikirler vermeyi de ihmal etmiyor.

***

Filmden sonra kendi yurdunuzu kaybetmeniz ise işten bile değil. Interstellar filminin söyleyebileceği son sözü itibarıyla bir varoluşsal gayesi var mıdır bilinmez lâkin hatırıma düşen mısralar “nasıl” sorularıyla karışan aklımı, biraz olsun dindirmeye kâfi:

“Nedir bu ellere ayak,
Nedir bu dillere dudak,
Aç gözünü ibretle bak,
Âlem bir temaşagâh imiş.”
 

Abdullah Karaca

 

 

 

DİĞER YAZILAR

5 Yorum

  • MELEK , 05/02/2015

    vasat giden sinema sezonunda sıkılan izleyiciye cidden ilaç gibi gelen filmdir

    ayrıca güzel değerlendirmeleri için Abdullah’a teşekkürler.

  • Cihan , 03/02/2015

    “Post apokaliptik” bunu öğrendim, bugünlük yeter bana.

  • gerçek merve , 03/02/2015

    Gayet iyi bir yazi. Sayin Karaca bu yazilari ile cok onemli bir boslugu dolduruyor lakin dergideki bazi illistrasyonlari anlayamiyorum, mesaji tam veremiyor, ya da ben anlayamiyorum… Yeni bir Hasan Aycin yetismesini temenni ederim.

  • garnitür y , 03/02/2015

    bu film sinemalarda var mı hala

  • rocket and missile , 03/02/2015

    interstallar düşündürücü bir film

    yazıyı çok derinlikli buldum
    izlerken bazı noktaları ıskalamışız onu farkettim :)

MELEK için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir