Türkiye bir seçime gidiyor ve 24 Haziran’da yönetim şeklimiz değişiyor. Ortam son derece hareketli. Altı aday vaatlerini sıralıyor. Her gün farklı illerde ve TV kanallarında bu vaatler konuşuluyor.
Edebifikir olarak diğer vaatlerin yanısıra kültür politikalarını merak ediyoruz ama ne yazık ki bunlar çok da konuşulmuyor. O halde biz de yazarlarımızdan acilen hayata geçirilmesi gereken üç kültür icraatını söylemelerini istedik.
Sizce acilen hayata geçirilmesi gereken üç kültür icraatı nelerdir?
***
Feyyaz Kandemir
1. Nüfuz cüzdanlarının yeni adı “kimlik kartı” oldu. Bu “kimlik belgesi” olarak değiştirilmelidir. Ehliyetler “sürücü belgesi” olduysa kimlikler de pekâlâ olabilir. Hem böylesi mantıken daha tutarlıdır. Bu doğrudan olmasa da, bir yönüyle kültürle ilgili bir mesele.
2. Kelime hazinemizin zenginleşmesi için “her yerde sözlük her yere sözlük” uygulamasına geçilebilir. Bu konu metro yapmaktan daha önemli. Anlamakta, anlaşmakta, anlaşılmakta zorluk çekiyoruz. Evvela Türk klasikleri taranarak 10 bin kelimelik (rakam değişebilir) bir kelime havuzu oluşturulmalı. Bu havuza şifahî kültürümüzdeki mahallî kelimeler de eklenebilir. Bu kelimeler anlamlarıyla birlikte peyderpey ve değişimli olarak toplu taşıma araçlarının tutamaçlarında, sokaklarda bu iş için özel olarak hazırlanacak levhalarda, gazete ve dergilerin muhtelif sayfalarında yer almalı. Televizyon ve diğer görsel medya araçları da bu işe hizmet için kullanılabilir. Her gün onlarca reklam panosunu görmekten usanmayanlar ana dillerini geliştirmeye yönelik böyle bir faaliyete tahammül edeceklerdir sanırım. Bu işin başına D. Mehmet Doğan getirilebilir, bağnaz öztürkçecilere pâye vermeye hiç gerek yok.
3. Kanaatimce Yunus Emre Divanı ve Nasreddin Hoca fıkraları külliyatı her vatandaşımızda muhakkak bulunmalı. Bunlar bizim en önemli değerlerimiz; evrensel hâle gelebilmeleri için öncelikle biz onlara hak ettikleri değeri vermeliyiz. Dolayısıyla ikisini de sevmemiz, bilmemiz ve çok iyi hazmetmemiz gerekir. Bir Batılı, “Modern zamanlarda bilgeliğin yerini pratik zekâ almıştır” der. Bu tespiti doğru kabul edecek olursak, bu iki ismin sadece bize değil, bütün insanlığa neler kazandıracağı ortaya çıkar. Yunus Emre Enstitüsü gibi Nasreddin Hoca Enstitüsü de kurulmalı ve bu iki kurumun faaliyetlerini nitelikli hâle getirebilmeleri için her türlü imkân sağlanmalı.
Dr. Yunus Emre Özsaray
1. Kültür Bakanlığı’nın Milli Eğitim Bakanlığı ile birleşeceği söyleniyor. Bu sebepten okulların kültür merkezi gibi fonksiyon yüklenmesi ve tıpkı kültür merkezi gibi hem öğrencilere hem halka yönelik haftalık-aylık kültür sanat etkinlik içerikleri üretmesi beklenebilir.
2. İlkokuldan başlayarak Türk ve dünya klasiklerinin zorunlu eğitimi, hem okuma etkinlikleri hem de tiyatro gösterileri aracılığıyla seviye seviye eğitim hayatının sonuna kadar verilmelidir.
3. İstanbul başta olmak üzere ülkenin çeşitli şehirlerinde İslam dünyasında bilim-sanat-siyaset vb alanlarda anıtlaşmış isimleri için makamlar inşa edilebilir. Mesela Süleymaniye’de Bâki için büyük bir makam yapılıp yanına divan şiiri araştırma merkezi kurulabilir.
Mustafa Yıldız
Elbette kültürel anlamda yapılması gereken atılımları üç maddede toparlamak mümkün değil. Ancak kangren haline gelmiş birtakım özel meselelere işaret etmekte fayda görüyorum. Yeni süreçten “acil” kodlu beklentilerim şu şekilde:
1. Mahkûmların yayın ihtiyaçlarının giderilmesi konusundaki engellerin -bir daha hiç konmamacasına- kaldırması.
2. Okullarımızda, okuryazarlık kültürünü ilkokulda oturtacak ve ortaokulda dünya edebiyatı geyiğini tamamlayacak yeni bir eğitim/kültür politikasının geliştirilmesi.
3. Belediyelerin “kültürel programları” için bir denetim mekanizmasının getirilmesi.
Mehmet Raşit Küçükkürtül
1. Kitaplardan %18 değil de %1-3 KDV alınmasına dair mevzuat düzenlenmesi yapılmalı.
2. Halk kütüphaneleri baştan ayağa düzenlenmeli. Eğitim işleri, belediye, Müftülük, Millî Eğitim Müdürlüğü ve üniversiteler ile müştereken yürütülmeli.
3. Kütüphanecilik ve arşivcilik konusunda seferberlik ilan edilmeli, halk kütüphanesi bünyesine şehir arşivleri kurulmalı. Bu işi de Ali Birinci’nin danışmanlığında yapmak yerinde olur sanırım.
Süleyman Mete
1. Simgesel değer ve kutsallık atfedilen kültürel varlıkların korunması için UNESCO’yu beklemekten vazgeçip gerekli adımların devlet eliyle atılması.
2. ‘Sorun kültürsüzleşme mi, yoksa kültürü anlama biçimi mi?’ sorusuna açıklık getirecek kitaplar yazılmalı, söyleşiler yapılmalı, türküler söylenmeli!
3. Üstad Michael Jackson’un “Moonwalk” dansı, Anadolu dans figürleriyle harmanlanıp tüm yurtta sergilenmeli.
Sulhi Ceylan
1. Radikal kararlar alınmadıkça kültür politikaları sadece günü kurtaran hamleler olarak kalmaya devam edecek. Kınayıcının kınamasından çekinmeden geleceğe dönük uzun adımlar atmanın ve sert politikalar uygulamanın elzem olduğunu düşünüyorum. Kültür ithal eden durumdan kültür ihraç eden hale geçmenin başka bir çıkış yolu olduğunu sanmıyorum. Militarist demokrasiyi hiçbir zaman savunmadım ama radikal kültür politikalarını savunmanın varlığımızın devamı için şart olduğunu düşünüyorum. Yoksa yakın zamandan bizden bahsedemeyeceğiz.
2. İnsandan umudunu kesmek üzere olan biri olarak hâlâ ara ara dönüp dönüp arkama bakıyorum. Eğer bunu da terk edersem insanlığın bittiğine inanacağım. Biten insanlık karşısında kültür gibi hem maddi hem de manevi olan ellere tutunmaktan başka ne yapabiliriz. Bu bilincin insanlara aşılanması için bir seferberlik kararı alınmasını siyasilerden acil olarak bekliyorum. Yoksa Birhan Keskin’in şu dizelerine inanacağım: “İnsan; insan ne ki, / Şeytanın bacağı kırık kalıyor / İnsan derken.”
3. Cemil Meriç “Kavga, insanla kader arasında değil artık, insanla kelime arasında. Rüyaları o bayraklaştırıyor. Yığınlar onun için yaşıyor, onun için dövüşüyor, onun için ölüyorlar.” der ve ithal malı mefhumların kaypak ve karanlık dünyasından bahseder. Milletleri ayakta tutan unsurların başında dil gelir. Yani kelimelerimiz… Kavramlarımız… Kelimelerimizi yaşatmak ve yeni nesle öğretmek için çeşitli projeler geliştirilmeli. Çünkü kelimeler tarihimiz yani hafızamızdır ve hafızasını kaybeden bir millet millet olma vasfını da kaybeder.
Edebifikir
1 Yorum