Hangi Yazarları ve Kitapları Neden Okumuyorsunuz?

Canımız sıkıldı biz de sorgulama dosyası yapalım dedik. Gerçi canımız sürekli sıkılıyor ama neyse. Konu bu değil.

Yıllardır kitap, dergi, broşür, blog, site vb… “okumalık” nesnelerle iç içeyiz. Bu bağlamda aklımıza acaba “insanlar hangi yazarları ve kitapları okumuyor” diye sormak geldi ve sorduk.

Hangi yazarları ve kitapları  neden okumuyorsunuz?

***

Bilal Can:

Felsefe kitaplarının birçoğu, sosyolojik kitaplarının bir kısmı ve düşünce kitaplarının bir kısmını okumuyorum.

Bu üç kategorideki kitaplar eğer çeviri kitaplarıysa ve eğer çevirmen kafadan sallamalı bir dil ile bunu sunmuşsa, o zaman saç baş yolma durumuna girdiğimiz için bu kitaplara ihtiyatla sarılıyoruz, okumuyoruz. Bu tür bir kitap görmek istiyorsanız Ruşen Keleş’in çevirdiği kitaplara bakılabilir.

Özellikle son dönem popülist edebiyat olarak adlandırılan bol resimli, cazibeli kitaplardan özellikle kaçınıyorum. Elim değse gidip bol sabun ve kırmızı toprakla yıkıyorum.

Kendisini bir şey zanneden şair ve yazar müsveddelerinin çıkardığı kitapları iyi olsa bile okumuyorum. Kitabını alıp başına çalasım geliyor öyle tiplere.

Abdullah Ünver:

Aslında ayırt etmem ama bazen haddini aşanlar oluyor onları kendi haline bırakmak daha iyi sanki.

Aydoğan K:

Para kazanmak için yazanları, yazmazsa ölecek olmayanları, modern Türk yazarlarını, kadın yazarları, hamile yazarları, uzun saçlı yazarları, sarı saçlı yazarları, sigara içmeyen yazarları, hayatında büyük bir yanlış yapmamış yazarları, ölmekten korkan yazarları, yirmilik dişinin anısıyla yaşamayan yazarları okumuyorum. Bir de Atatürk’ün yazdığı hiçbir şeyi okumam.

Mustafa Çolak:

Her türlü Best Seller kitabı sadece “Best Seller” olduğu için okumuyorum; yüzde sekseni kadın programı izleyen bir kitle ile ne paylaşabilirim ki?

Aşkı araç olarak kullanmaya kalkıştığı için Elif Şafak okumuyorum.

Magazin programlarına röportaj veren Tuna Kiremitçi gibi yazarları okumuyorum.

Çömelerek kameralara melankolik pozlar veren yazarlardan ayrıca nefret ediyorum.

Hiçbir genç yazarın ilk romanını veya ilk şiir kitabını okumuyorum; zira denemede hayal kırıklığına uğramaktan gına geldi.

İstanbul Modern’de ve diğer elit mekânlarda elit insanlarla sözünü sakınmadan söyleşi yaptığını zanneden güruhun kitaplarını okumuyorum; bir yazar elit olamaz.

Aynı sebepten takım elbise giyip kravat bağlayan yazarların da kitabını okumuyorum.

Listeyi daha uzatabilirim, özetle: Ruhuma dokunmayan kitapları okumuyorum.

Elif Eczacı:

Elif Şafak: Oyunu kurallarına göre oynadığı için. (Şems’e el falı bile baktırarak.)
Orhan pamuk: Daha önce 3 kitabını okuyup artık bir şey alamadığımı düşündüğüm için.
Ayşe Kulin, Sinan Yağmur ve Serdar Özkan’ı çok sattıkları için.
Bütün kişisel gelişim yazarları. Çünkü insandan anlamıyorlar.

Alacakaranlık seti kitapları: Ne idüğü belirsiz olduğu için okumuyorum.

Ulaş Çetinkaya:

Özellikle okumam dediğim bir yazar söz konusu değil. İnsanın belli bir bilgi birikimine kavuşup fikrî temellerini oturttuktan sonra, vakit kaybı olmayacak her türlü kitabı okuması gerekir.

Vampir kitapları, şifre kitapları, evrenin sırrını çözen(!) kitaplar, tasavvuf tüccarlığı yapanlar, içi harflerin yan yana gelmesinden oluşan yapıların özellikle okunmayacak kitaplar, yazarlarının da okunmayacak yazarlar kısmına dahi giremeyeceği için söylemek yersiz olur sanırım.

Ömer Ertürk:

Küçük İskender: Birkaç kitabına kitapçılarda ve sahaflarda baktım. Açıkcasını söylemek gerekirse; baktıktan sonra bütün kitaplarının sahaflara ücretsiz olarak verilmesi ve sahafların da bu kitapları vatana millete hizmet olsun diye yakmaları gerektiğini düşünüyorum. Şimdi Küçük İskender’in büyük salonları dolduran küçük hayranları bana diyecekler ki; 54 kitabı var ya sen kimsin, senin kaç kitabın var? Ben de onlara diyeceğim ki; siz eğer hakikatten, sanattan, okumaktan, kalemden ve kelamdan nasibinizi almış olsaydınız, bugün elinizde Muhyiddin ibni Arabi, Sezai Karakoç, Necip Fazıl Kısakürek kitaplarıyla kalbin hakikatini keşfedip, bunları insanlara anlatırdınız. Küçük İskender kitaplarının, hangi sayfasını çevirsem başta okuruna olmak üzere her kese küfür ediyor. Kişinin içinde ne varsa dışına o sızar. Ve sanırım okurları kendilerine edilen küfürlerden hoşlanıyor olacaklar ki, Küçük İskender’in yazdıklarını okuyorlar. Yoksa bu kadar basit cümlelerle, bu kadar basit şeyler yazan biri 54 kitap çıkaramazdı. Ayrıca kitaplarını bayanların çoğunlukla alıp okuduklarını da biliyorum. Sanırım hayata aynı pencereden bakıyorlar.

Cezmi Ersöz: Ben şahsen yazdıklarımla insanın kalbini değil de sapıklığını uyandırıyor olsaydım, bana küfredilmesinden alınmazdım. Cezmi Ersöz’e hepinizin huzurunda ağzı dolu küfürler ediyorum. Aklınıza ne geliyorsa hepsini. “Sigaralı…” bir kitabı var. Okuyanlar ne anlattığını bilirler. Bir arkadaşım anlatınca başta şaka sanmıştım. Ama araştırdığımda gerçekten böyle bir kitabın olduğunu gördüm ve şok oldum! Anladım ki Cezmi Ersöz yaşadıklarını kitabına dökmüş ve hatta kitabına da bu ismi vermiş. Şimdi Cezmi Ersöz’ü de, onu okuyanları da sapıklıkla itham edersem ve hatta ahlâktan yoksun insanlar diye addedersem kızmasınlar. Ya da kızsınlar umurumda değiller!!!

Hande Hanım:

Kişisel gelişim kitaplarına hiçbir şekilde elimi sürmem! Kişiselimi kitap geliştiremiyor. Ayşe Kulin, Canan Tan benzeri aşk satan popüler kadın yazarlar beni hayata küstürüyor.

Her türlü best seller kitapları okumam. Güzel şeylerin kıymeti herkes tarafından anlaşılmaz. Güzellik geç anlaşılır.

Popüler tarih romanları; Safiye Sultan, Hürrem Sultan türevlerini okumam. Edebiyat kurgudur eyvallah, ama tarih tüketim nesnesi haline getirilmemeli.

Sulhi Ceylan:

Şimdi kitap diyorsak orada biraz duralım. Çünkü her kitap, kitap değildir. Hele hele günümüzde basılan birçok kitap, kitap değildir. Öncelikle kitap, boş zamanlarda okunmaz. Can sıkıntısını atmak için hiç okunmaz. Bu sebeple okunan kitaplar, kitap değildir diye hüküm verebiliriz. Sâniyen kitap okunan bir nesnedir. Nesne olmanın ötesinde bir kavramdır. Hatta bazı kitaplar kutsaldır. O halde her kitaba, kitap muamelesi yapmak diğer kitaplara haksızlıktır.  Bu girişi yaptıktan sonra şunu söyleyebilirim; okumak başlı başına bir eylemdir. Eylemin hasıdır hem de. Eylem ise bir kız ismi değildir. Mantık kurarsak her kitap kitap değil, her harf kümesi cümle oluşturmaz sonucuna gelebiliriz. O halde cümle oluşturmayan harf kümelerinden müteşekkil olan şeylere kitap diyemeyiz…

İsim vereceğimi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü siz zaten o kitapları biliyorsunuz. Herkesin kütüphanesi kendine.

DİĞER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir